Çocukluğumdan beri hamamlara bir ilgim vardır. Okula başlamadan önce babam götürürdü hamamlara. Denizli nüfusuna kayıtlıyım. Denizli’de deniz olmasa da adı böyle. Hierapolis, aslında Su Şehri demek, fakat neden Denizli denilmiş bu şehre, kesin belge bulunmamakta. Pamukkale'de bulunan sıcak su ve banyolarda çocukken yıkandığım çok olmuştu.
Ankara’da ilkokul çağlarımda evdeki banyoda yıkanmak, işkenceden biraz daha iyi idi. Banyoda bulunan termesifon adlı bir bakır kazanın içinde odun yanar , kazan hem banyoyu, hem de suyu ısıtırdı. Elde edilen sıcak su ile banyo yapılırdı. Ankara’nın nın önemli bazı hamamları vardı, her ay bir defa oraya giderdik.
Hamamlarda çalışan, çoğunluğu Tokatlı olan tellaklar hem kese yapar, hem de yıkarlardı. Kayseri’de okuduğumuz yatılı okulda ise, haftada bir gün okulun hamamında yıkanırdık amma bu hamamı unutmam mümkün değildir. Bir kurna sıcak suyu iki çocuk ortaklaşa kullanır, sıcak suya soğuk katarak yıkanırdık. O da başka bir başka işkence idi. Hamam sonunda soğuk su savaşı yapardık.
Ankara’da en çok gittiğim Hamamönü’ndeki Karacabey Hamamı idi. Dün de bu hamama bir nostalji yaşamak için gittim. Aslında burası sadece bir hamam değildi, bir külliye olarak yapılmış bulunan bu tesis 1420 senelerinde 2. Murat’ın Kazaskeri Celalettin Karacabey tarafından imaret olarak yapılmıştır. Külliye 2 bin metrekare arazi üzerine kurulmuş, hamam duvarları içinde hava dolaşımı ile rutubeti normal seviyeye indirecek duvar içi kanalları bulunmaktadır. Külliye 13 senede bitirilmiş, Selçuklu mimari tarzına sahiptir.
Isı kaybı, bu kanallardan dolayı en aza indirilmiş bu yapı benzerlerini, Kars ilinde de Rus yapımı binalarda görmek mümkündür. Kubbesinde bulunan camla kaplı nişler, bir başka deyişle kubbe pencereleri, hamamın içine ışığın yoğun girmesini sağlar. Hamamın soğukluk bölümünden iç bölüme geçiş, bir kısa tünelden yapılır. Eskiden ağır bir tahta kapının arkasında iple asılı bir ağırlık düzeneği, kapının tekrar geri kapanmasını temin ederdi. Kapı çok kalın bir tahta idi ve ağır açılıp kapanması sırasında içeriye taze hava girişini sağlardı.
Hamamın duvar içinde bulunan onlarca tünelde hava dolaşımı, hamamın göbek taşı bölümündeki ısının sabit tutulmasına yardımcı olmaktadır. Bu hamamın iki ayrı bölümünde hem erkeklere, hem de kadınlara hizmet verilmektedir. Hamamın soğukluk bölümünde, iki katlı localar halinde soyunma yerleri bulunmaktaydı. Hem soğukluk kubbesi hem de onun çevresinde bulunan tahta oymalar, bugün aslına uygun bir şekilde restore edilmiştir. Hamamda kese ve yıkama işlemini yapacak tellakları siz seçersiniz.
Göbek taşına serilen bir şiltede terleme sürecine başlanır. Bir süre sonra zaten vücudun teri ile birlikte kirin kabardığını anlarsınız. Tellak gelir, elinde siyah bir kese derinize sürmeye başlar. Kirlerin ve kavlanmış derinin rulo olup yere dökülmeye başlaması sürecinde, bir rehavet çöker insana.
Daha sonra sabunlu bir bez marifeti ile vücudunuz köpükle kaplanır, ve tellak bu arada el, kol ve ayaklarınıza masaj yapar. Biraz masajın dozunu kaçırırsa canınız yanar. Elbette bu masajı yaparken tellakın insan anatomisini bildiğini düşünmemekteyim. İyice yıkanan insan, bir kaç hamam tası suyu da kendisi döker. Tahta ağır kapıyı açıp yan bölüme geçtiğinizde, dışarda bir havlucu bekler . Üstünüzü ve başınızı kurular, sizi soyunma odanıza gönderirir.
Soyunma odanızda bulunan yatağın üstüne bir havlu serilir ve sizi oraya yatırırlar. Bir de soğuk limonlu soda söylerseniz keyfinize diyecek kalmaz. Ne büyük rahatlamadır hamam ve yıkanıp temizlenmek. Bu Karacabey Hamamına her gidişte her ay tekrar gelmeyi düşler, bir müddet sonra unuturum. Hamam rehavet verir insana , ve ben bunu çok sıklıkla yaparım.
Derler ki, kimi insan o kadar kirlidir ki yıkanmasında çıkan kirlerden sonra adamdan bir şey kalmaz diye, hatta hamama giren terler diye bir başka deyim de vardır. Önemli bir sözdür. Şimdi bakıyorum ülkemde bir çok konu maksadını aşmakta, ve bilhassa kişi hak ve hürriyetlerin kısıtlandığı Polis Devleti ile yönetilen bir ülkede yaşamaya zorlanmaktayız. Bu nedenle hamamda hep düşündüm, Servekili Hamam’a soksak ne kadar kir çıkar bilinmez amma girmeden de açılım konusunda çok terlediği muhakkak diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.