A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

DİL VE DÜŞÜNCE - II

Kategori Kategori: Makale | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 20 Eylül 2013 16:05:08

George Orwell en çok 1945'te yazdığı "Hayvan Çiftliği" ve 1949'da yazdığı "1984" adlı romanlarıyla tanınan ve 1950 yılında 47 yaşında ölen bir İngiliz yazarı. 1945, Sovyetlerin ABD, İngiltere ve Fransa ile birlikte Hitler faşimini alt ettiği yıl. Amerika'da Stalin "Joe Amca" olarak sempati topluyor. Ama bir sosyalist olan Orwell Sovyetlerdeki sistemin aslında ne menem birşey olduğunu alegorik biçimde Hayvan Çiftliği adlı eserinde anlatıyor.

Domuzların yaptığı devrim sonrası dayatılan “Bütün hayvanlar eşittir ama domuzlar daha eşittir” sloganı sitemi çok net biçimde özetliyor. 1984’te ise “Big Brother”ın (Ağabey) herşeyi yönettiği ve sürekli savaş halinde olan bir dünya anlatılıyor. Orwell’in bu romandaki en önemli öngörülerinden birisi “Ağabey”in dili ne kadar önemsediği ve dili kullanarak halkı, halkın düşünce ve davranışlarını nasıl kontrol ettiği. “Hakikat Bakanlığı” propaganda ve tarihin yeniden yazılmasından sorumlu en önemli bakanlık. Bunun yanısıra savaştan sorumlu olan “Barış Bakanlığı”, vesikayla halka ölmeyecek kadar yiyecek dağıtan “Bolluk Bakanlığı” ve işkence ve beyin yıkamadan sorumlu “Sevgi Bakanlığı” var. “Ağabey”in dayattığı kavramlar arasında “doublethink” (ikili düşünme), thoughtcrime (fikir suçu), Newspeak (yeni konuşma) , “Room 101” (101 numaralı oda), “bellyfeel” (karnında hissetme) ve “memory hole” (bellek deliği) var. Rejimin resmî dili olan “yeni konuşma” dildeki sözcük sayısını sistematik olarak azaltarak insanların düşünme kapasitesini asgariye indirme amacı taşıyor. Sistemin aykırı gördüğü kavramları ifade eden sözcükler yasaklanıyor. Amaç dili hiçbir düşünce gerektirmeden kullanılabilecek ölçüde basiteştirmek ve yoksullaştırmak. Halka “ikili düşünme” öğretiliyor. Bunun en iyi örnekleri “Savaş Barıştır”, “Kölelik Özgürlüktür” sloganları. Bazı sözcükler bunu ifade için icat ediliyor. “Blackwhite” (Kara Ak) birşeyin hem ak hem kara olabildiğini, “sexcrime” (seks suçu) çocuk yapmaktan başka bir amaç taşıyan seksi, “thoughtcrime” (düşünce suçu) aklından rejime aykırı fikirler geçirme suçu, “Thinkpol” (düşünce polisi) düşünce suçunu ortaya çıkarmakla görevli polisi, “unperson” geçmişte veya bugün sisteme aykırı düşünceleri olan bir kişinin tarihten, bütün kayıtlardan ve belleklerden silinerek yok sayılmasını içeriyor. 101 numaralı oda sistemin dayattığı biçimde davranmayı veya düşünmeyi öğrenmeyen veya kabul etmeyenlerin akla hayale gelmez işkencelere maruz tutulduğu oda. “Karnında hissetme” hiçbirşey anlamadan sadece “Ağabey” söylediği için karnında onun doğru olduğunu hissetmek. “Bellek deliği” ise rejim için tehlike oluşturabilecek belgelerin yakılmak üzere atıldığı delik. Toplum 3 sınıftan oluşuyor; yüzde 2’lik bir yönetici üst sınıf, üst sınıfın kullandığı yüzde 13’lük bir orta sınıf ve yüzde 85’lik “prole”lar (proleter –alt sınıf). Alt sınıf “yeni konuşma” dışında birşey öğrenemeyeck kadar cahil bırakılıyor ve kendilerine eğlence olarak pornografik yayınlar sunuluyor.

Bütün bunlar Orwell’in ta 1949’da öngördüğü ve 1984’te gerçekleşeceğini tahmin ettiği şeyler. “Kara-Ak” zaten dinlerin oldum olası kullandıkları bir yöntem. Hıristiyanlığın İsa’nın hem insan, hem tanrı olduğunu, İslam’ın kadını köleleştirerek özgürleştirdiğini savunması gibi. Orwell’in öteki dedikleri, yıl konusunda yanılmış ta olsa, bugün dünya üzerinde çok yerde uygulanıyor. ABD’nin 1.5 milyon Iraklıyı öldürerek ülkeye “özgürlük götürmesi” gibi. 21. Yüzyıl yönetimleri bunları daha da zenginleştirmiş; “euphemism” (örtmece) bugün çoğu politikacının kullandığı bir yöntem olmuştur. Örneğin, masum sivil halkın öldürülmesi “collateral damage” (yan hasar) oluyor.

Tarih boyunca dilin önemini kavrayan tiranlar dili kendi çıkarlarına gore hep manipüle edegelmişlerdir zaten. Birşeyi adının değiştirilmesinin algılayanda değişik çağrışımlar yaptığının bilinciyle hareket etmişlerdir. Bugün hiçbir ülkede “Savaş Bakanlığı” yoktur, hepsinin adı “Savunma Bakanlığı”dır. Silâhlı bir gruba “terrörist” dendiğinde başka, “gerilla” dendiğinde başka, “özgürlük savaşçısı” dendiğinde başka çağrışımlar oluşur. “Terörist başıyla görüşen şerefsizdir” dedikten sonra Abdullah Öcalan’la değil de “İmralı’yla görüştük” denebiliyor. Beşar Esad dostken başkalarının direktifiyle düşman ilan edildikten sonra “Esed” oluyor ve sanki başka bir kişiymiş izlenimi yaratılıyor. “Türbanlı” veya “kara çarşaflı” yerine “başörtülü bacılar” dendiğinde halkın buna daha sıcak bakacağı hesaplanıyor. Teslimiyete “barış süreci” adı verilince bunu eleştiren herkes barış karşıtı olarak sunulabiliyor. Ticani, mürteci, irtica, yobaz sözcükleri tedavülden kaldırılıyor, çok daha sevimli “dindar kardeşler”, “Müslüman Biraderler” terimleri kullanılıyor. Yahudi düşmanlığı ırkçılık olarak görüleceğinden bu, Siyonizme karşı olmak diye sunuluyor. Mustafa Kemal “unperson” yapılmaya çalışılıyor. Devletin sağladığı bir hizmetten yararlanan kişi artık yurttaş değil, “tüketici” veya “müşteri” oluyor ki kendisinden ücret alınabilsin.

Bir lider hem “Kara-Ak” şeklinde konuşuyorsa, hem de kafası 500-1000 sözcükle sınırlı ve kafasında ve dilinde hiçbir nüansa yer olmayan “prole” kitlelere “AK”la kara şeklinde hitap ediyorsa önümüzde iki seçenek var. Ya aynı sınırlar, kalıplar içinde konuşacak, alternatifleri o sınırlı kafalara anlatmaya çalışacaksınız, ya da o sınırların genişletilmesine çalışacaksınız. Peki, eğitim sistemi değiştirilerek sınırların genişletilmesi, bağımsız ve nüanslı düşünme yetisinin geliştirilmesi yerine dar kalıplar beş buçuk yaşından başlayarak kafalara yerleştirmeye çalışılıyorsa? 4+4+4’ün şifresi burada değil mi? Başbakanın neden Gezi hareketi gibi eylemlere, ODTÜ gibi kurumlara tahammülü olmadığı ortaya çıkmıyor mu?

ABD’de 1950’lerde zencilerin eşitliği için başlayan özgürlük hareketi dilin bu istismarını bir ölçüde tersine çevirmeyi başardı. Aşağılayıcı “nigger” sözcüğünü kendi aralarında övgü için kullanmaya başladı, kara derili olmanın çirkin birşey olduğu saplantısına karşı “black is beautiful” (kara güzeldir) sloganını yerleştirdi. Gezi eylemi bunu daha da geliştirdi. Başbakanın “çapulcu” aşağılamasını övünülesi bir rütbe olarak taşıyarak oyunu bozdu. “Evet bozguncuyuz, sizin çirkin oyunlarınızı bozacağız” ile “bozguncu” sözcüğüne sahip çıktı. “Marjinal” sözcüğü, “aşırı” sözcüğü Başbakanın aşağılayıcı, dışlayıcı içeriklerini sildi süpürdü. Bence Gezi eylemlerinin en önemli yanlarından birisi rejimin dil silâhını kendisine geri çevirmiş olması ise diğer yanı da yine dili kullanarak olağanüstü bir mizah geliştirmesidir. Herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki diktatörler birçok şeyle mücadele edebilir, bastırabilirler ama mizaha, alay konusu olmaya tahammül edemezler. Charlie Chaplin’in 1940 tarihli “Büyük Diktatör filmi, Brecht’in 1941 tarihli “Arturo Ui” oyunu Hitler’le acımasızca gırgır geçerek bunu başarmışlardır. Sam Peckinpah bir filminde Hitler’e atıfla şöyle bir uyarı yapıyor: “Yenildi diye bayram etmeyin. Dünya ayağa kalkıp o orospu çocuğunu durdurdu ama onu doğuran it yine kaşınıyor”.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

erdogan dalbudak { 29 Eylül 2013 20:02:30 }
Gundogdu; fikirlerine,insan sicagi kisiligine, ve dostluguna laf soylettirmiycemi, kendisine nacizane saygimi bilir. Asagida yazdiklarim tartisma maksatlidir, "ne sacmalamis gene" diycektir.

Uc sefer istisnasiz devrimden donen bir ulkede, solculuk futbol taraftarina kaldiysa, Tayyip Erdogan hareketi karsi devrimci basarisini haketmistir -soz konusu Ataturk devrimciligi ise-. Ders cikarmaktan gayri yapacak birsek yoktur, saldirmak nafile, hele Sydney'den.

Yasanilmayan, dolayisi ile hakim olunamayacak bi konuda ancak yorum yapilir. Internet bizi ne kadar yakinlastirir ki Turkiye'ye ?

Ku-klux-klan Sutherland'de dernek kurmus.., senato'da Peter adinda bi fasist Pinochet'i kahraman ilan etmis..parlamentoda 1 tane green var.. hukumetin cevreci politikasi yok vs.., ve biz israrla iklimini dahi unuttugumuz Turkiye'de dictator ariyosak, domuz ciftligi agasi bizi 101 no'lu odanin samanligina kilitlemis olmuyomu ?

Australia'da yasayip Turkiye uzerine politika yapmak nerde baslamali nerde bitmelidir ?

Insanlik tarihinde ilk dusunen adam ilk konusan adammis, konusma edinimi dusunmeyi tetiklemis,Ilk aleti, tekerlegi tesadufen bulan atam, elinin kullanilabilir oldugunu ve ise yararliligini algiladiktan sonar baska aletler yapmaya yeltenmis; ilk zamanlarda yaptigi aletleri birincil olarak ihtiyactan oturu yapmamis; alet bilincsiz calisma urunu olmus, - sanat sanat icin olmus-

Yani, el yordami ile yapmis aleti. eylemde bi mantik, diger bi deyisle sebep var. Sonuc; ucube bi alet . Daha sonradan ogrenme surecine girmis tabii ki...big brother'in musade ettigi zaman araliklarinda...
Diğer Sayfalar: 1.

 




'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git