Hayat 8 mmlik film şeridinde akan her bir sekans. / Kadrajım hep balıkgözü./ Büyülterek çekerim her bir hayat taneciğini./ Mutluysa çocukluğum, öç alır örselerler. Ölümünün birinci yılında Akasya’ların şairi Ahmet Erhan’ı sevgiyle anıyorum.
DengelemePaltomun bir cebine ölümü, bir cebine hayatı koydum
Bir cebine sevinci, bir cebine acıyı
Bana gelişini senin, sonra benden kaçışını
Paltomun bir cebine kahramanlığı, bir cebine korkaklığı koydum
Bir yanına dostlarımı, bir yanına düşmanlarımı…
Ne kadar çok şey var bu dünyada
Nefret edilecek ve sevilecek olan.
Paltomun bir cebine aklımı, bir cebine yüreğimi koydum.
Ancak böyle yürüyebildim.
En Büyük Özgürlük Damarlarıma yeniden yayıldığını duyuyorum kanımın
İçtenlikle söylüyorum, seviyorum bu hayatı
Ölmek istemiyorum ama ölebilirim şimdi
Varsa ölümümün bu dünyaya bir yararı.
Koca bir çınar gibiyim, az da olsa yaşım
Kopmaz köklerim var hayatın yüreğinde
Şimdi ağlayıp sızlanan körpe dallarım
Onlar toydur biraz, başları gökyüzünde.
Yaşamak, bizim en büyük özgürlüğümüz artık
Acıların, gözyaşlarının da bilincine vararak
Bağırıp çağırmadan, boyun büküp ağlamadan
Yaşamak…enginlerde salınıp, yücelerde coşarak.
Bağırıyor içimde bir kuş, durmadan bağırıyor:
Şair, bir taşı oyup da içine girmenin zamanı geçti!
Bir kez daha gülümseyerek yanıtlıyorum onu:
Ağladım. Biraz rahatladım.İyiyim şimdi.
Akasya, Seviyorum...Su taşı dürtüyor şimdi
Yağmur bulutu
Çocuk annesini-
Uyan, artık eskisi gibi değil dünya
Seviyorum
Günyüzü görmemiş bir dalın hüznü
Akıyor damarlarıma
İliklerimi yakıyor
Göl kıpır kıpır
Sazlıkların ardından sıçrayan balık
Diyor ki bana-
Artık eskisi gibi değil dünya
Sıva kollarını
Ellerini taşın altına sok
Bir yapı kur kalbinin kıyılarına
Seviyorum
Alnımdaki derin çizgilerden
Savrulan toz
Umurumda değil
Gözaltlarımda büyüyen tepecikler
Yaşanmamış yıllarıma hatıra olsun
Ve titreyen ellerim
Ve daha ne çok şey
Hayatla ilgili, ölüme ilişkin
Umurumda değil
Basılı kağıtlarda kalan şiirler
Kalsın ve unutulsun
Denize yakın uçan kırlangıç gibiyim
Dilleri yakan sarhoşluğum
Dillere düşen
Soluk bir çerçevede dursun
Seviyorum
İznik gölünde sonbahar
Damla damla karışıyor ölgün yıllarıma
Adını bilmediğim bir ağaçtan
Birdenbire kopan yaprak
Tam kalbimin üstüne konuyor
Uğursuz dünya
Yenilmeyeceğim
Damarlarımda uyuklayan kan haykırıyor
Seviyorum
Artık eskisi gibi değil
Bütün kirleri ve nemleri kusuyor bedenim
İşte burada
Tam işte burada
Kırküç yaşındaki cismim
Sevgilim
Yeni bir ad bulmalı sana
Yastığımdaki kokunu avcumda tutuyorken
Varsın dokunmayayım hiçbir şeye
Avcumu ağzıma bastırıyorum
Deliyim
Böyle dolaşıyorum sokaklarda
İznik gölü
Görmedim ki daha önce
Bir çini tabak gibi
Desen desen
İnce
Mavinin bütün tonlarıyla haykırıyorum
Seviyorum
Ölmem artık dünya ölmezse
Göl kuşum benim
Güz çiçeğim
Sen de seviyorsun biliyorum
Kadınım ol
Kuluçkaya yat dokuz ay on gün
Akasyaların üstünde
Seviyorum
Kanımdaki yıldız geçitim
Dirliğim, diriliğim
Alfabemdeki ilk ve son harfim
Dinginliğim
Hiçbir sözlükte yerin yok senin
Umrumda değil
Güneşi süzen akasya
Ankara’m İstanbul’um bütün şehirlerimsin
Akasya
Senin adın Akasya olsun
İznik gölü gözlerini kapıyor
Utanıyor mu biz öpüşürken
Yoksa akşam mı oluyor
Seviyorum
Yağmur altında yürümek gibi bir şey bu
Sevinçten ürpererek
Damla damla
İyi ki akşam oluyor
Seninle birlikte geliyor
İznik gölü de yatağıma
Akasya
Seviyorum...
Ahmet Erhan
Ahmet Erhani hem mulkiyeli olmasi hasebiyle hem de ictenligi naifligi otekiligiyle cok severiz de bu yazida fotografini kullandiginiz Ahmet Erhan degil bir diger cok sevdigimiz, bu ulkeden kaçırılan buyuk entelektüel Niyazi Berkestir. 4 yil olmus bunu yazali ama olsun, bir tekzip vazifesi gorelim, saygılar.
sevgili kızım akasya, bu güzel şiirleri paylaştığın için teşekkürler. herkese selam. sydney'den dostlukla