A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Pembe Yalanlar

Kategori Kategori: Nalına Mıhına | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Metin Atamer | 02 Nisan 2013 12:13:54

Çocukluğumda, aile terbiyesi gereği büyüklerimden çekinir ve korkardım. Bu çekingenlik yatılı okula gidişime kadar sürdü. Çocukluğumda top oynamayı çok sever, her fırsatta mahalledeki arkadaşlarımla top oynardım. Bu gün olduğu gibi spor ayakkabılar bol olmadığı için fotinlerimizle oynardık. O tarihte piyasada Cizlavet marka lastik ayakkabılar vardı, hafızam beni yanıltmıyorsa, yakın tarihe kadar üniter bir ülke olan Çekoslavakya'dan ithal edilirdi. Bu lastik ayakkabılar pahalı olduğu için mi neden bilmem, alınmazdı. Bu nedenle normal ayakkabılarımızla oynardık.

Akşam eve büyükler gelince ayakkabımın burun kısmındaki izlerden top oynadığım anlaşılır, ’’Yine top mu oynadın?’’ diye sorulduğunda cevabım “Hayır neden sordunuz?’’ diyerek çok pembe bir yalan söylerdim. İnanır mıydılar bilmiyorum ama ben olsam inanmazdım. Çünkü ayakkabımın burun kısmındaki top izleri ve toz silinmediği için bu yalan pek inandırıcı olmazdı.

Çocukken ateşli bir hastalık geçirdiğim tarihlerde, Rahmetli İhsan Doğramacı, yeni açtığı Sıhhiyedeki Çocuk Kliniğinde beni muayene etmiş, hatta bir de Alman Çocuk doktoru vardı ona da göstermişti. Ne söylediklerini bilmemekle birlikte babam benim spor yapmamı yasaklamıştı. Ortaokul çağlarında derslerden başka bir uğraşımın olmaması üzerinde tembihlere pek kulak asmazdım.

Dans ve çay adı altında kız arkadaşlarımızla hoş vakit geçirdiğimiz Cumartesi partilerinden eve hiç bahsetmezdim. Sorduklarında ‘’Nereye gittin öğleden sonra’’ gibi sorulara hep pembe yalan söylerdim. ‘’Sinemaya gittik.’’ diye geçiştirirdim. Hani sorsalar hangi filmi gördüğümü, cevabım mutlaka pespembe bir yalan olarak çıkardı.  “Rüzgar Gibi Geçti filmine gittik, Calark Gable’ın, çok güzeldi” gibi cevabım hazırdı. Bu tozpembe yalandan kimse zarar görmezdi.

Bir gün kız arkadaşımla Kızılay’da dolaşırken bizimkilere yakalandım. Akşam evde boyalar arasında bir yalan aradım, ne yeşil ne de kırmızı bir yalan bulamadım. O akşam bizimkiler bir şey sormamıştı. Belki de görmemişlerdi, kim bilir.  Bu pembe yalanlar zevahiri kurtarma adına söylenmiş yalanlardı.

Eşimle nikah masasına oturduğum bir Cuma günü 17.10 iftar vaktiydi. Nikah memuru Müşteba bey, kır bıyıklarının arasından dudaklarından dökülen öğütsel sözlerle “Kendi hür iradenle evlenmek istiyor musun” diye sorduğunda, tereddütsüz “Evet” dedim. Bu, hiç bir zaman pembe bir yalan değildi. İşte o gün şeytanın bacağı kırılmıştı.

Yaşamım boyunca yüzlerce insanla tanıştım, yüzlerce insanla iş yaptım. Bir insanın birisine doğru mu yoksa yanlış mı söylediğinin koltuğa oturuşundan, kelimelerin ağzından çıkışından, hatta kelimelerin seçilişinden anlamak mümkün olduğuna inanmaktayım. Bir çilingir kapının kilidini nasıl açacağını biliyorsa, bir hırsız bir eve nasıl girileceğini biliyorsa, toplumun büyük bir kesiminin  bir insanın söylediklerinin doğru olup olmadığını teşhis etmesi zor olmasa gerek.

Pembe söylenen sözler o kadar havada kalmakta ki, o sözlere, söyleyenin bile inandığına şüphe ile bakmaktayım. Şimdi ben, bir kaç kişi örgüt kurayım, yol keseyim, haraç alayım, insan öldüreyim, uyuşturucu trafiğini pazarlıyayım, tonlarca para toplayıp Avrupa bankalarına istifliyeyim, sonra bir düzenleme çıksın, silahlarımı toprağa gömerek elimi kolumu sallıyarak ülkeyi terk edeyim. Nasıl bir memleket burası diye sormaz mısınız?  Hani böyle olayların Meksika’da bile silahlarin gölgesinde uygulanmadığına inancım tamdır.

Ne kadar İRONIK bir durum değilmi. Baş efendinin bir kaç gazetecinin sorduğu sorulara verdiği cevabın özeti. Bunları söylerken yüz ifadesini çok dikkatli izledim. Bu söyleyişin tekrarını bir kere daha izlerken tekrar yüz ifadesine baktım. Çocukluğum geldi aklıma, tozpembe oldum. Nasıl olur, dedim kendi kendime katiller, caniler, asker ve bebek katilleri ellerini kollarını sallayarak, bu ülkeden çıkıp, kazanılan rantın paylaşımına başka ülkelere gidecekler. Benim Profösörüm, benim yazarım, benim talebem, benim gazetecim ve bilhassa benim komutanlarım yıllardır nezarette akibetlerini bekleyecekler. Bunu nasıl kabul edersiniz?

Ülkeye yeni bir Anayasa kazandırma adı altında, bir siyasi iktidar partisinin kendi görüşleri paralelinde hazırlanacak Baba Yasanın topluma dayatılacağını düşünmekteyim.  75 milyon nüfuslu bir ülkede 49 milyon seçmenin bulunduğu bir seçim sisteminde, 21 milyon oyla iktidar olan bir siyasi partinin anayasa gibi çok önemli bir konuda, salt kendi siyasi görüşleri doğrultusunda, sil baştan bir anayasa yapmasının  ne kadar pembe bir tablo çizeceğini, sizlerin de benim gibi düşünmekte olduğunuza inanmaktayım.

Pazar günü Meclis Başkanının televizyonda  söyledikleri doğrudur. Türkiye’nin bir sene sonra siyasi bir kaosun içine sürükleneceği konusunu dile getirdi. Bütününe katılmaktayım.

Ancak söylediği her bir kelimenin altını çizmek isterim. Kendisi konuşurken gözlerine dikkatle baktım.  Esas kendisine vatandaş olarak şu soru sorulması gerekirdi. 30 senedir Türkiye Büyük Millet Meclisinde aktif siyasetçi kimliğinizle, çeşitli partileri temsilen milletvekili ve Bakan olarak bulundunuz, bunca senedir siz neredeydiniz, diye pembe pembe bir sorum geldi  söyledim hem nalına hem mıhına.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 2 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış




'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git