|
|
Avustralya’da Niye Yaşamalı (2) Bisiklete BinmekKategori: Yaşam | 0 Yorum | Yazan: Ersin Engin | 08 Haziran 2014 10:54:53 Bisiklete binmeyi öğrendiğiniz ya da öğrenmeye çalıştığınız o ilk anlar bir çocukluk anısından çok daha fazlasıdır şüphesiz. Bisiklete binip de ilk pedalları çevirmek, özgürlüğe çırpılan ilk kanatlar gibidir. Yürüyerek gidebileceğinden çok daha uzağa ve çok daha hızlı gidebileceğinin farkına varmak; onun verdiği o büyük haz ve heyecan bir çocuğun o ana kadar yaşamış olduğu tüm mutlulukların önüne geçer belki de.
Şimdi de öyle mi bilmiyorum ama bizim çocukluğumuzda bisiklet sahibi olmak ve bisiklete binebilmek en büyük düşümüzdü. Şimdi ise iyi kötü herkesin çocuğuna bisiklet alabilme olanağı var; ama çocukların bisiklete binebilme alanları ne yazık ki bizim ülkemizde biraz kısıtlı. “Ne zaman bisiklet üzerinde bir yetişkin görsem, insanlığın geleceğine dair umutsuzluğa kapılmam.” H.G.Wells Melbourne’a ilk geldiğimizde yapmayı planladıklarımızın başında doyasıya bisiklete binmek vardı. Yaz sonu geldiğimiz için ancak bir kaç ay binebiliriz diye üzülsek de herbirimize birer bisiklet almayı ihmal etmedik ve tadını çıkarmaya çalıştık. Havalar soğuduğunda mecburen bir kenara koyduk bisikletleri. Ama Melbournelular öyle yapmadı. Onlar yağmur çamur demeden bisiklete binip yola koyulmaktan vazgeçmiyorlar. Hele o alabildiğine yağmurda poşetten yağmurlukları geçirip üzerlerine bana mısın demiyorlar ya, şaşırıp kalıyorum. Hatta şu soğuk günlerde özellikle de sabahın ayazında biz şapka ve montlarla dışarı çıkarken onları şort ve tişörtle bisiklet üzerinde görünce içim üşüyor adeta. Bisiklet kullanmayı tatil zamanlarında eğlence ve spor amaçlı bir etkinlik olarak gören bizler için bisikleti hayatının parçası haline getirmiş bu insanları anlayabilmek henüz biraz uzak. Bisikleti yaygınlaştırma daha doğrusu bisikleti insanların günlük uğraşılarının bir parçası haline getirebilme çalışmaları Avustralya’da 1970’li yıllarda gerçekleştirilen büyük kampanyalarla başlatılmış. Hem çevre duyarlılığının hem de sağlıklı yaşamın bir parçası olarak halk genelinde hükümet destekli kapsamlı projeler gerçekleştirilmiş. Doğal olarak bu çalışmalar yürütülürken bir yandan da altyapı ve yasal düzenlemeler de unutulmamış. Sadece Melbourne ve çevresinde bisiklet kullanıcılarına ayrılmış yolların toplam uzunluğu 670 km’yi buluyor. Şehir içi araç yollarında bisikletlilere ayrılmış yollar ve tanınan öncelikler de cabası. Ehliyet kurslarında ve ehliyet sınavlarında bisikletlilere gösterilen duyarlılığı bizzat kendi deneyimlerimden biliyorum. *** Avustralya’da bisiklet kullanabilmek için ayrıca bir ehliyet almanız gerekmiyor; ama kasksız bisiklet kullanmanın cezası var, 176 Dolar. Yapılan araştırmalara göre olası bir kaza anında kask kullanıyor olmanın başınızdan yaralanma olasılığını %80 civarında azalttığı ortaya konulmuş. Ben şu ana kadar kasksız bisiklet kullanan kimseye rastlamadım; bu konuda çok duyarlılar. Şehir merkezinde bir istasyondan alıp başka bir istasyona bırakabileceğiniz kiralık bisikletler de var. Çok kullanıldığını görmedim ama böyle bir olanağın olması bile önemli. Ayrıca tren istasyonlarında, neredeyse tüm binaların önünde ve hatta kaldırımlarda bisikletinizi park edebileceğiniz park yerleri mevcut. Bisikletimi nereye bırakayım derdinden kurtarıyor sizi. 2011 verilerine göre Avustralya’daki çocukların %60’ı düzenli olarak bisiklet kullanıyorlar. Aynı araştırmaya göre tüm toplumun yaklaşık %17’si bir önceki hafta en az bir kez bisiklet kullandığını dile getirmiş ve son bir yıl içinde bisiklete binmiş kişilerin oranı %38 civarında. Ancak Avustralyalılar halen ülkelerindeki bisiklet kullanımının ulaştığı seviyeden memnun değiller ve bunu daha da yaygınlaştırmak için özellikle sivil toplum kuruluşları öncülüğünde çalışmaya devam ediyorlar. Avustralya Bisiklet Konseyi (Australian Bicycle Council) Avustralya’daki bisiklet kullanımını yaygınlaştırma amacıyla kurulmuş bu sivil toplum kuruluşlarının başında geliyor ve beş yıllık Ulusal Bisiklet Stratejisi adı altında bir çalışma yapıyor. Bu stratejik plan çerçevesinde bisiklet kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik hedefler belirleniyor ve bu hedeflere ne kadar ulaşılabildiği düzenli olarak izleniyor. Raporun en can alıcı noktası ise bisiklet kullanmanın kişiye sağladığı katkılarının yanında kişinin bisiklet kullanarak ülkesine ne şekilde faydalı olduğunun vurgulanması ve bu konunun öne çıkarılması. *** Avustralya’da bisiklet kullanımını araştırırken doğal olarak Türkiye’yi de merak edip neler olup bittiğine bakmaya çalıştım. Aslında son dönemde yaşanan bazı gelişmeler ve örgütlenmeler umut verici; ancak ne yazık ki yeterli değil. Türkiye’de kullanılabilir bisiklet sayısının 30 Milyon olduğu tahmin ediliyor. Yılda da yaklaşık 1,3 Milyon bisiklet satılıyormuş. Aslında sayılar oldukça iyi, ancak bu bisikletlerin çoğu karne dönemlerinde okul çocuklarına yaz tatili süresince kullanmaları amacıyla alınıp Eylül ayından itibaren balkon, garaj ve bodrumlardaki yerlerini alıyorlar. Yetişkinlerdeki bisiklet kullanma alışkanlığı da gidilen tatil ya da sayfiye yerlerinde bisiklet kiralayıp şöyle bir tur atmaktan öteye gitmiyor. Türkiye’deki kullanılabilir bisikletlerin günlük olarak 5-6 km’lik yakın ulaşımda dahi kullanılmaları halinde dolaylı katkılar da eklenince çevre, sağlık, ulaşım ve spor alanlarında yılda 100 Milyar Dolarlık ekonomik değer yaratma potansiyeli olduğu iddia edilmiş. Bu kadarlık büyük bir ekonomik değere ulaşılabileceğini sanmıyorum, rakamlar belki biraz abartılmış olabilir ama bisiklet kullanımının yaygınlaşmasının trafik sorununa, çevreye ve en önemlisi de insan sağlığına katkıları doğal olarak şüphe götürmez. *** Şehrin içinde güvenli bisiklet kullanma olanağı bulabilmek hepimizin hakkı. Bu hakkı doyasıya kullanabileceğimiz bol bisikletli günler herkese. Yasal zorunluluk olmasa da kaskınızı ihmal etmeden...
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|