|
|
Dünya vatandaşı olmak, tıpkı Diyojen gibi...Kategori: Makale | 0 Yorum | Yazan: Aynur Çağlı | 06 Ekim 2013 10:29:13 Televizyonda savaş haberlerini ya da Afrika’daki aç çocukları izlerken üzülüyoruz ama kendi mahallemizde işlenen bir cinayet bizi çok daha derinden sarsıyor. Dünyadaki yoksulluk, açlık ve haksızlıklar karşısında yüreğimiz sızlasa da, mal varlığımızdan ve bugüne dek elde ettiğimiz tüm kazanımlardan vaz geçerek kendimizi inandığımız davaya adayacak denli verici olamıyoruz. Sinoplu Diyojen bunu başaran ilk dünya vatandaşı olarak tarihe geçti.
Aslına bakacak olursanız çoğumuzun dünyası ailemizden, yakınlarımızdan ve tanıdıklarımızdan oluşuyor. Anavatanımızda ya da yaşadığımız ülkede olup bitenler bizi yakından ilgilendiriyor ama başka ülkelerdeki gelişmeler karşısında aynı duyarlığı göstermiyor, aynı derecede etkilenmiyoruz. Tüm dünya nimetlerini rededen Sinoplu Dijoyen’in (Doğumu M.Ö. 412, Sinop, ölümü M.Ö. 323, Korint) mal varlığı üzerindeki çul parçasıyla, içinde yaşadığı fıçıdan ve bir fenerden ibaretti. Para ve mal sahibi olmaya ilke olarak karşıydı. Bildiğimiz filozoflardan oldukça farklı, tuhaf bir adamdı. Her sözüyle iğneliyor, her davranışıyla ürkütüyordu. Yemeğini dileniyor, gelene geçene sürekli laf atıyordu. Sözlerinden daha çok seçtiği yaşam tarzıydı insanları rahatsız eden. Pislik içinde, dilenerek yaşaması ve her konudaki aykırılığı nedeniyle Diyojen’e, Yunanca’da köpek anlamına gelen “cynic” adını taktılar. İngilizce’de alaycı anlamına gelen bu sözcük ilk kez onun için kullanıldı. Dijoyen, insanların yanlışlarını, yanılgılarını, çelişkilerini ve yalanlarını yüzlerine vurmaktan çekinmedi. Bu nedenle dostu yoktu, mahallenin delisi olarak görüldü, çocukların maskarasıydı. Yetişkinler onun garip davranışlarını anlamakta zorlandılar. Sözlerindeki ince alayın ve eleştirinin yanlızca Eflatun gibi filozoflar ayırımına vardı. Eflatun, Diyojen’e, “Deli Sokrates” adını verdi. Dijoyen, düşüncelerini ve inançlarını, davranışları ve sözleriyle ifade etmeyi seçti. Her zaman savunduğu gibi yaşadı. Teorisiyle pratiği asla çelişmedi. Genç yaşta zorunlu olarak Sinop’tan ayrılarak Atina’ya gitti. Genç filozof güneşli bir günde fenerini yakarak pazardaki kalabalığa karıştı ve ‘Adam, adam” diye bağırmaya başladı. “Ne yapıyorsun?” diye soranlara “Adam arıyorum” dedi. Etrafına toplanan erkekleri tek tek inceleyen Diyojen sonunda, “ Ben adam aramıştım.” diyerek çekip gitti. Diyojen nereli olduğunu soranlara, “Dünya vatandaşıyım.” diyordu. Yunanca “Kozmopolites” olarak ifade edilen bu sözcük sayesinde dünya yeni bir kavramla ve insan tipiyle tanıştı. Dünya vatandaşlığı günümüzde bilinen bir kavram olmasına karşın, insanların öncelikle yaşadıkları ülkeyle ve ait olduğu toplulukla tanımlandığı eski Yunan uygarlığına yabancı bir kavramdı. Deli muamelesi görse de saygın biriydi Dijoyen. Ünü Atina sınırlarını aşmış, bilge sözleri dilden dile dolaşarak adını dahi bilmediği diyarlara ulaşmıştı. Atina’da iken onunla tanışmak isteyen Yunan İmparatoru Büyük İskender, filozofun yanına gitti. Kendisini tanıttıktan sonra Diyojen’e bir isteği olup olmadığını sordu. Önüne dikilmiş olan İskender’in güneşi engellediğini gören Diyojen usulca başını kaldırıp, “Gölge etme, başka ihsan istemem.” demekle yetindi. İskender, bu kıvrak zekalı filozofa duyduğu hayranlığı, “Eğer İskender olmasaydım Diyojen olmak isterdim.” sözleriyle ifade etti. Niçin dilendiğini soranları, “İnsanlara cömertliği öğretmek için.” diye yanıtlardı. Birileri onu övdüğünde hemen kendisini tokatlayıp, “Yazıklar olsun! Çok kötü birşey yapmış olmalısın.” derdi. Diyojen’in özelliği, devlete, düzene, yasalara, kurallara ve evlilik başta olmak tüm kurumlara karşı olmasıydı. Kimileri Diyojen’i gerçek bir dünya vatandaşı olarak tanımlarken, bazıları onun alaycı yanını öne çıkarıyor. Buradaki alaycılık ile karşıdakini incitmek ve yaralamak kastedilmiyor. Tam aksine iyilik diye sunulan iki yüzlülüğe, çıkarcılığa, kötülüğe ve sömürüye dikkat çekiliyor. 2300 yıl önce yaşayan Diyojen’in bugün hala saygıyla anılmasının nedeni, insanüstü bir özveride bulunarak herkese dürüstlük dersi vermesiydi. Bugün Diyojen gibi davranmak gerekmiyor ama dünya vatandaşı olmak hiç de sanıldığı kadar kolay değil. Günümüzde iyi bir dünya vatandaşı olmanın koşullarını kısaca özetleyecek olursak: 1. Dünya sizin yaşadığınız köyden, kasabadan, kentten ve ülkeden ibaret değildir. Küresel ısınma ve savaşlar gibi sizden çok uzakta gerçekleşen gelişmelerin dahi sizi doğrudan etkileyeceğini akıldan çıkarmayın. 2. Başka ülkeler ve kültürler hakkındaki bilginizi geliştirin. Dünya haberlerini yakından izleyin. Dünyanın neresinde olursa olsun insanların özgürlük, bağımsızlık ve insan hakları için yürüttüğü mücadelelere destek verin. 3. Dil öğrenmeye çalışın. 4. Diğer kültürlere saygı gösterin. 5. Hangi gerekçeyle olursa olsun yabancı düşmanlığına ve hoşgörüsüzlüğe şiddetle karşı çıkın ve müdahele edin. 6. Irkçılığa, bölgeciliğe, kabileciliğe, din ve mezhep ayrımcılığına, yabancılaştırmaya ve ötekileştirmeye asla izin vermeyin. 7. Her insanın yaşam hakkına en az kendinizinki kadar değer verin. 8. Hangi ülkeye giderseniz gidin oraya aitmişsiniz gibi davranın, öyle hissetmeye çalışın. 9. Farklı uluslar ve etnik toplumlar hakkındaki önyargılardan (Araba güvenilmez, Yahudiler cimridir, Fransızlar ukaladır gibi) kurtulun. 10. Birisi cahilce bir laf ettiğinde küçümsemeden ve yargılamadan doğrusunu anlatmaya çalışın. 11. İnsanlarla iletişimde ait olduğunuz politik görüşü, grubu, ulusu ve ülkeyi öne çıkarmayın. Hayat görüşünüzü başkalarına dayatmayın. 12. Haksızlık, zorbalık ve zülum karşısında duyarlı olun ve karşı koymak için elinizden gelen çabayı gösterin. 13. Her zaman aktif olun, çalışın ve hem insanlığa hem de yaşama katkıda bulunun. 14. Bilgili ve bilge insanlardan öğrenin ve öğrendiklerinizi çevrenizdekilerle paylaşın. 15. Tarihi ve geçmişte yaşananları bilmeden geleceği kurtaramazsınız. Resmi tarihleri sorgulayın, karşı tezleri ciddiye alın, her zaman azınlıkların sesine kulak verin.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış
|
| Tüm Yazarlar |
|