Emine Hanım bir ev gezmesindeki sohbette duymuştu, oğlunun bekar yaşamaya alışıp, evliliğe karşı olması ‘’kısmetinin kilitli olmasına bağlıdır‘’ demişlerdi. Düşündü, doğru olabilirdi. Bu kısmetin nasıl açılacağını birisine sorması gerekli idi. Kimseye sormadan da olmıyacaktı. Oturdukları mahallede bu konularda bilgili olan iğneci Şukufe’den yardım isteyebilirdi. İğneci Şukufe’nin de ağzı pek mühürlü olmamasına rağmen, ona sormaya karar verdi.
Olsa olsa bütün mahalleli oğlunun kısmetinin bağlı olduğunu duyacak, başka da bir şey bilmeyeceklerdi. İğneci Şukufe, mahallede ayağında terlikle dolaşır, ağzından ciklet hiç eksik olmazdı. Emine hanım sabah erkenden pencerenin önüne oturup iğneci Şukufe’nin geçmesini beklemeye başladı. Akşam için yemek yapmayı bile bir kenara bırakarak, Şukufe’nin sokaktan geçmesini izlemek için camda nöbet tutmayı tercih etti. Ayağında terliği ile öğleye doğru Şukufe sokağın bir ucunda göründü. Emine Hanım pür telaş merdivenlerden inip sokağa geldiğinde, Şukufe de binanın önüne gelmiş oldu.
- Günaydın Şukufe Hanım, nereye böyle telaş içinde?
- Mustafendilere iğneye gidiyorum, sen nasılsın Emine Hanım?
- İyiyim de sana bir şey danışacağım.
- Sor bakalım ne konuda?
- Geçenlerde komşulardan dinledim, birinin kısmeti kilitli ise açılması konusunda bir anahtardan bahsettiler. Bu başı bağlılığı nasıl çözülür?
- Kim için soruyorsun?
- Bizim oğlan, evlenmek istememekte, kısmetinin kilidini açmamız gerekli imiş. Bu konuda bana yardımcı olur musun?
- Tabii olurum, sen öğleden önce Hacı Bayram Camii’ne git, oradaki küçük türbenin kilidine bir anahtar sokup çevir, sonra türbeye üç kulvalla bir elham oku, kilit açılmış olur.
Bunu öğrenince Emine Hanım Şukufe’ye teşekkür ederek hemen yukarıya çıkar, üstünü değiştirip, doğru Ulus’a giden bir otobüse atlar. Evde kullanılmayan bir kaç da anahtarı yanına almayı ihmal etmez. Ne de olsa evin eski anahtarlarını atmamış, saklamış, bir gün lazım olur diye düşünmüştü.
Ulus’a geldiğinde Hacı Bayram Camiinde henüz daha öğle namazı kılınmamıştı. Başına örtüsünü örterek bahçe içinde bulunan türbeye doğru yürüdü. Kalbi heyecandan daha hızlı atmaya başlamıştı. Çantasındaki anahtarların içinden bir tane seçti. Türbenin önünde birçok kadın ellerini açmış dua etmekteydiler. Emine Hanım yavaşca türbeye yaklaşırken türbenin kapısının bulunduğu yerdeki kadınların yavaş yavaş oradan ayrılmaya başladıklarını görünce biraz rahatlamıştı. Kimseye görünmeden bu kilidi açmayı başarıp, oğlunu evlenmeye razı edeceğine inanmıştı.
Yavaş yavaş kapının önüne geldiğinde kapıda kimsenin kalmamış olmasına sevindi. Elinde sıkı sıkı tuttuğu anahtarı türbenin kapısındaki kilide sokmaya çalıştı. Tabii her anahtarın her kilide girmeyeceğini biliyordu, anahtar zorlanınca cebinden bir başka anahtar çıkarıp onu denemeye çalıştı, fakat bu anahtarı da kilide sokmaya başaramamıştı. Olsun, cebinde daha başka anahtarlar vardı, onları denemeye karar verdi. Bu uğraşıya kendini öyle kaptırmıştı ki, yanına gelen birinin sesi ile irkildi,
- Bayan ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Soruyu soranın, yüzünün sakallı hali, kılık kıyafeti ile Hacı Bayram Camii ile ilgi bir kişi olduğu belliydi. Ne söyliyeceğini düşünürken adam tekrar konuştu;
- Bayan kılık ve kıyafetinizle münevver birisine benziyorsunuz. Elinizdeki anahtarla yapmayı düşündüğünüz işe hiç aklınıza yatıyor mu? Kilidin içinde kırılan anahtarlardan, her hafta bir kaç kez kilit değiştiriyoruz, bu kilitten ne medet umuyorsunuz?
Emine Hanım olduğu yerde ne söyleyeceğini bilmeden, bir elindeki anahtara, bir de kilide baktı, camii görevlisinin yüzüne bakmadan, başını öne eğerek yavaşca oradan ayrılırken, dua bile okumadan, utancından kalabalığın içine karışıp, uzaklaştı.
Kilidi açmayı denemesinden mi yoksa türbeye dua etmediğinden mi bilinmez, o yıl oğlu evlendi.