|
Helal ve HaramKategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 12 Mart 2014 12:22:14 Neye helal neye haram deriz? Bu kelimelerin nereden geldiğini, kaynağı eğer Arapça ise ne anlama geldiğini merak edip, bir araştırma yapayım dedim. Belki bizim anladığımızla Arapların anladıkları ayrı bir helal, değişik bir haramdır diye düşündüm. Benim helalim, sizin haramınız olabilir mi? Pekala böyle bir anlayış da mümkün olsa gerek.
Geçtiğimiz seneler içinde Hamburg kentinde bir sebze satan dükkanı gördüğümde şaşmış kalmıştım: ‘’Etlerimiz helal kesilmiştir’’ diye dükkanın tabelasının ortasına yazılmıştı. Anlamakta güçlük çekmiştim. Etin helal kesilmesi olabilir mi diye düşünüp, dükkandaki bu yazının resmini çekip arşivimde sakladım. Aslında sadece ‘’Yiyeceklerin içinde domuz eti bulunmamaktadır ‘’ diyen, konunun et olduğu bir izahatı anlayabilirim. Hac görevini yaptıktan sonra kayınpederime Amerika’da yediğim yemeklerin için domuz olabileceğini söylediğimde hayretini gizlememişti. Bu etin haram veya mekruh olduğunu, uhrevi konularda fetva verenler işaret buyururlar. Bence sıhhı beslenen ve temiz usulde kesilmiş bulunan her hayvanın eti yenebilir. Sadece gıdada helal, haram olmadığı da bir gerçektir. Alın teri ile kazanılmış, vergisi verilmiş her kazanç, kazanan için helal olarak kabul edilmelidir. Birilerini dolandırıp, gayri meşru yollardan elde edilen kazanca da haram denildiğini bilmekteyiz. Helal olan konularda her insanın fikir birliğinde olduğunu düşünmekteyim. Hani benim için haram olan şeylerin sizin için helal olmayacağına inanıyorum. Benim helalim sizin haramınız olur mu, tabi ki olur, benim eşim bana helaldir amma size haram olduğu bir hakikattir. Neyin helal neyin haram olduğu aslında insanın vicdan muhasebesinin içinde kalmaktadır. Bana helal olacak konular, başkalarına helal olmayabilir. Benim haram olarak nitelediğim şeyler birçok insana helal olarak görünebilir. SerVekil in meydanlarda ‘Ben evlatlarıma hep Haram lokma yedirdim’ diye haykırmasının bir sürçü lisan olduğunu düşünmekteyim. Bir başka açıdan bakarsanız doğru da olabilir. Hiç helal lokma yedirmemiş olmasını kınamamak gerekir. Belki ömrü boyunca helal zannettiği şeyler haramdı da, evlatlarına onları sundu diye algılanabilir. Ne kadar acıdır, benim haram dediğime, hazret helal demeden ‘Yahu bunlar beni dinlemişler ‘ demekte. Hani çık ortaya delikanlı gibi ‘’ben yolsuzluk yapmadım, bunlarin hepsi birer düzmece yalan, isterseniz gelin araştırın‘ de, sen de rahat et biz de rahat edelim, yurdum insanı da rahat yatıp uyusun. Bizim artık toplumdan gizleyecek herhangi bir konumuz olmaması gerekir. Yahu beni de dinlemişler, demek yerine buyurun beni de dinleyin, benim kimseden saklayacak bir konum yok diyebilmek bir erdemdir. Amma sizin evinizde toplumun görmesini istemediğiniz nakit paralar varsa, tabi ki bundan tedirgin olursunuz, yahut bu havuzun içindeki paranın nereden geldiğini ispat edemezseniz, bu da bir başka izah edilmesi gereken mesele olur. Adam gitmiş Servekilin meydan konuşmasına. Üzerinde bankamatiken yeni çektiği emekli maaşı. Vatandaş Mehmet Efendi, SeVekil’i dinlerken sözlerinden etkilenip, kendinden geçmiş. Yurdum insanı, SerVekilin, toplum psikolojisini çok iyi bilen ve onları hipnotize edebilme kabiliyeti olan bir kişiliğe sahip olduğunu bilmeden dinlemekte. Kendini konuşmanın hamasi konularına kaptırmış huşu içindeyken, birden arka cebinde bir hareket hisseder. Birisinin cüzdanını ve emekli maaşını götürmekte olduğunu anladığında bağırarak: - İmdaat hırsız var, diye bağırır, Bu şekilde yüreği yanarak bağırmasına bir polis hemen dibinde bitiverir. Çalınan aslında bir aylık nafakası, ama buna aldıran kim? - Baba gel seni karakola götürmem gerek, neden böyle bağırıyorsun ? - Peki cüzdanım çalınınca ne diyeyim? - Ne dersen de be adam, burası hırsız var diye bağırılacak yeri mi? Yurdum insanını yaka paça götürürler karakola, tutuklarlar. - ‘’Yahu beni niye tutuklarsınız, hırsızı yakalayıp tutuklayın, benim cüzdanımı çalanı hırsızı yakalasanıza komserim, - Be adam neden bağırırsın ‘Hırsız Var’ diye bizim SerVekil alınır bu sözlere. - Peki ne diyeyim hırsız var yerine?, - Ne dersen de, hırsız var deme be adam SerVekile dokunmakta bu cümle Bu olayın geçtiği yer Türkiye’de bir şehir, kişiler de siz ben ve herkes olabilirdi. Bunun gibi boş ayakkabı kutusu gösteren insanların bile tutuklanmasını izah etmek mümkün değildir. Bu kişiye diktatör denilmesini kimsenin yadırmaması gerekir. Bu davranışların tamamının totaliter rejimlerin tipik göstergesi olduğu aşıkardır. Dün kendime yeni bir ayakkabı aldım. Kutusu ile birlikte paket edip bir torbaya koydular. Hemen itiraz ettim tezgahtara: - Delikanlı o kutuyu sakın paket edip bana verme. Gümrükten geçerken bu ne diye sorduklarında, ‘ayakkabı kutusu’ diye beyan etmeme kızanlar çıkabilir, dedim. Sonra başım belaya girer, sen en iyisi ayakkabıları ayrı sar, kutu sizde kalsın. Ne günlere kaldık diye düşünmekteyim. İnsanların artık kendi gölgelerinden korkmaya başlamaları hayra alamet değil diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|