|
|
Git Ali sergiye git!Kategori: Kültür/Sanat | 5 Yorum | Yazan: A Yorum | 28 Ocak 2008 09:45:34 Bir gün, gücümüzü sahip olduğumuz zaten budalı hakları korumaya değil de, benimsenmiş özgürlük, hoşgörü ortamlarında yeteneklerimizden, insanlığın birikimlerinden alabildiğine yararlanarak, yaşama güzellikler katmaya adayacağımızı umut ediyoruz.
Bir süredir karşı devrimcilerin haklarını tartışır olduk. Cumhuriyet Devrimleri ile kazandığımız, uygulamadaki tüm eksikliklere, yanlışlara karşın cebimizde bildiğimiz kendi haklarımızın güvencesi nedir peki? Demokrasi mi? Hangi demokrasi? Bir gün toplumun çoğunluğu şeriat yasalarıyla yaşamak istemeye koşullanırsa ne yapacağız? Klasik müzik yorumlayabilmek, dinleyebilmek için konservatuarlarımız, radyolarımız, dinleti salonlarımız olacak mı? Çocuklarımız ressam ya da yontu sanatçısı olmak için eğitim görebilecek mi? Hak ettikleri saygıyı görecek mi sanatçılarımız, yoksa hak yolundan sapmış aykırılar olarak yaşamak, belki de bu ülkeden kaçmak zorunda mı kalacaklar? Ya bizler? Resimden, yontudan, danstan, yazından zevk almak, sanatçıların yaşamı, yaşamlarını yeniden anlamlandırma, yeni güzellikler üretme çabalarına tanıklık etmek, onların serüvenlerinden kendi payımıza düşen tadı almak için hangi olanaklara sahip olacağız? Müzelerimiz, sergi salonlarımız olacak mı? Özgürlüğü kadınların başlarını kapatma hakkına indirgedi karşı devrimciler. Özgürlük savaşımını gerçek yerinde verme zamanıdır şimdi. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Hasan Pekmezci, plastik sanatlar alanında Cumhuriyet kazanımlarını korumak, yapılan saldırılara karşı durabilmek, bu saldırılara gerekli tepkiyi verebilmek için bir örgütlenme çağrısında bulunuyor. Prof. Hasan Pekmezci’nin çağrısının tam metnini aşağıda bulabilirsiniz. Plastik Sanatlar Eğitimcileri Derneği/PSANED Ülkemizde toplumsal denetim açısından çok önem verilmesi gereken dernekleşme, sendikalaşma örgütlü hareketlerinin çoğu zaman bireysel eğilimler çerçevesinde biçimlenerek kendisinden beklenen görevleri gereğince yerine getirmede yetersiz kaldığı zaman zaman tartışma konusudur. Tartışma boyutu ne olursa olsun, kimi demokratik hakların bu çerçevede savunmasız kaldığı da yadsınamaz. Örneğin son yıllarda yaşanan politik eğilimler ve çağdaş toplumsal yaşam ilkelerinde yaşanan erozyonlardan Plastik Sanatlar alanı da nasibini fazlaca almaya başlamıştır. Bu çağdışı yönelimler ve çarpıklıklara karşı Müzik Eğitimcileri Derneği gibi derneklerimiz güçlü tepkiler ortaya koyduğu halde, Plastik Sanatlar alanında sanat dernekleri, eğitim kurumları ve eğitim örgütleri gerekli tepkiyi ortaya koyamamıştır. Özellikle son yıllarda sanat alanına doğrudan pervasız saldırılar yapılmasına ve plastik sanatlar alanını ilgilendiren pek çok toplumsal olaya rağmen güçlü-etkili-örgütlü seslerin çıktığı görülmemiştir. Örneğin, çağ dışı özlemcilerden bir milletvekili basın yoluyla açık açık “Güzel Sanatlar Fakültelerinde genç kızları çırılçıplak soyuyorlar, buna sanat diyorlar” diye eğitim kurumlarını doğrudan hedef gösterdiği halde, bu çirkin saldırıya karşı hiçbir eğitim kurumu, üniversite ve fakülte gerekli tepkiyi ortaya koymamıştır. Mersin’deki gibi heykellere saldırılar; Antep’teki gibi sergilere müdahaleler hep bireysel olaylarmış gibi ilgisizlikle karşılanmıştır. Oysa bunlar nabız yoklamalar ve arkasından gelecek yeni planların ön örnekleridir. Toplumsal dinamizmi temsil eden örgütler bu tür nabız yoklama amaçlı olaylara karşı anında gerekli tepkiyi ortayla koymadıkları takdirde arkasından daha büyük kayıpların, daha büyük yıkımların geleceği unutulmamalıdır. Önümüzdeki yıllar özgürlük adı altında toplumu çağ dışı özlemlere yöneltmenin pek çok oyunlarına sahne olacaktır. Bu nedenle çağdaş kazanımlardan taviz vermemeye kesin kararlı tavırlara, daha etkili örgütlenmelere ihtiyaç bulunmaktadır. İnönü’nün bir sözü her an aklımızda, gözümüzün önünde bulunmalıdır: “Bu ülkede namuslular, en az namussuzlar kadar cesur olmak zorundadır”. Hatta namussuzlardan daha çok cesur olmak zorundadır. Ülkemizde Plastik Sanatlar Eğitimi alanında görev üstlenen bütün eğitimcileri kapsayacak, çağdaş eğitime, çağdaş plastik sanatlar eğitimine karşı yaratılan her türlü sorunun, her türlü saldırının karşısında duracak; Türkiye’nin sesi soluğu olacak yeni bir örgütlenmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Bu örgütün adı: Plastik Sanatlar Eğitimcileri Derneği/PSANED’dir. Değerli arkadaşlarımız, Bu konuda zihin jimnastiği yapmanızı, Bu konuda düşünce üretmenizi, Önerilerinizi-eleştirilerinizi En kısa zamanda somut sonuçlara götürecek girişimlerinizi bekliyorum. Bu iletiyi ulaşabildiğiniz Türkiye’nin her yerindeki her kademedeki okullarda görevli-emekli bütün plastik sanatlar eğitimcilerine ulaştırmanızı diliyorum. Bu hareket sanat alanındaki diğer hiçbir derneğin karşıtlığı değildir. Her derneğin üyesi PSANED’de görev alabilir. PSANED’de görev alabilmek-üye olabilmek için eğitimci olmak yeterlidir. Sizlerden gelecek öneriler doğrultusunda en kısa zamanda kuruluş girişiminde bulunulacaktır. Ülkemiz adına, Gençlerimiz adına, Çocuklarımız adına, Torunlarımız adına gelecekte utanç duymak istemiyorsak her geçen günün büyük bir kayıp olduğu bilinci içinde hareket edelim. Desteklerinizi bekliyorum. Sevgilerimle. Prof. Hasan Pekmezci Hacettepe Üniversitesi pekmezci@hacettepe.edu.tr
Yorumlarenver
{ 02 Ağustos 2008 08:55:18 }
Sanat sadece okullarda yada sadece sizin içinizde değil sanat hayatın kendisidir eleştirmen kardeşlerim korkmayın bu ülke çoklar tarafından yönetildi çok ağladı ama asla eğilmedi eğilmezde sanatımıza da asla birşey olmaz izinde verilmez böyle biline
nihat ziyalan
{ 02 Şubat 2008 14:20:44 }
DESTEKLENMESI GEREKEN BIR GIRISIM
Hasan Pekmezci`yi yurekten destekliyorum. Tanidigim herkese onun cabasini duyurmak gorevim. Sydney`den dostlukla nihat nesli
{ 02 Şubat 2008 05:31:01 }
Hasan bey'e cevabi yillar once sevgili Nazim vermis.
DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin. Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat. Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef. Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende. Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, - demeğe de dilim varmıyor ama - kabahatın çoğu senin, canım kardeşim! 1947 Orhan Tekin
{ 01 Şubat 2008 12:05:21 }
Eskiden her Turk ASKER dogardi.
Yakinda, her Turk IMAM dogacak. Gec kaldiniz. Nerenize ne yakarsiniz bilmem. deniz gunal
{ 01 Şubat 2008 11:48:42 }
sayin hasan pekmezci, umarim girisiminize yanit alirsiniz. umarim, bu konuda gercek bir uyanis, ciddi bir orgutlenme olusur. yoksa, bu gidisle, korkarim, ressamlar yontu sanatcilari yeraltina inmek zorunda kalacak!
Diğer Sayfalar: 1. bu arada size melbourne sanat galerisinin surekli duzenledigi etkinliklerin yaninda, okul tatillerinde, ya da okul zamani cocuklar icin duzenledikleri, yaraticiliklarini, sanat konusundaki duyarliliklarini ateslemeyi amaclayan etkinliklerden soz etmeyecegim. nispet gibi olur. ama sanat galerisinin bahcesindeki koca kupten soz edecegim. pek bir maliyeti olmayan, koca metal bir kup, icinde kalin urganlarla ayrilmis baska kupler. yalnizca cocuklar oynasin diye... elbette gorsel bir carpiciligi da var. merak duygusu uyandiriyor. cocuklar cimenlerde yuvarlandiktan sonra kupun icindeki kupler arasinda iplere tirmanarak, bahceye, bahcedeki yontulara tepeden bakiyorlar, sanat ortamini yasamlarinin dogal bir parcasi haline getirebiliyorlar. istanbul arkeoloji muzesi, 1998 yilindaydi sanirim, cocuklar icin bir ozel bolum hazirlamisti. truva ati, troya kalesi.. cocuklarin kosturup oynayacaklari harika bir salon... hem gurur duymustuk hem de cok keyiflenmistik cocuklarimizla orada kosturup oynarken. sonraki yillarda her gidisimizde o cocuklari neseye meraka bogan bolum kapaliydi! dilerim simdi acilmistir. ulkemizin tarihi ve dogal zenginlikleri oyle olganustu olanaklar sunuyor ki, bunlardan cocuklarimizi yaratici, sorgulayici, mutlu, toplumlarina ve insanliga cok sey verebilecek insanlar olarak yetistirebilmek icin yararlanmiyor olusumuz en hafifinden bir INSANLIK AYIBI! ve ne korkunc bir kayip! ne korkunc. dilerim girisimleriniz birer kivilcim yaratir ulkemizin her kosesinde, sanatin, sanati doguracak ozgurluk ortaminin zorunlulugu konusunda bir uyanisi baslatir. kolay gelsin! sevgilerimle, deniz
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|