|
|
İstanbul’da vahşet gecesi.Kategori: Makale | 0 Yorum | 17 Haziran 2013 07:18:42 Cumartesi gecesinden beri gördüğüm, duyduğum şiddet ve hukuksuzluğun boyutları, tek kelimeyle dehşet verici... Bu insanlık dışı muameleyi kimse hak etmedi. Açıkca söylenmese de “sıkıyönetim”den hiçbir farkı yok bu yöntemlerin.
Gezi Parkı’na müdahale anı. Polis, yer yer kask numarasını kapatıp insanların arasına, mekanların içine daldı. Kapalı ortamlara gaz atıldı, hedef alınarak sivillerin üzerine su ve gaz sıkıldı. TOMA sularına, Vali’nin tabiriyle “ilaç” katıldı- kast ettiği, böcek ilacı mıydı? İnsanlar acıdan cayır cayır yandı. Köprü yolları, jandarma kuvvetleri desteğiyle kapatılmaya çalışıldı. Gözaltına alındığı söylenen kişilerin nereye götürüldüğü, şu ana kadar belli değil. Gaz fişeğinden yaralananlar, Vali’ye göre 4, TTB’ye göre 788 kişi. Ölü sayısı bilinmiyor. Dün sabah, yaralılara yardım eden tıp öğrencileri elleri arkadan kelepçelenerek götürüldü. Oteller, alışveriş merkezleri basıldı. Savaşta bile yapılmayacak korkunçluklara şahit olduk: Revirlere, hastanelere bile gaz atıldı. Basın mensupları tartaklandı, görüntü almaları engellendi. Sivillerin kendini koruması için tek şansı olan “solüsyon”lara ve baretlere bile el kondu. Çarşı grubu üyeleri “suç örgütü” kurmakla suçlanıyor. Polis kurşunuyla ölen Ethem Sarısülük’ün cenazesi bile engellenmeye çalışıldı! İstanbul yangın yeriyken ana haber kanalları yine dört maymunu oynadı. Park boşalmadan saldırdılar Gezi Parkı’na, müdahaleden bir saat önce gittim. Park, kadın, çoluk çocuk doluydu. Çoğu yüzde 100 korunmasızdı. Sabah, Taksim Dayanışması’nın kararıyla “flamaların, siyasi örgütlerin bayrakları”nın indirilmesi kararı alınmıştı. Nöbetleşerek parkta devam kararı konuşuluyordu. “Direniş”in zayıfladığı, bundan sonra dağılacağını söyleyenler de vardı. İnsanlar, üniversite sınavı nedeniyle müdahalenin Pazartesi sabahı yapılacağını düşünüyordu. Ancak Tayyip Erdoğan’ın İstanbul mitingi öncesinde “Gezi Parkı boşaltılacak. Gitmezlerse güvenlik güçleri boşaltmasını bilir” emrinden sonra herkes “acaba yarın sabah mı” demeye başladı. Akşam sekiz buçukta bir hareketlenme oldu, gençler gözlükleri çıkardı. Taksim tarafından anons yapıldığını söylüyorlardı. Vatandaş oluk oluk Gezi Parkı çıkışına yönlenmeye başladı. Fakat öyle kalabalıktı ki, polis parkın diğer ucuna ulaştığında hala boşalmamıştı. Ne taş atan vardı, ne direnen. Bütün gece izlediğim olaylarda tek bir molotof kokteyli atıldığını da görmedim. Çevik kuvvet, anonstan 20-25 dakika sonra parkın öbür ucunda, burnumuzun dibindeydi. Görüntü almaya çalıştık. Öyle çok gaz sıkılıyordu ki filtreli maskeme rağmen yanmaya başladım. Biz de Elmadağ’a doğru kaçan kalabalığa katıldık. Cafe’lerin içine gaz sıkıldı Polis, sadece Gezi Parkını boşaltmakla kalmadı. Sokaklara sürdü insanları. Panik çıktı. Ezilmemek için hızlı adımlar atmaya çalıştık. Arkama baktığımda Divan otelinin girişi havai fişek gibi patlayan gaz bombalarıyla aydınlanıyordu. 30-40 metre ilerisi sakindi. Önü açık olan bir cafeye girdik. Çoğunlukla kadınlar hiçbir şey olmamış gibi oturuyor, kahve içiyorlardı. Telefonumu şarja koyup kaskı, maskeyi çıkarıp tuvalete indim. Kuyrukta beklerken yukarıdan patlama sesleri geldi. Yukarıya fırladım, ortalık gazla kaplıydı. Arkadaşımın yanındaki masada oturan bir kadına gaz kapsülü isabet etmişti. Sokağa çıkamadık. Mekanın sahipleri sağolsun, bizi bodrum katına yönlendirdi. Aşağıda, yan mekanın işlettiği gece kulübünde turistler, kapalı kapıların ardında herşeyden habersiz, eğleniyordu. Çoğu korumasız ve her yaştan kadın, 30-40 kişi boş bir salona sığındık. Bir saat sonra arka kapıdan dışarı çıkabildik. Elmadağ gaz içindeydi. Hilton’un önüne çıktık, büyük bir kalabalık vardı. Polis, TOMA’yla müdahale ediyordu. Biraz daha geriye, Valikonağı’na çekildik. Sokaklarda tek tük vatandaş vardı. Bir mekanda soluklanırken Fulya ve Osmanbey tarafından büyük kalabalıklar gelmeye başladı. Sonra bir grup daha… Yüzlerce, belki binlerce insan… Valikonağı girişinde çatışmalar tekrar başladı. Göstericiler barikat kurmaya ve bazıları taş atmaya başladı. Aralarında dolaştık. Yüzde 95’i sadece boya maskesi ve deniz gözlüğüyle sokakta durup slogan atıyordu. Hepiniz suça ortaksınız Polis Valikonağı’nda ilerleyince ara sokakta, bir arkadaşımın evine kendimizi zor attık. Apartmanın içi bile gaz kokuyordu. Sokak gaz bulutuyla kaplıydı. Evimize gidemiyorduk çünkü Pangaltı ve Ergenekon caddesinde de yoğun polis şiddeti vardı. Saat 4 gibi Osmanbey’e çıktık. Kadınların sayısı azalmıştı, ama yine çoktular. Her sosyal sınıftan insan vardı. Şortlu gençler, bir iskemleyi çıkarıp caddenin ortasında oturan biri, babetli genç kızlar, orta yaşlı çiftler sokaklardaydı… Rumeli caddesinin başında bir grup, polisle çatışıyordu. Sabaha karşı Kurtuluş’a vardığımızda, dışarıdaki savaş hali sürüyordu. Bir arkadaşımız, TOMA suyuyla fırlayıp apartman kapısına başını çarpan bir yaşlı adamı revire taşıdığını, nabzının atmadığını haber veriyordu. Divan oteli felaketti, çocuklar kayıptı. Artı 1 dışındaki televizyon kanallarında bunlar gösterilmedi. Halk Tv bir saatten sonra bant yayını yaptı. Sosyal medya ve vatandaş habercilerinin canlı yayınları, belki de hayat kurtardı. 14-15 Haziran, Türkiye tarihine bir utanç gecesi olarak kara harflerle geçecek. Demokratik hak talebini, barışçıl gösterilere tahammül edemeyip bir iç savaş yaratanları kimse unutmayacak. Medyasından siyasetçisine, uzmanından trolcüsüne, kim olayları karartıyor ve kim inkar ediyorsa, bu suça ortaktır. Mehveş Evin AYŞE MEHVEŞ EVİN Kimdir? 1970’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Lisesi’nden sonra BÜ Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun oldu. Bilgi Üniversitesi’nde e-MBA yaptı. Gazeteciliğe, 1993 yılında Sabah gazetesinde başladı… Aktüel dergisinde muhabir, FT’nin Türkiye baskısı “Liberal Bakış”, Yeni Yüzyıl ve NTV dergi grubunda editör olarak çalıştı. 2000-2002 arasında Sabah gazetesi haftasonu eklerinin, 2002-2004’de Aktüel dergisinin ve 2004-2005’te Vatan eklerin yayın yönetmenliğini üstlendi. 4 yıl Akşam gazetesinde genel yayın koordinatörü ve web sitesi sorumlusuydu. 2007’de “köşe”ciliğe başlayan Evin, 2009’dan bugüne Milliyet Cadde eki ve Milliyet gazetesinde günlük yazılar, röportajlar ve yazı dizileri yazıyor. Kaynak : mehvesevin.tumblr.com/post/53178575489/istanbulda-vahset-gecesi
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış
|
| Tüm Yazarlar |
|