Kimi insan doğuştan ballı olur derler, ben buna çok inanırım. Kimi insan da doğuştan talihsizdir. Talih için, bir yerde alınyazısı da denebilir, kişinin daha doğuştan yaşamı boyunca geçireceği bütün safhaların düzenlendiği yaşam çizelgesi de. Kimi insanda bu süreç çok olumlu yaşanır, kimi insanda ise badirelerle doludur. Hatta böyle olumsuz evrelerle yaşayan insanlara "başları bitten kurtulmaz" da denir.
Talihle ilgili kimi güzel olaylar vardır, hayat kurtarmıştır. Ankara’da Ulus’taki halin karşısında tanıdığım talih dağıtan bir piyango bayi vardı. Sahibinin oğluyla okuldan arkadaştık. Yılbaşı piyango biletlerinin satılmayan kısmını yılbaşı günü Milli Piyango’ya geri iade etmeye götürür İhsan’ın babası. Çekmecede bir tane unutulur. O yılbaşı en büyük ikramiye o bilete çıkar. Bu başka bir talih diye düşünürüm.
Bizim oturduğumuz evin sahibinin bir damadı vardı, Orhan ağabey. Kendisi evlendikten sonra liseyi bitirmişti. Hatta eşini de evlenmek için kaçırdığı söylenirdi. Orhan ağabey liseyi dışardan bitirdikten sonra, Hukuk Fakültesine devam etmişti. Azimli bir insandı. Mahallede çocukları toplayıp bahçede bir otomobil şasesini tekrar düzenleyip bir JEEP inşa etmişlerdi. Hatta çalışabileceğini düşünmeden, bahçenin içinde yapmışlardı bu otomobili. Jeep çalışınca yola çıkarmak için bahçe duvarını yıkmışlardı. Orhan ağabey uzun seneler TRT kurumunun hukuk müşavirliğini, Mithat Paşa caddesindeki binasında yapmıştı. Aslında iş için gittiği bir seyahat sonrası gece geri dönerken, Sivrihisar dolaylarında araba yol kenarındaki gevşek çakıllardan kayarak tarlaya devrilir. Taklalar atarak durur. Kapılar açılır. Üst baş düzelttikten sonra birbirlerine geçmiş olsun dilerler . Kimsede bir şey yok, çok sevinirler. Birbirlerine sarılırlar sevinçten. Yola çıkıp yardım istemeye çalışırlar gecenin karanlığında. Yoldan geçen araçlara el sallarken bir araç gelir Orhan ağabeye arkadan çarpar ve ölümüne neden olur. Bu talihe ne denir bilmem amma Orhan ağabeyimiz, bu kötü talihle hayatını kaybetmişti.
Bazen olumsuz bir olayın neticesinde, olumlu gelişimler takip eder. Bazan bir bakarsınız bir adam çok kısa zamanda hanlar, hamamlar sahibi olur. Birisi arkasından itmiş gibi olur, beklemeden. Derler ki : Adamın başına talih kuşu konmuş ya da Tanrı birine yürü ya kulum demiş, sormayın gitsin. Bir de dilekler vardır. Örneğin; Tanrı talihini açık etsin , ayağına taş dokundurmasın. Bu iyilik seven bir insana söylenir. Bu sözler insanın ruhunu okşar.
Söylenen sözlerin de talihi varmış. Buna hiç inanmadığımı söyleyebilirim. Talihsiz denilen sözler, bence bilinçli ve bir maksada yönelik söylenir. Bir insanın ağzından istemiyerek çıkan hiç bir laf olmaz. Mutlaka bir maksada yönelik söylenir sözler. Bir de ortaya bir söz atılır, yarası olan gocunur denir. Fakat bu sözlerin amacı ve hedefi mutlaka bellidir.
Bir sene evvel Hacca giden bayan vekiller, o gidişlerinde arınamamışlar, bu sene tekrar gittikleri Hac ziyaretlerinde, ruhları pür nur içinde arınarak dönmüşler. Artık biz örtüneceğiz demişler. Bu şekilde Meclis’e girmek üzerine bir senaryo tertip edilir. Kim tarafından? Erkek vekiller tarafından. Böylece kendilerine verilen direktiflerle Meclis’e başlarında turbansı örtüler ile girdiklerinde bir tepki ile karşılaşacakları düşünülmüş. Bunun içinde mağduru oynamak konusunda hazırlık yapılmış. Fakat düşünülen olmamış. Başı türbanlı vekiller konusunun toplumu meşgul edeceği düşünülmüş. Basın teşkilatı bile bu konuda pek bilgili olmadığından SerVekil’e konu hakkında ne düşünürsünüz diye sorulan sorunun cevabına bakın;
‘’Müslüman kadınlar baş örtüsü takarlar ‘’
Bu cümleyi, basındaki dürüst mensuplar ‘’Talihsiz söylenen söz‘’ diye yorumladılar. Başörtüsü takmayan kadınlar konusunda bir açıklık yok ve bu söz ortada kalmakta. Yine kadınlar üzerinden politika yapan erkek vekiller ortada. Aslında sorulan soru mu talihsiz, yoksa tertip edilen olay mı talihsiz, veyahut bunlara verilen cevap mı talihsiz diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.