|
Aptallığıma verin ama "Gezizekalı" …Kategori: Aptallığıma verin | 0 Yorum | Yazan: A.Ulak | 08 Haziran 2014 11:13:37 Çatı filan derken oldukça nemli, küçük tsunamili bir haftayı geride bıraktık. Nemli derken, nem bel boyu, metroda bilek boyu ve üstüne yapılan yüzlerce geyik... Hatta bu geyiğe katılan sorumlu valiler... Ama dünyada ilk olan bir şey vardı. Ankara metrosu şemsiye kullanılan ilk metro olarak tarihe geçti. Bilimde tavan yapan bir TÜBİTAK... Gene başbakanımızın fırçaları ve yeni bir sıfat “Gezi zekalılar”. Anlayacağınız aynı memleket bizim memleket, şaşırtma katsayısı sürekli artıyor.
‘Dini değerleri aşağılama’ suçlamasıyla cezalandırılan isimlere bir yenisi eklendi. Twitter’da ‘Allah CC’ rumuzunu kullanan öğretmen rumuzu nedeniyle 15 ay hapse mahkum edildi. Nedeni, toplumun bir bölümünü inaçları ile dalga geçmesiymiş. İyi de bizim aklımızla dalga geçenleri ne yapacağız. *** Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, oğlu Mehmet Emre’nin mezuniyet töreni için bulunduğu Harvard Üniversitesi’nde katıldığı, “Güncel Bölgesel Konular ve Geleceğe Bakış” başlıklı panelde dinleyiciler arasında bulunan Harvard Tıp Merkezi’nden Dr. Emre Altındiş’in eleştirel soruları ile karşılaştı. Hürriyet’in haberine göre, Dr. Altındiş’in, “Türkiye’de insanlar ölürken geceleri nasıl uyuyorsunuz*” sorusu, salonda buz gibi havanın esmesine yol açtı. Dr. Altındiş şöyle devam etti: “Bildiğiniz gibi şu an Gezi olaylarının yıldönümündeyiz. T.C. 8 vatandaşını öldürdü. Günde 3 kadın öldürülüyor. 4 işçi iş kazalarında katlediliyor. Roboski katliamında sizin başında olduğunuz ordu 34 kişi öldürdü. 17’si çocuktu. Siz Ankara’da yaşıyorsunuz. Kızılay’da Ethem Sarısülük başından kurşunla vuruldu. Katili dışarda. Siz böyle bir devletin başında olmaktan utanmıyor musunuz? Nasıl bize burada demokrasi yalanları söylüyorsunuz? Geceleri nasıl uyuyorsunuz?” Gül, soruları soğukkanlılığını bozmadan dinledikten sonra, “Şimdi beni sen dinle. Kimse sana böyle soru sorma hakkı vermez” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Harvard Üniversitesi’nde konuşma yapacağı Kennedy School of Government’a gelirken Türk öğrencilerin protestosu ile karşılaştı. Ayıp ama bir noter ile bu kadar da uğraşılmaz ki. *** Başbakan Erdoğan yıl dönümüne saatler kala, Gezi olaylarını çok sert bir dille eleştirdi. Sanatçıların Gezi’nin 1′inci yıldönümü için yaptığı çağrıya ağır sözlerle yüklenen Erdoğan, “Artist, sanatçı görünümünde bir takım müsveddeleri yeni acılar yeni ölümler yaşansın diye isyan çağrıları yapıyorlar” dedi. Hocam çocuğu öldürülmüş bir anneyi meydanlarda yuhalatmak, kendisine oy vermeyeni ötekileştirip düşman görmek insan müsveddelerine uygun davranışlar ama ... *** Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Fethullah Gülen hakkında yürütülen soruşturma derinleştiriliyor. Soruşturmayı yürüten Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu Savcılığı, Gülen’in geçmişte “takipsizlik” ve “beraat”la sonuçlanan dosyalarını da yeniden inceliyor. Savcılık, Gülen’i, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak amacıyla örgüt kurmak, yönetmek ve darbeye teşebbüs” iddialarıyla soruşturuyor. Peki ne istediniz de vermedik diyenler yardım ve yataklık etmiş olmuyor mu bu durumda? *** Geçtiğimiz yıl Gezi Parkı olayları sırasında, parktaki ağaçlarla röportaj haberine imza atarak çok konuşulan Takvim gazetesinin Haber Müdürü Mevlüt Yüksel, olayların yıl dönümünde de benzer bir röportaj gerçekleştirdi. Manşetten yayınlanan haberde, Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmemesi için eylem yapan meslek örgütleri ve gençler “huzursuzluk yaratanlar” olarak sunuldu. Ağacın ağzından eylemleri eleştiren Yüksel, ağacın “Köküme bir damla su dökmedi. Şimdi yine beni bahane edip huzurumu kaçıracaklar. Yeter bi huzur verin” dediğini aktardı. Haberde, söz konusu röportaja ilişkin şu ifadelere yer verildi: “Twitter’da 72 hesap açıldı! Can Dündar belgesel yaptı. Ünlü isimler video ile Gezi Parkı’na çağırdı! Yabancı basın Türkiye’ye merak saldı! Ancak kimse Taksim’deki o ağacı hatırlamadı. Kızılağaç ise dünyasını sadece Mevlüt Yüksel’e açtı: Emekliye ayrıldım. Aman huzurumu kaçırmayın“ Helal olsun iste gazetecilik odunun halinden odun anlar. *** Ankara’da yoğun yağışlar, TBMM yeni binasını da vurdu. Daha önce su basan binada bu kez kanalizasyon taştı ve TBMM binası lağım pisliğiyle doldu. Akıllı bina olarak tanıtılan binanın alt katındaki pis sular temizlenirken, ortaya milletvekillerini şaşırtan bir görüntü çıktı. Anlayacağınız meclisi B.K basmış. Gerçekten de bina akıllıymış. *** Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kaydı hakkındaki TÜBİTAK raporunda, “Konuşma bütünlüğünü sağlamak için kelimelerin dahi parça hecelerden oluşturularak, istenen yeni kelimenin türetilerek ortaya çıkarıldığı ilginç bir uygulama ortaya konmuştur” denildi. Ne tesadüf ki kasetler, Tübitak`tan sorumlu bilim bakanımızın hissettiği gibi aynen montaj çıkmış. Artık TÜBİTAK’ın son iki harfini başa alsak... AKTÜBİT daha iyi gibi. Çünkü TÜBİTAK’ın bilimsel bir değeri vardı. *** 3′üncü Havalimanı’nın temel atma töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, Gezi olaylarını sert bir dille eleştirdi ve ilk defa eski Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci espiri küpü Egemen Bağış’ın Gezi olaylarına katılanlar için kullandığı “Gezi zekalılar” nitelemesini kullandı. 2,5 milyon ağacın kesildiği alanda konuştuğunu umursamayan Başbakan’ın, tek ağaç kesilmesin diye çırpınanlara "Gezi zekalı" demesi kendi deyimi ile manidar. Başbakanın gezi zekasını kıskanması doğal. Gezi zekalılar özgür, eleştirel, yaratıcı, yenilikçi ve esprili olduklarını kanıtladı. Biatçı kültürün zekayı körelttiği de bir gerçek. Örnek: HÜLOOOOOOOĞ.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|