Yaşamın üçte biri uykuda geçiyor. Uykunun yararları saymakla bitmez, uykusuzluk ise insan sağlığını tehdit eden etkenlerin başında geliyor. Beyindeki toksinlerin uykuda uğradıkları değişimin incelenmesi sonucu, bugüne dek beyin hücreleri tarafından arıtıldığı sanılan toksinlerin uyku sırasında çok hızlı temizlendiği belirlendi. Bu toksinler arasında Alzheimer hastalığına neden olan proteinler de bulunuyor.
Uykusuzluğun yolaçtığı yorgunluk, unutkanlık, odaklaşma sorunu, dikkatsizlik ve depresyonun beyindeki toksinlerin yoğunlaşmasıyla bağlantılı olduğu düşünülüyor. New York’taki Rochester Üniversitesi’nden bir ekip, Alzheimer’a yolaçan ‘amyloid beta’ ve ‘tau’ isimli proteinler ile benzeri toksinlerin nasıl temizlendiğini araştırdı. Maiken Nedergaard’in önderliğindeki ekip, uyku sırasında oluşan mikroskopik kanalların zehirli atıkları hızla yok ettiklerini ortaya çıkardı. Beyin hücreleri uykuda küçülürken, temizlik kanallarının sayısı yüzde 60 oranında artıyor.
Uyuyan farelerin beynine ‘amyloid beta’ enjekte eden araştırmacılar, temizlik işlemininin aynı toksinin verildiği uyanık farelerdekinden iki kat daha hızlı olduğunu gördüler. Genelde fare beyiniyle aynı yapıya sahip olan insan beyininin de aynı şekilde arıtma yaptığına inanılıyor. Uyanıkken beyinde ‘amyloid beta’ yoğunlaşması görülüyor. Bu yoğunlaşma Demans (Bunama) ve Alzheimer’a yolaçıyor.
Uykunun süresi kadar kalitesi de önemlidir. Kesintisiz ve huzurlu 5-6 saatlik bir uyku, kabuslarla dolu, ağrılı, sancılı ve bölük pörçük 7-8 saatlik uykudan çok daha iyi ve yararlıdır. Hücrelerin yenilenmesi ve enerji depolaması için bedenin düzenli ve uzun bir uykuya gereksinimi vardır. Günün üçte birini uykuda geçiren insan sağlık, enerji ve üretkenlik açısından öne geçiyor. Beyin, insan bedeninin tüm işlevlerini düzenleyip yönetmesine karşın vücuttaki toplam enerjinin yalnızca yüzde yirmisini kullanır.
Enerji düzeyi düşük olan beyin, sınırlı enerjisini dengeli kullanmak zorundadır. Uyanıkken sürdürülen faaliyetler ve zorunlu arıtma işlemi bu enerjiyi hızla tüketiyor. Uykuda arıtma hızlandığından daha az enerji harcanıyor. Yeterli uyku alınmadığında bu denge doğal olarak altüst oluyor.
Beyinin normal işlevini yerine getirebilmesi için toksinlerden arınması gerekiyor. Beyin bilgileri algılayıp işleme koyarken oluşan toksinleri aynı anda temizlemeyi beceremiyor, bir seçim yapıp arıtma işini uykuya bırakmak zorunda kalıyor. Nedergaard’a göre, evde parti devam ederken temizlik yapılamaz, ikisinden birini seçmek zorundasınız. Beyinin işleyişi de biraz böyle, yoğun beyinsel faaliyet sürerken toksinlerle başetmek zor oluyor.
Uyku sayesinde tüm hücreler yenileniyor. Uykusuzluk ise bağışıklık sisteminin çökmesine, kalp rahatsızlıklarına, şeker hastalığına, obeziteye ve depresyona neden olurken zihinsel faaliyetleri de engelliyor. Hücreler yenilenmeyince, toksinler temizlenmeyince beden yalnızca fiziksel ve biyolojik olarak değil, kimyasal olarak da hasar görüyor. Genlerin yapısı değişiyor ve genetik yatkınlık olmadığı halde şeker ve yüksek tansiyon türünden rahatsızlıklar görülüyor.
Nedergaard insan beynini bulaşık makinesine benzetiyor. Beyin hücrelerinin en büyük düşmanı olan toksinlerin temizlenmesiyle insan sağlığına kavuşuyor. Uykusuzluğun hastalıklara yolaçması ve sürekli uykusuzluk halinin ölümle sonuçlanması bu yoğun zehirlenme ile açıklanıyor. Alzheimer’i önleyen alıştırmalara, diyetlere ve uzman önerilerine bir yenisi eklendi. Bol ve kaliteli uyku.