|
|
Kanuni bu bedduayı kimlere etti?Kategori: Çevre | 0 Yorum | 16 Nisan 2013 02:47:26 “Sultan, Emir, Bakan; kim başka bir hale dönüştürülmesine kastederse zebaniler denetçisi ve cehennem nasibi olsun…” Karaman Beylerbeyi Abdüsselamoğlu Murat Paşa, bugünkü Aksu Irmağı ile Boğaçayı, Kepez ile Konyaaltı arasında kalan geniş araziyi kapsayan on binlerce dönümlük; bağ, bahçe, bostan ve tarlaların gelirini, Antalya kasabasında inşa eylediği Murat Paşa Camii, imaretler, kentin su ihtiyacını karşılayan kanalların ıslahı ve Aksu Irmağı üzerine yaptırdığı kemerli köprünün tamiri için harcanması düşüncesiyle bir vakıf kurulmasını kararlaştırdı…
Ve bu kararını Kethüdası oğlu Ali’ye vasiyet etti. Murat Paşa’nın ölümünden sonra, Kethüdası oğlu Ali, 1574 yılında, sonradan vakfın yöneticiliğini üstlenecek olan Abdullahoğlu Mahmut Kethüda ile birlikte vakıf kuruluş senedini de yanına alarak Kadılık makamına başvurdu. Böylece, sonraları adı ‘Murat Paşa Vakfı’ olarak anılan vakfın temelleri atılmış oldu. BUGÜNKÜ ANTALYA’NIN TAMAMI VAKFIN MALIYDI Antalya’yı bilenler, bu gün Mazı Dağı olarak bilinen Kepez sırtlarındaki betonla kaplanmış bölgeden, Doğu ve Batı yönüne, denizin kentle buluştuğu Falezlere kadar olan geniş düzlüğü gözlerinin önüne getirsinler. Bilmeyenlere de biz tarif edelim: Bugünkü Antalya kent merkezinin tamamı! Bu kadar geniş bir alanın tarımsal geliri, Murat Paşa’nın vasiyeti üzerine camii, köprü, imarethane ve sulama kanallarının sonsuza kadar yaşaması için vakfedilmiş. ERDOĞAN’IN, İÇİNDEN MİNARE GEÇEN ŞİİRİ Murat Paşa’nın yaşadığı dönemden yüzyıllar sonra, sonradan Başbakan olacak olan Tayyip Erdoğan, içinden “kubbeler miğferimiz, minareler süngümüz” dizeleri geçen ve İslam’a, Osmanlı’ya vurgu yapan bir şiir okuduğu için hapis cezası alacaktı. Ve hiç şüphe yok ki, bu hassasiyetleri yaşama biçimi edinmiş milyonlarca insanın oylarıyla Başbakan olduğunda, kendisine oy verenler bu hassasiyetleri sonsuza kadar sürdürmesini bekleyeceklerdi kendisinden. En azından bu topraklar üzerinde yaşayan ‘mütedeyyin’lerin böyle bir talebi olduğunu varsaymak istiyoruz… KANUNİ’NİN DUASI TOPRAKLARI KORUMAYA YETER Mİ Her daim saygıyla korunduğu savlanan Osmanlı mirası, AKP hükümetinin özensiz siyasetiyle tuz buz olma sürecine girmeden yüzlerce yıl önce geleceği öngören Kanuni tarafından bir dua ile korumaya alınmıştır. Bugünkü rant hırsının gözü dönmüşlüğü karşısında ne anlam ifade edeceğini bir kanara bırakıp, Muhteşem Süleyman’ın duasını bütün Anadolu toprağı adına paylaşalım : “ Her kimse ki; Vakıflarımın bekasına özen ve gelirlerinin artırılmasına itina gösterirse, bağışlayıcı olan Allahu Teâlâ'nın huzurunda ameli güzel ve makbul olup, mükâfatı sayılamayacak kadar çok olsun, dünya üzüntülerinden korunsun ve muhafaza edilsin...” (Kanuni Vakfiyesi’nden- 1543) Geçmişte 160 bin dönüm olan Murat Paşa Vakfı’nın arazileri, zaman içinde eriyip giderek bu güne 2630 dönümü ulaşmıştır. Antalya otogarının hemen yanı başında bulunan arazinin mülkiyeti Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait. Kamuoyunda ‘Vakıf Zeytinliği’ olarak bilinen alan, kentin yeşil kalmış son kalesi. MURAT PAŞA’NIN ÇİFTLİĞİNE 10 BİN YATAKLI OTEL YAPMAK İSTİYORLAR Murat Paşa’nın çiftliği, hızlı kentleşme rant beklentilerine kurban edilmemesi için 1998 yılında 1. derece doğal sit alanı da ilan edilerek korumaya alındı. Ancak bugün alanın doğal sit niteliğinin değiştirilmesini isteyen Ankara merkezli özel bir gayrimenkul şirketi, Atatürk Orman Çiftliği’ndeki TEKEL arazisindeki uygulamayı örnek göstererek burada 10 bin yataklı otel, AVM ve çeşitli eğlence ünitelerini içeren bir temalı park yapmak istiyor… Yetkililere konuyla ilgili resmi başvuru yapan şirketin olumsuz yanıt alması üzerine yazdığı itiraz yazısında kullandığı çirkin üslup ise dikkat çekici. Şirket, Başbakan Erdoğan ve ilgili bakanlıkların adını kullanarak yetkililere adeta aba altından sopa gösteriyor. Dahası, “biz Tayip Bey ile 5 yıldır görüşüyoruz, mektuplaşıyoruz” iddialarıyla, Vakıf arazilerinin Hazine’ye devredilebileceği yönünde minareye uydurulacak kılıfa işaret ediyorlar. BAŞBAKAN İDDİALARA YANIT VERMELİ Bugüne kadar ne AKP’li il yöneticilerinden ne de ilgili bakanlıklardan bir açıklama gelmedi. Hem Başbakan Erdoğan, hem de ilgili bakanlar bu konuda kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapmadıkları sürece “sükût ikrardan gelir” algısı yerleşecektir. Malum dizi yüzünden “biz ecdadımızı böyle bilmiyorduk” diye çıkışan Başbakan Erdoğan’ın hışmından Hürrem Sultan’ın göğüs dekoltesine ayar vererek, başını örtüp namaz kıldıran senaristlerin gündemine gelir mi bilinmez ancak moda tabirle ‘Muhteşem Süleyman’ın vakfiyesi için sadece duası değil, bir de bedduası olduğunu biliyoruz. RANT BÜRÜMÜŞ GÖZLERE KANUNİ BEDDUASI BELKİ İYİ GELİR Tarihsel ve kültürel mirasın korunmasında gösterdikleri basiretsizlik örneği uygulamalar karşısında söyleyecek sözümüzün kalmadığı AKP hükümetine Kanuni’nin Vakıf bedduasını hatırlatarak bitirelim. Belki “ecdadın” sadece at sırtında kılıç sallayıp koşmadığını, doğal değerlerin korunması için de bugünkü yöneticilerden çok daha fazla kafa yorduğunu görmek rant bürümüş gözlere iyi gelir: “Allah'a ve Ahiret gününe inanan, güzel ve temiz olan Hazreti Peygamberi tasdik eden, Sultan, Emir, Bakan, küçük veya büyük herhangi bir kimseye, bu vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, eksiltmek, başka bir hale getirmek, iptal etmek, işlemez hale getirmek, ihmal etmek ve tebdil etmek helal olmaz. Kim onun şartlarından herhangi bir şeyi veya kaidelerinden herhangi bir kaideyi bozuk bir yorum ve geçersiz bir yöntemle değiştirir, iptal eder ve değiştirilmesi için uğraşır, fesh edilmesine veya başka bir hale dönüştürülmesine kastederse, haramı üstlenmiş, günaha girmiş ve masiyetleri irtikap etmiş olur. Böylece günahkârlar alınlarından tutularak cezalandırıldıkları gün Allah onların hesabını görsün. Mâlik onların isteklisi, zebaniler denetçisi ve cehennem nasibi olsun. Zira Allah'ın hesabı hızlıdır. Kim bunu işittikten sonra, onu değiştirirse onun günahı, değiştirenler üzerindedir. Kuşkusuz O, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez...”(Kanuni Vakfiyesi’nden.) Yusuf Yavuz
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış
|
| Tüm Yazarlar |
|