Bir çok insan gibi ben de 71 gün süren bir maceranın muhasebesine bakmadan sevindim. Hani iki önemli pilotumuzun kurtulması, her insan gibi benim için de önemli bir olaydı. Ben de çok seneler evvel Beyrut'ta hava alanında değişik bir olay yaşamıştım. Ankara'da bulunan Lübnan elçilik görevlilerinden pasaportuma vize almıştım. Sayın Leyla hanım iki günde vize temin etmişti.
Niyetim Beyrut’ta bir iş adamıyla buluşmaktı. Bir akşam yemeği yiyip, ertesi günü Kahire’ ye uçacaktım. O zamanlar kuyruğunda sedir ağacı amblemi bulunan Middle East Airlines uçağı ile Beyrut’a gidecektim.
Bu günlerde göklerde hiç görmediğimiz bir uçakla Ankara’dan Beyrut’a gitmeyi planladım. Uçak Caravelle tipi bir uçaktı. Kanımca o tarihte bu uçak, Air France tarafından çok kullanılmıştı. Hatta DC9 tip MacDonnals uçaklarına benzemekle birlikte kalkış ve duruş mesafeleri DC9’dan çok fazla idi. Genç kızlar saçlarını ortadan ikiye ayırıp iki yandan aşağıya düz tarar, omuzlarının üstlerinde yana ve yukarı kıvırırlardı. Bu saç şekline CARAVELLE tip saç modeli derlerdi. Film yıldızlarından tutun da mahalledeki bütün genç kızlar bu şekilde saç modeli tatbik ederdi . CARAVELLE.
Bu uçağa iki defa binmiştim. Her iki seferinde tanrıya yaklaştığımı hatırlarım. O tarihte Beyrut’ta bir iç hesaplaşma vardı. Silahlar susmuyordu, her gün şehirde suikastlar, patlamalar sürmekteydi. Ben ise bu hesaplaşmanın tam ortasına düşmeye gidiyordum. Buluşacağım adam bir hastahanenin başhekimi idi. Benden istekleri vardı. Mutlaka beklerim diye telefon etmişti. Konu insan sağlığı ise ben çok hassas olurum. Her şeyi göze alarak bu seyahate çıktım. Ankaradan kalkışta bir problem yoktu amma uçakta titreşim had safhada idi.
Adana üzerinden geçtiğimizi hatırlarım. Daha sonra iniş için alçalmaya başlamıştı uçak. İzmir’i andıran bir görüntü ile Beyrut hava alanına indik. Uçak duruncaya kadar çok heyecanlanmıştım. Havalanının pisti bitmeden durduğumuza sevinmiştim. Sanki ben kullanıyordum uçağı, ellerimle koltuk kenarlarına parmaklarımı kenetlemiş çekerken, koltuk kenarında bulunan kül tablaları elimin içinde yuvalarından sökülmüştü. En nihayet durduk.
Uçaktan indiğime şükretmiştim. Pasaport sırasına girdim. Sıram gelince bana kenarda beklememi söylediler. Ben de kenara çekilip bekledim. Bütün yolcular bitince, beni bir odaya götürdüler. Beyrut’a neden geldiğimi sordular. Birkaç saat sorgulandım. Ben de anlattım. Kalacağım oteli söyledim, kiminle buluşacağımı da anlattım. Elimdeki bileti göstererek, bir sonraki gün Mısır’a gideceğimi de anlattım. Pasaportumu aldılar, bir odaya götürdüler. Ben de büyük elçiliği aramak istediğimi söyledim. Arapca bir kaç cümle söyleyip odayı kapattılar.
- Burada oturup bekleyin.
-
Dışarda beni bekleyen olduğunu anlatmak istedim amma nafile bir odaya kapatılmıştım. Burada ne yapabilirdim? Akşam oldu bana iki sandviç getirdiler. Hak ve hürriyetten dört duvara konuşmaya başlamıştım. Kapı kilitliydi.
Gece yarısına doğru kapı bir daha açıldı. Bu sefer lisan bilen bir adam geldi. Beni şehire bırakmayacaklarını söylediler, fakat havalanında pencerelerden uzak durmak kaydıyla bekleme salonunda kanepelerde uyumama müsaade edebileceklerini söylediler. Ben de öyle yapmıştım. Ertesi günü ilk uçakla Kahire’ye uçarken, bu ülkeden kurtulduğuma çok sevinmiştim.
71 gün evvel pilotları kaçıranların kim olduğunu hiç düşündünüz mü? Lübnanlı bir örgüt. Hani bir kaç sene evvel İsrail Cumhurbaşkanına Davos’ta ‘’One Minute‘’ olarak hitabın sonrası ‘’ Siz adam öldürmeyi herkezden çok daha iyi bilirsiniz’’ diyerek ün kazanan SerVekil’ e , kurtarıcı gözüyle bakan Lübnan’lı örgütler.
Ne için kaçırmışlar bu pilotları diye düşündüm. Hani göklere çıkardıkları bizim Servekil’in kayırdığı bu adamlar neden yapmıştı bu işi?
Bakın Suriye’de bulunan ve SerVekil’in var gücüyle desteklediği Suriye’li muhalifler var ya, işte bu örgüt Lübnan’lı bir grup kişileri kaçırıp tutmuşlar. Bunların serbest kalması için Lübnan’lı örgütün bizim pilotları kaçırarak yaptıkları bir eylemmiş. Bir de yabancı ekranlardan dinlediğim, bu olayın içinde 150 milyon dolar fidye ödenmesi var. Biz birilerine bu parayı ödemişiz. Siz şöven duygularla iki pilotun kurtarılmasını türbinlere oynayıp, karşılamak için hava alanına gideceksiniz, biz de ‘ne güzel, kahramanlık destanı gibi‘ diyerek, kaybolmuş dış siyaset gücümüzün manevrası olarak algılıyacağız .
Halen bazı Türk vatandaşları çeşitli yerlerde kaçırılmış, kurtarılmayı beklemekte. Seneler önce ben de kaçırılmış olsaydım, kimin umrundaydı diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.