|
|
Avustralya’da Niye Yaşamalı? (1)Kategori: Yaşam | 0 Yorum | Yazan: Ersin Engin | 08 Haziran 2014 10:37:30 Herkes insanca yaşamayı hak ediyor, şüphesiz. Peki, insanca yaşamdan ne anlıyoruz? Ya da ne anlamalıyız? İnsan yaşamını güvenceye almaya yetecek kadar barınak, temiz su, sağlıklı yiyecek ve güvenlik gibi asgari ihtiyaçlar üzerinde hemfikir olsak bile ondan ötesi için insanca yaşam kavramının insandan insana, toplumdan topluma, ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya vs. değişebileceğini kabul etmeliyiz herhalde.
Bundan sonra yazacaklarımın fazlasıyla kişisel olmasından korktuğum için böyle bir giriş yapma ihtiyacı hissetim. Kendi bakış açımızdan insanca yaşam anlayışımızı göz önünde bulundurarak “Avustralya’da niye yaşamalı?” sorusuna yanıt aramaya çalıştım sadece. “Neden Avustralya’da yaşanmaz?” karşı sorusunu da unutmadan! Avustralya’da Niye Yaşamalı? Halk Kütüphaneleri Avustralya’da sadece kimliğinizle ve üzerinde adresinizi gösteren bir fatura ya da resmi bir evrakla ücretsiz üye olabileceğiniz halk kütüphanelerinin toplam sayısı 1500’ün üzerinde. Neredeyse her semtte bir kütüphane var diyebilirim. 24 Milyonluk ülkede kütüphanelere üye olan kişi sayısı 10 Milyon. Kütüphanelerde toplam 40 milyon materyal var ve bunların yarısı son 5 yıl içerisinde yenilenmiş. 2012 verilerine göre yılda 180 Milyon materyal (kitap, CD, DVD, sesli kitap vs.) kütüphanelerden ödünç alınmış ve kütüphanelere harcanan para yıllık 1 Milyar dolar civarında. Daha bunlara benzer bir sürü istatistik var da bu kadarı yeter bence. Yaşadığımız yerde, Preston’daki kütüphane haftanın yedi günü açık. Hafta içi Avustralya için çok geç sayılabilecek bir saat olan 8.00’e kadar hizmet veriyor. Hafta sonu da yanılmıyorsam 5.00’e kadar faaliyette. İngilizce dışında Vietnamca ve Çince de kitaplar var kütüphanede. Bu diller biraz etrafta yaşayan diğer toplumlarla da ilişkili muhtemelen. Türklerin çokça bulunduğu bölgelerdeki kütüphanelerde Türkçe kitapların olduğunu hayal ediyorum. En güzeli de aynı belediye sınırları içinde olan kütüphanelerin birbirine bağlı olması. Çevrim içi katalogda bulduğunuz fakat sizin bulunduğunuz kütüphanede yer almayıp da diğer kütüphanelerden birinde olan bir kitabı ayırtıp isteyebiliyorsunuz. Ertesi gün sizi bir hafta boyunca beklemek üzere kütüphanenize geliyor kitap. Onun dışında başka bir güzel tarafı da seçtiğiniz kitapları sadece kartınızı ve kitapların barkodlarını okutup ödünç aldıktan sonra elinizi kolunuzu sallaya sallaya kütüphaneden çıkabiliyor olmanız. 15.000 kitabın olduğu ve aynı anda 100-200 kişinin bulunabildiği bir kütüphaneyi bir ya da iki kişiyle çevirebiliyorlar. Görevliler sadece geri gelen kitapları kontrol edip tekrar barkodlarını okuttuktan sonra sisteme dahil ediyor. Aynı anda kırk materyal alabiliyorsunuz ve üç hafta sizde kalabiliyor. Üstelik iki kez de uzatma şansınız var. Avustralyalılar çok mu kitap okuyor derseniz, bilemem. Kütüphaneye geleni var ama genelde tramvayda, trende, hatta otobüste kitap okuyanların hep “novel” denilen sabun köpüğü aşk ve macera kitapları okuduğunu gördüm. Ama evlerinde ne olup bitiyordur emin değilim. Edebiyatları doğal olarak daha çok İngiliz Edebiyatı etkisinde kalmış, kendilerine özgü edebiyat adamları çıkarmışlar ama bir kaç önemlisinin dışında çok fazla ve etkin değil, bence. Orhan Pamuk’tan çok önce Avustralyalı bir yazar, Patrick White Nobel Ödülü’nü kazanmış. Şiiri pek sevdiklerini söyleyemeyeceğim, (meraklısı vardır elbet ama belki bana denk gelmemiştir). Kendimiz için pek değil de Ece Lâ’l için neredeyse her hafta kütüphaneye gidiyoruz ve ona her seferinde renkli çocuk kitaplarından 4-5 tane alıyorum. Her akşam uyumadan hepsini okutuyor bana. Türkiye’de olsak çocuğa bu kadar çok ve çeşitli kitap alıp okuyabilmek için ciddi bir bütçe ayırmak gerektiği bir gerçek. Burada ise bunu hiçbir ücret ödemeden yapıyor olmanız gerçekten şaşılası. Kütüphaneler sonuçta öyle akademik araştırma yapabileceğiniz ya da her istediğinizi bulabileceğiniz boyutta ve zenginlikte değil belki ama zaten bunun için üniversite kütüphanelerine ya da dünyanın en iyi on kütüphanesinden biri olan Victoria Devlet Kütüphanesine gitmeniz yeterli. Halk kütüphaneleri doğal olarak daha çok halkın ve özellikle çocukların okuma alışkanlığını körüklemek amacıyla oluşturulmuş. Özetleyecek olursak, bence insanca yaşam kitap olmadan, okumadan olacak şey değil. Avustralya sahip olduğu kütüphanecilik anlayışıyla bu anlamda insanlarına insanca bir yaşam sunuyor. Tabii değerlendirebilene. Peki ya Türkiye’de durum nedir dersek. Anlatmaya gerek yok sanırım. “En son ne zaman kütüphaneden ödünç bir kitap almıştınız?” sorusunun yanıtı Türkiye’deki durumun özeti…
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|