A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Kore fıtratı

Kategori Kategori: Nalına Mıhına | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Metin Atamer | 21 Mayıs 2014 10:42:13

Bu günlerde televizyon ekranlarındaki trafik o kadar sıkışık ki, takip etmek imkansızlaşmaya başladı. Herkes meydana gelen bu faciadan nemalanmaya çalışmakta. Tıpkı bazı partilerin açık hava ‘’meeting’’ lerinin, yani toplantılarının yapıldığı meydanların çevresinde, gezer kamyon üstü dükkanların tesettür malları sattığı gibi. Her ekranın siyasi arena olarak hazırladıkları konuların tartışıldığı, fikirlerin cirit attığı programlar yapılmakta.

Hepsini aynı anda izlemek mümkün olmadığı için konuşan katılımcıların kimliklerine bakarak programı seçmeyi sağlıklı bulmaktayım. Dün akşam da öyle oldu. Bir sendika başkanı, bir maden mühendisleri odası başkanı, bir iş hukuğu uzmanı kişi ile konularında söz sahibi grubun SOMA’daki olayları tartıştığı oturumu sizin de izlemiş olduğunuzu düşünmekteyim. Bu konuşmalardan anlaşılan bir konu oldukça açık:

SOMA’da meydana gelen olayın bir kaza olarak nitelendirilmesinin yanlış olduğunu anlamaktayız. İfade edilen yaklaşım, kaza kelimesinin anlamında. Aınan bütün önlemlere rağmen meydana gelen olaya kaza denilir. Oysa Soma’da, METAN gazını algılayan sensörlerin yeterlice konulmadığı, bu nedenle madendeki içten yanmadan meydana gelen metan ve karbon monoksit gazının artmasına aldırmadan üretim yapıldığı iddia edilmekte.  Bu süre içinde yangının çıkması neticesinde bu facianın yaşanmış olduğu söylenmekte.  Ölen yurttaşlarımızın hepsinin karbon dioksitten zehirlenerek vefat ettikleri aşikar.

Yani bir başka anlatımla bu olayın bir kaza değil, kitlesel cinayete bilerek davetiye çıkartmak olduğu konusunda, tartışanlar aynı fikirde birleşmekte. Buradaki olayın meydana gelmesinde ocaktaki eksikliklerin neler olduğuna vakıf kişilerin, kurum ve kuruluşların kusurlu olduğundan, sorgulanmaları gerektiği sonucunu çıkarmaktayız.

Katliamların bilinçli yapılan eylemler olduğunu düşünmekteyim. Aracınıza kar lastiği takmadan kışın karda bir otobüs dolusu insanı alıp bir yere götürürken araç kayıp devrilse ve içindeki insanlar ölse, bu aracı süren şoför sekizde sekiz suçludur diyebilir miyiz? Bence otobüsün sahibine de bakmalı. Araç sahibi şoföre kar lastiği almıyorsa, ‘bu lastiklerle idare et, gelecek sene alırız’  diye atlatıyorsa, o zaman sade şoför değil, araç sahibi de bu konuda kusurlu olmalıdır. Otobüs terminalinden çıkışta araca yol verenlerin bile bu kazada suçlu olduklarını söylemek yalnış olmaz. Hani eskilerin bir tabiri vardır:

Sen eşşeği sağlam kazığa bağla, sonrası Allah Kerim.

Bu aslında doğru bir yaklaşım olsa gerek. Eşşeğin sağlam kazığa bağlanması gerek. Yani metan ve karbondioksit gaz detektörlerinin, her galeride uluslararası normlara uygun bir şekilde yerleştirilmesi ve zamanla bunların kalibrasyonunun yapılması gereklidir. En önemli başka bir unsurun da maskelerin bir işçiyi en yakın sığınağa veya çıkışa götürecek miktarda hava sağlayacak özellikte olması gerektiğini bu konuşmalardan öğrendik.

Bunları kim denetleyecek diye bir soruyu ortama sormak gerek. Zaman içinde yapılan denetimlerin yüzeysel olduğunu söyleyen işçileri bir hafta boyunca dinledik. Bir yerde devletin kendi işletmesini denetlemesi ne kadar sağlıklı olur, bilmiyorum. Bağımsız denetleme kurumları bütün dünyada yaygın çalışmakta. İşletmeler genelde kar amaçlı çalışırlar. Böyle bir maden ocağında uluslararası ne gibi tedbirler alınır diye, ellerine bir liste verin. Bir de madenin ton başı fiyatının uluslararası piyasada kaç lira ettiğini ortaya koyun ve sonra işletmeciyi, eğer talipse buyur edin.

Burada emniyeti sağlamak devletin mi yoksa taşeron işletmecinin mi sorumluluğu?

Bunun da incelenmesi gerektiğini dile getiren konuşmacılar, böyle toplu katliam ile sonuçlanan bir olayın bütün faillerinin ortaya çıkıp hesap vermesinin doğru olacağı görüşünü paylaştılar.

Bir başka önem vurgu ise görgü şahitlerinin, ‘’ Aman benim adımı vermeyin, yoksa beni işten atarlar ,’’ diye korku içinde olmalarınaydı. Bu açık bir baskı rejiminin başka bir tarifi olsa gerek. Neden korkarlar, bağlı oldukları sendikalar haklarını korumaktan neden acizdir? Konu siyasi bir açmaz mıdır ki böyle çekinceler dile getirilmektedir?  Sendika başkanının çıkıp konudan kendilerinin de rahatsız olduklarını söylemesi iyi, amma çözüm olmamakta. O zaman sendikalar ne işe yarar?

Kimi görgü şahidi ekranda görünmekten korkmakta, bu nedenle arkası dönük konuşma yaptığını izlerken, ülkemize korku rejimi, yani polis devletinin, ağır da olsa, yerleşmeye başladığını görmekteyiz. Konuşmaya korkan yurdum insanı, ve hala hırsı ve öfkesi dinmeyen bir Kasımpaşalı.

Kanımca bizim bazı ülkelerden ders almamız gerekir, Güney Kore’de meydana gelen vapur kazasında hayatlarını kaybeden talebelerden kendisini suçlu hisseden bir başbakan istifa etmişti. Güney Kore Devlet Başkanının da halkın önüne çıkıp toplumdan özür dilemesinin örnek alınacak bir ETİK FITRAT olduğunu düşünmekteyim diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git