A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Mecbur.

Kategori Kategori: Nalına Mıhına | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Metin Atamer | 05 Temmuz 2013 02:10:52

Bir ülke düşünün, kültür ve sanata değer vermesin, teşkilatın başına bir din görevlisi atasın. Avrupa Birliğine girmesinin pek de mümkün olmadığını düşünmekteyim. Geçtiğimiz son 60 sene içinde her dönemde yetişen sanatçı dostların ilgi alanlarından siyasilerin portrelerinin eksilmemiş olduğunu görmekteyiz. Tek partili 1950’li senelere kadar, tiyatro sahnelerinde hangi sanatçıların, hangi içerikle hangi siyasetçileri ele aldığını bilmemekle birlikte, 1950’den sonra, hem yazılı basında, hem de sahnelerde bir çok eserler oynanmış, haftalarca, aylarca seyircinin ilgisini çekmiştir.

Saygı ile andığım Muammer Karaca ve Muzaffer Hepgüler’in yarattığı karakterlerde, sanatın ince çizgisi ile siyasetin eleştirildiğini izlediğimiz hafızamızdan çıkmaz. Hatta ‘’ETNAN BEY DUYMASIN‘’ adlı tiyatro eserini, rahmetli Adnan Menderes’in de  tebessüm ederek izlemiş olduğunu gazetelerden okuduğumu bile hatırlarım. ‘’Cibali Karakolu‘’ ise hem siyaset hem de adalet üzerine kurulmuş, eleştiri dolu bu eseri sahnede seyrederken, büyük bir beğeni ile hayran kalmıştım.

1960’lı senelerden sonra Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın sahneye koydukları eserlerde, Bir Bilen’in ve Erbakan’ın ele alındığı karakterlerde, bir salonun, tabiri caizse gülmekten kırıldığına şahit olmuştum. Bir Bilen de gelip en ön sıradan izlemiş, sergilenen eserde kendi tiplemesine kendisi de çok gülmüştür. Salondan çıkarken gazetecilerin sorularına cevap verişinde çok teknik bir sözle hem sanatı övmüş hem de eleştirinin biraz ağır olduğundan bahsetmişti.

1980’li senelerden askerler için fazla esnek olmayan bir tiyatro eseri hatırımda kalmamış, bununla beraber rahmetli Turgut Özal ve icraatlarını konu alan ve tȗluat içeren bir  tiyatro eseri de hafızamda iz bırakmadı. Televizyonun evlerimizde  kalıcı olarak misafir odalarımıza yerleşmesinden sonra bir dönem tiyatro ve sinema güncelliğini yitirmişti. Toplum, siyah beyaz televizyondan renkli ekranlara geçişin sonrasında da bir müddet daha ekrana bağlı yaşıyarak, tiyatrodan kısa da olsa uzaklaşmıştı.

Bunu fark edince televizyon kurumu tiyatroyu ekrana getirmeye başladı. Gerçek sahnede yapılan ve siyasilere yönelik eleştiri içeren eserlerin ekrana yansıması sırasında canlı yayın olmadığı için,  bolca kesintiye uğradığını bilmekteyiz. Bu dönemden sonra 1990 ile 2000’li yıllarda bazı tiyatro eserlerinde siyasi eleştirilerin ekrandan kısıtlı da olsa topluma yansıtıldığını gördük. Bu dönemlerde özel televizyonlar vardı artık ve bu ekranlarda proğram  patronlarının sözlerinden dışarı çıkmazlardı.

Yazılı basında bir kaç çizgi ustası vardı ki ben hayrandım onlara. Biri Bedri Koraman, diğeri ise Abdülcanbaz’ın yaratıcısı Turhan Selçuk. Toplum meselelerini kompoze edip  siyasilerin önüne ustalıkla çizip koyarlardı.

Yaşadığımız bu topraklarda asırlar önce Roma’lılar yaşamıştı. Roma’lılar bir şehir kurarken ilk önce bir anfi tiyatro dediğimiz yeri yaparlardı ve şehir bunun eftrafında gelişirdi. Şehir kütüphanesi, şehir için su yolları ve şehirde yaşayan insanlar için yönetimin eleştirildiği eserlerin sahnelendiği tiyatro sahnesi, bir şehrin olmazsa olmazları içinde bulunurdu.

2001 senesi itibari ile yazılı basının neredeyse tekelleştiğini izlemekteyiz. Yazılı basının iktidar partisinin bir organı olarak çalışmasını üzülerek gözlemlemekteyiz. Sanatla hiç barışık olmayan bir idarenin, giderek yozlaşmasına toplumun karşı çıkmasını bile sindirememesi, tenkide kapalı rejim yerleştirmesine karşı çıkan genç kuşağı polis devleti ile susturmak istemesine, yurdum insanı isyan etmektedir. ‘’Hata yaptığını kabul etmek bir yönetim için zayıflıktır‘’ düşüncesine sımsıkı sarılan SerVekil’in düşmüş olduğu durum pek iç açıcı olmamaktadır.

Gezi Parkı olayının sadece ülke içinde değil, bütün ülkelerde kınanmasına  ‘’Yurt dışından komplo düzenleniyor ‘’ diyerek suçu başkasına atmak pek doğru olmasa gerek. Hata yapıldığını kabul etmek bir erdemdir. Bunu gözardı ederseniz, bunun faturasının ağır olacağı tarihe bakmakla anlaşılır düşüncesindeyim.

Güruhları idare etmek için fazlaca bir eğitime ihtiyacınız yoktur, çünkü güruhun itaati sorgusuzdur, körü körüne kabullenir. Kültürlü bir toplumu idare etmek için en azından onlar kadar eğitim görmüş olmak gerekir, bilinçli insanlar ‘neden ve niçin’ i sorarlar. Buna basit cevapla çözüm önerilmez. Bu yurdum insanları sorunlar için çözüm üreten insanlardır, basit cümlelerle tatmin olmazlar. Eğer sen bu eğitimi görmemişsen yapacak başka bir şey yoktur.

Ortaya atılan ‘’çözüm süreci’’ ne çıkılırken, hiç bir planın çantada olmadığına adım gibi inanmaktayım. ÂKİL insanlar diye ürettiği vatandaşların topladığı bilgileri de bir kenara koyacakları, daha konu başlamadan evvel bilinmekte idi. Birbirimizi kandırmaya gerek yok. Bu ülkenin bir tek meselesi için toplumu odaklayıp, başka konuları köprülerin altından geçirmek, dürüst bir karakter olmasa gerek.  

Toplumun hassas dengelerine kulak vermek en doğrusu. Bu dengelerin en güzel irdelendiği mekanlar tiyatro sahneleridir. Bu sahneleri susturursanız, televizyon ekranlarından devletin hazırladığı haberleri yayınlarsanız, yazılı basının üzerinde hakimiyet kurarsanız, toplum sosyal paylaşım kanallarını kullanır ki, orada inanılmaz kabiliyetler ortaya çıkar. İşte  bunu engelleyemezsiniz.  

Bir anda binlerce insan bir yerde toplanabilir. Bunun için bir lidere de ihtiyaç duyulmamaktadır. Bu paylaşım sitelerinde öyle tiplemeler üretilmekte ki benim diyen sanatçılara taş çıkartabilecek nitelikte olmakta. Şimdi bunu da satın alın da görelim.

Tenkit edilmeye sabır gösterip izlemek gerekir. Bardağın hep dolu tarafından bakarsanız olaylara bir yere varamazsınız. Gazete okumayan, radyo dinlemeyen, televizyon ekranından hür düşünceye kulak vermeyen bir Kasımpaşalı’ya biz de kulak vermeyiz. Bu da senin cezan, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.  

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış




Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?
Ayakkabılar yapılmaz, yetiştirilir
Yazarlarımızdan Prof. Dr. Şehmus Güzel yaşamını yitirdi.

Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

AVM’ler, Kapitalizm ve Emekçinin Kuşatılması Tüketim Toplumunun Görünmez Hapishanesi
Coğrafya Değil, Kapitalist Sömürü Kaderi Belirler
Tekno-Kapitalizmin Çöküş Aynası Tesla Neden “En Sonda”
Hanuka, Devrim ve Makabiler
Roş Aşanada Şofarın Çığlığı ve Hakikatın Sentezinde Marx ve Hegel

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git