|
Hoş MemoKategori: Nalına Mıhına | 6 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 10 Nisan 2013 04:08:48 Yaptığı işleri abartan hatta büyük başarı olarak etrafına yayan insanlardan pek hoşlanmadığımı söyleyebilirim. Bazı insanlar vardır, yaptıkları işleri bire on katarak ballandıra ballandıra, yaygara edercesine anlatmalarından nefret ederim. Ortada anlaşılmayan bir çok bilinmeyen bulunan işlerdende hiç hoşlanmam.
Bir tarlaya elinizdeki darıları bahardan evvel serperek ekersiniz. Zamanı gelince topraktan yeşil saplar çıkmaya başlar , tamam dersiniz, bizim tohumlar iyi tuttu. Bir de yağmur zamanında yağar, toprak ıslanırsa mısırlar insan boyu kadar büyür. Olgunlaşan koçanları zamanında toplarsanız, ya hayvanlara yem yaparsınız ya da satıp para kazanırsınız. Darı ekip tarlaya, buğday biçen hiç olmamıştır. Bu olaylarda istisnai durum olması mümkün değildir. Adam icra memuru , birileri eline bir kağıt tutuşturmakta, ‘al bu kağıtta ne yazıyorsa onu yap’ denmekte. Talimatı alan icra memuru doğru kapıya dayanır, ‘ Elimde icra dairesinin emri var, burayı haciz edeceğiz ‘ diye. Yapılacak başka bir şey yok. İcraat, icra dairesinin kaçınılmaz fiili. Yapmasa olmaz, yapsa kişiler rahatsız, bir ara yol mutlaka bulunması gerekir diye düşünür icra memuru. Yarısını yapsa, yarısını yapmasa olmaz, çünkü bundan evvel teskerede bir çolak iş yapmış, adamların başlarına çuval geçirilmişti. Bu sefer icra dairesinin talimatını bire bir uygulayacaktı. Gitti bir güzel taş buldu, hem de kucağına bırakılan bir taş. Eline aldı evirdi çevirdi, ne yenilir, ne de yutulur bir taş, tuttu attı bir dipsiz kuyuya. Siz hiç Hoş Memo adlı Milliyet gazetesinde yayınlanan çizgi romanı okudunuz mu ? Ben onu çok severdim. Hoş Memo’nun bir sevgilisi vardı, bir de romanın geçtiği dipsiz vadi denilen yer. Hoş Memo kıvır kıvır saçları olan bu sevgilisine bir türlü kavuşamazdı. Kayaların üzerinden ayağı kayar, vadiye düşerdi Hoş Memo. Vadi dipsiz olduğu için, düş düş bitmezdi bu derinlik. Düşerken Memo bir ağaç dalına tutunur. Kendini toplar yukarı çıkmaya çalışır ama bir türlü çıkamazdı. İşte bizim İcra Memurunun elindeki taş, Hoş Memo gibi, dipsiz kuyuya atılır, fakat kuyu dipsiz olduğundan çıkarmak zor olur. Hadi ver elini yoldan geçen insanlardan yardım dilenmeye. Hoş Memo’nun tutunduğu dallar kimi zaman kırılır, daha derinlere düşerdi bu dipsiz vadide. Şimdi icra memurunun durumu da aynı. Hiç bir yetkisi ve sorumluluğu olmayan yolgeçen hanı yolcularının verecekleri bilgiler doğrultusunda taş bulunup kuyudan çıkarılırsa, ‘Ben yaptım da oldu ‘ diyecek bizim icra memuru. Kuyu maya tutmaz, 40 akıllı kuyuya sallanıp taşı ararken, kimileri telef olacak belli, sonu hüsran olursa, İcra Memuru ‘ Yoldan geçenler beni yanılttı, bütün suç bu yoldadır’ diyerek bu davadan sıyrılacak gibi görünmekte. Benim güzel vatanımın üzerinde oynanan oyunlar tek bir taşla ilgili olmasa gerek. Benim bu güne kadar kabul ettiğim bir anne yasam vardı, yüzde 90 nın üzerinde toplum oyu ile kabul edilen bir Anne Yasa. bir kaç senedir bu yasa üzerinde oyun oynanmakta. Bu konu hakkında okyanus ötesinden gazeller okunmakta, verilen direktifler Türkiye’de bulunan uzantılar vasıtası ile uygulamaya konulmakta. Bütün hukukçuların hem fikir olduğu bir konu, yasama erkinin esas görev içeriğinin, temel yasa’yı bir başka deyişle Anne Yasanın tamamını kapsamadığı üzerinde birleşmekte. Yeni yapılmaya çalışılan temel yasada esas hedefin, başlıklar içinden Türk kelimesini eritmek olduğunu düşünmekteyim. Şimdi gelin eğri oturup doğru konuşalım. Toplum artık eski toplum değil. Ensesine vurup ağzındaki lokmayı alabileceğiniz bir halk yok artık. Düşünen, okuyan ve araştıran bir toplum var ortada, tamamı olmasa da toplumun yarısını oluşturmakta ve bu yurdum insanlarının düşünen insanlar olduğunu kabul etmemiz gerekir. Zaten iktidarın aldığı oylar toplumun diğer yarısından, sonra bütün topluma bu yarım oylarla hükmetmeye çalışmakta. Bu toplumda rahatsızlık çıkarmakta, kuyunun içindeki taşın yeri belli olmamakta. Hoş Memo’nun dipsiz vadide nereye kadar düşeceğinin belli olmadığı gibi bir durum. Şimdi yurdum insanı sormaz mı milletin vekillerine: Sizin görevleriniz nedir, kırmızı maroken koltuklarda oturup ne için maaş almaktasınız ? Toplumun nabzını tutma görevlerinin yüzlerce insan dururken, geçici de olsa başka ellere alınması doğrumudur? Mevcut milletvekillerinin görevleri yerine üç beş sahne adamı, yurdum insanının tansiyonunu nasıl tutacak konusunda vatandaş gibi ben de düşünmekteyim diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
Yorumlardeniz
{ 18 Nisan 2013 03:12:37 }
şiirin nesini geri alayım a ümit. birisine beyaz türk diye hakaret etmeye kalkmadan önce bir kendine bakman gerekmez mi? birbirimizi tanımıyor muyuz sanki.
uzatmayacağım. ayrıldığımız nokta barışın olması gerekliliği değil, 12 eylül anayasasının değişmesi gerektiği de değil. ayrıldığımız nokta, büyük olasalıkla bugün olan bitenlere senin barış süreci benimse rezillik süreci demem. barış, nereye abd'nin emri ile emperyalizmin dayatması ile, yalanla dolanla, kanlı bir darbe ile başarılan koca bir halkın yozlaştırılması ile gelmiş? ama sorun bunu bilmemen değil, değil mi? bağlayım. bence, insanlara, görüşlerine çabucak hakaret etmek verimsiz bir yaklaşım. bir yerlerde kin varsa bir türlü bitmiyorsa neyin beslediğine bakmak gerek. kinsiz, kansız, öfkesiz, çıkarsız gerçek barışın olduğu yarınlara... umit
{ 16 Nisan 2013 20:44:42 }
Sevgili Deniz
Yazi olsun, benim gibi olsun, ne olursa olsun, tespitimi, yazdiklarinla dogruluyorsun. Kimseye hakaret etmek gibi ne bir niyetim ne de bir istegim var. Ama acikca bugunku baris surecine karsi 12 eylul anayasasi ile cikanlara soyleyecegim birseyler herzaman var. Yazdigin siiri de aynen iade ediyorum. Yine de sevgiler deniz
{ 13 Nisan 2013 08:26:01 }
ümit bey, bize "sizi gidi tuzu kuru beyaz türkler... hadi oradan!" demiş. hakaret etmek istemiş yani.
aklıma nefi'nin şiirini getirdi. Tahir efendi bana kelp demiş İltifatı bu sözde zahirdir, Maliki mezhebim benim zira, İtikadımca kelp tahirdir. aykut
{ 11 Nisan 2013 06:40:45 }
"soytarılık ve cambazlık" derken ben de tam bunu demek istemiştim..
aykut
{ 10 Nisan 2013 07:09:24 }
metin üstadım,
dilerim bu kadar simgesel bir yazıyı okuduktan sonra hüzünlenebilecek beş on kişi bulunur. fakat gidişata bakılırsa taşlar artık yerine oturmuş ve benim güzel (!) halkım eli kolu bakliyat ve kömür; aklı fikri de soytarılık ve cambazlık dolu olduğundan, bu konuda değil heveslenmek ümitlenmek bile abes.. tir derim ben umit
{ 10 Nisan 2013 05:19:35 }
Yazi olsun da ne olursa olsun ama benim politik gorusumden yana olsun, basarim mantigi ile buraya asilmis, basi ile sonu alakasiz, eklektik, savunularinin temeli olmayan degersiz bir yazi. Yazinin bir yerinde AKP ye oy veren yuzde 50 nin tumden cahil, aptal ya da geri zekali olduguna hukmedilmekte. Yazinin ilginc bir yani ise "halkin yuzde 90 inin onayladigi anne yasadan" mutlulukla bahsedilmekte :-) Sizi gidi tuzu kuru beyaz Turkler sizi...Hadi oradan!
Diğer Sayfalar: 1.
|
| Tüm Yazarlar |
|