A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Sayın Belediye başkanım pardon Sayın Başbakanım

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 11 Haziran 2013 12:22:26

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan mutlaka İstanbul’u çok seviyor. Bizlerden daha çok sevdiğinden veya bizlerden daha çok sevdiğini sandığından eminim.

Oysa ben de bu kenti çok sevmiştim : 1960’ların başında Haydarpaşa Lisesi’nde okumak üzere geldiğim ve üç ders yılı boyunca yaşadığım, sokak, cadde, bulvar ve meydanlarıyla içli dışlı olduğum, sarışınlarına vurulduğum, ana-baba ve kardeş eksikliğinden bunaldığım, kuru fasulyasına alışamadığım, kimi zaman göz yaşlarımı cebime sakladığım, bütün enerjimi derslerime verdiğim ve o nedenle istisnasız her dönem ve her yıl sonunda « iftihara geçtiğim », bu şirin ve camiler ve minarelerle, müzeler ve kütüphanelerle, stadyumlar ve antreman sahalarıyla süslü, park ve bahçeleri ve mezarlıklarıyla neşe ve hüznü birarada yaşayan, Marmara Denizi tarafından sarmalanmış, Cimbomu, Fener’i, Beşiktaş’ı, Vefa’sı, Kasımpaşa’sı, Beykoz’u, Karagümrük’ü ile gönülleri fethetmiş (Cimbomun tek maçını kaçırmamışımdır, futbolumuzun taçlı kralı Metin Oktay tanığımdır) kenti sevmemek mümkün değildi çünkü. O kadar ki bu kentin çok sesli ve çok dilli, çok kültürlü ve çok dinli dalgasına düşüp dolmuş paramla satın aldığım kabak çekirdeklerini vapurda ve/veya yürüyerek tüketir,  yolumu şaşırır, polis amcaların verdiği üç beş kuruşla bir dolmuşa atlar ve kendimi Kağıthane’de oturan velim rahmetli Hıdır Öğretmenimin evinde bulur, o haftasonu boyunca bir parça durulurdum.

Denizine, vapuruna, iki simit bir çayına veya bir çay iki simidine, bir de Süheyla’sına vurulmuştum bu kentin. Zamanla araya başka sevgiler girdi, ama İstanbul’u unutamadım. İstiklâl (Bağımsızlık olduğunu aman unutmayalım Ablalar, Abiler), Taksim ve Gezi Parkı’nda Süheyla ile Emek Sineması’nda bir film seyretmiş, birer gazoz içtikten sonra çıkmış elele dolaşırdık, mahallenin bebeleri bizi film aristi sanıp peşimizden ayrılmazlardı. O kadar yolu aşkla ve coşkuyla yürüdükten sonra ve aniden Kağıthane’ye yaklaşınca, Süheyla « Artık elimi bırak mahallemize geldik » derdi ve rüyamız son bulur, Tepe’den evlerimize doğru inerdik. Süheyla ile İstanbul aşkı birbirine karıştı ama herbirinin yeri ayrıdır yine de gönlümde. Deli ve genç gönlümde.

Ve asıl önemlisi İstanbul kentine, Dersaadet’e aşkımı başkalarıyla paylaşmasını bilmemdir. Çünkü biliyorum bu kent, kadim başkent, sadece benim ve Süheyla’nın değildi, bizden önce de vardı, bizden sonra da var olacak ve her dönemin izlerini taşıyacaktı. Beğenmediklerini kimseleri üzmeden silerek. Her kent çünkü doğal ve tarihî, samimî ve arzuladığı izlerin dışındakileri silmesini de bilir. Her kent çünkü aynı zamanda tarihî bir silgidir.

Recep Tayyip Erdoğan da bu kente aşık. Bu kesin. Kasımpaşa gibi bu kentin en harbi, en sıkı ve en hakiki mahallelerinden birinde doğmuş, tozlu sokaklarında top oynamış, tekme atmış, tekme yemiş, hapis bile yatmıştır. Siyasi tarihimizde başbakan olmadan önce hapis yatmış tek siyasetcidir. Kendi kentini sevmek bir yerde biraz da kendi kendini sevmektir. İnsanlık halidir, sever. Kendi kendini sevmeyen zaten siyaset te yapamaz. Veya yapar ama sınıfta kalır. Recep Tayyip Erdoğan sınıfta kalmamıştır, sınıflarını tek tek ve başarıyla geçmiştir. Önce bu kentin, bu dünya-kentin belediye başkanlığını üstlenmiştir. Birçok hizmete imza atmıştır. Bu konuda tek değildir ama son yıllardaki önemli yenilikler onun zamanında yaratılmıştır. Bundan kendine özel pay çıkarması hem doğaldır hem de biraz garip kaçıyor : Çünkü bugünlerdeki dev kalkınma, bu git-gel ve gel-git dünyasında bu yenilikler zaten kendilerini dayatıyorlar. Neyse önemli olan bu değil. Önemli olan İstanbul aşkımız. Recep Tayyip Erdogan Belediye Başkanlığı’ndan sonra milletvekili seçildi (Siirtli seçmenler « Enişte »ye özel önem verir, bunu sadece Siirtliler bilir, bir de Emine Hanım), sonra Başbakan oldu. Ama kendini hâlâ İstanbul Belediye Başkanı sanıyor. Evet İstanbul Belediye Başkanı olarak iyi mimar, kendi halinde ve sabır ve vefa örneği Kadir Topbaş var ama İstanbul’un bayındır kılınması için her öneri ille Sayın Erdoğan’a kadar gidiyor ve karar ondan çıkıyor. İşte burada işler çatallaşıyor. Sadece yetkilerin karıştırılmasından değil, 13-15 milyonluk koskocaman dünya-kent ile 80-90 milyonluk bir ülkenin sorunlarının birbirinden farklı olmasından ve her kentin o nedenle kendi sorunlarını çözmesi için belediyelerinin bulunmasından. İçki satışının sınırlandırılması örneğiyle yetineceğim : Böyle bir kararı bir kent kendi sınırları içinde alabilir ve uygulayabilir. Ama, fırsattan istifade niyetiyle, bu konuda bütün ülkeyi kapsayacak bir kanun çıkarırsanız yetkinizi kötüye kullanmış olursunuz. Dahası İstanbul’daki imar eylemlerinin arkasında koskocaman, kara ve kirli dişleriyle sırıtkan rantçılık belasının yattığını artık herkes biliyor. Sayın Erdoğan’ın damadının ve şirketinin ismini duymayan kalmadı. Hoşgörü eşiği çoktan aşıldı.

İstanbul aşkına peki ama İstanbul imarından rantçılığa hayır. Onun için Sayın Erdogan lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve bu kentin tarihine, bu kente ve bu kentteki aşklarımıza, ayak izlerimize bir göz atın ve duvarlarda hâlâ yankılanan seslerimize kulak verin. Kulak verin bizlere. Dinleyin lütfen. Dinleyin. Neden iki kulağımız ve bir ağzımızın bulunduğunu sizden iyi kim bilebilir ?  
Sayın Erdoğan biliyorsunuz İstanbul aşkının en güzel tarafı bunun paylaşılabilir olmasıdır. Evet İstanbul aşkımızı İstanbul’da oturanların tümüyle paylaşabiliriz. Toplayabiliriz. Ama çarpamayız ve çıkaramayız. Dahası ne çarpmalı ne de çıkarmalıyız. Yüreği İstanbul aşkıyla, aklı İstanbul direnişçilerinin yakın geleceğiyle dolu altmışaltı yaşındaki bir vatandaşınızdır bunu sizden bekleyen.


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış




'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git