Atam rahmetlik Cumhuriyetin kuruluş dönemlerinde ülke savunması konusunda hepimizin bildiği bir güzel cümleyi söylemişti. "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır." Bir bilge kişinin bir kaç sözü beni hep etkilemişti. Küşük insanlar detaylarla uğraşır. Mesela bir kadının kaç çocuk doğurması gibi konularla, kürtajın yasaklanması gibi konularla fazla ilgilenirler.
Bazı insanlar vardır projeler yaparlar. Büyük adamlardır bu çeşit kişiler, boğaz trafiğini azaltmak için ikinci bir kanalla Karadeniz’i Marmara’ya bağlamak gibi projeleri ortaya koyarlar. Fakat liderler ise hedef gösterirler mesela ‘’Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, bu satıh bütün vatandır . Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkca vatan terk olunamaz ’’. Bu önemli hedefi gösteren Atam rahmetliğin Sakarya Meydan Savaşından evvel bütün millete ve bilhassa komutanlara söylediği bu önemli sözlerin bizi o tarihte bütünleştirdiğini görmekteyiz. Geçtiğimiz son 10 sene içinde ise bu hedefin özünden sapmalar göstermesi, bütün toplumu zedelemektedir.
Bu savaşlarda Türk ordusunun sathı müdafaada 39,500 yiğidini yitirdiği bir gerçektir. Bütün vatanın bu kadar şehitle düşmandan temizlenmemiş olduğunu görmek bu nesil insanını üzmektedir. Bu gün geldiğimiz yere bir bakın , hani eskilerin hikayeye başlamadan evvel bir tekerleme söylerlerya ’’bir varmış bir yokmuş... dere tepe düz gitmiş, birde bakmış arkasına bir arpa boyu yol gitmiş ‘’ . İşte tam böyle bir durum. Birileri Kürtlerin sırtından nemalanmakta, birileri ise dinden imandan nemalanmakta, bir kısım toplum ise sadece cebini doldurmak için çaba sarf etmektedir. Ülkenin kötüye gitmesi onların umrunda değildir. Bu günlerde meclis kürsüsünden yapılan konuşmalara dikkat ediyorsunuzdur. Ne kadar düşük nitelikte bir hitab şekli diye düşünmekteyim. Bu meclisin aynasından yansıyanlar, başka konularda da yansımakta. Koskoca Türk Ordusu yüzbinlerce insanı barındıran bir ATA ocağının başındaki kişiye terörist şüphesiyle bakacaksınız, onun bağlı olduğu Milli Savunma Bakanına hiç dokundurmayacaksın, nasıl bir düşünce diye araştırmaktayım. Mahkemede terör örgütünün uzantısı bir vekilin sözünü gizli şahit olarak dinleyeceksin ve buna muteber diyeceksin, bir ordu komutanının şehadetine önem vermiyeceksin, bu nasıl bir mantık anlamakta güçlük çekmekteyim.
Derler ya ‘’ Vatan aşkı maya gibidir, süt bozuksa tutmaz’’ kanımca bu her konuda doğru sözdür.
Çocukluğumda aile dostlarımız arasında bazı Millet Vekilleri vardı. Onları çok sık görürdüm. Kimi zaman Beşevler’e gider, kimi zaman 14 Mayıs Evlerine giderdik. Gördüğüm insanlarda pek detayı bilmezdim, amma çok saygın kişilerdi. Bir Kemal Satır, bir Atalay Akan, bir Kemal Cemal Öncel, bir Rıfkı Salim Burçak benim için çok saygın insanlardı. Ayrı parti üyelikleri olmasına rağmen birbirlerine çok saygılı davrandıklarını hatırlarım. Çok seviyeli insanlardı ve mesleklerinde başarılı olmuş kişilikleri vardı.
Bu gün gazetelerde okuduğumuz parti başkanlarının birbirleri ile atışmalarını kabul etmek mümkün değildir. Hitabet bu kadar mı yozlaşır, bu kadar mı seviyesi düşer? İnsanlar nelerin etkisinde kalarak böyle konuşma yaparlar tarif edememekteyim.
Ülke menfaatlerini bir kenara bırakıp cemaat , tarikat ve terör örgütü menfaatleri üzerinde odaklanmış bir toplumun amacının ülkenin selameti olmadığına inanmaktayım.
Bu bir rüyadır diye düşünüyorum, dilerim bu rüyadan bir gün uyanacağım . İşte o gün insanlar birbirilerine daha hürmetli davranacak, daha sevecen bakacaklar. Uyuşturucu ticaretinden, kaçakcılıktan nemalanmayı bir kenara bırakıp, ülke menfaatlerini düşünecekleri bir ortamda yaşamayı seçecekler. Ülke çıkarlarını Cemaat ve Tarikat menfaatlerinden daha önde tuttukları bir günü dört gözle beklemekteyim.
Hangi düşünürün söylediğini bilmemekle birlikte sevdiğim bir söz vardır. ‘’Bir ülkede uygarlık o ülkede insana verilen kıymetle ölçülür ’’diye. Yine de dileğim odur ki gün ola, parlementer yaşamda büyük millet meclisinde sıralarda oturanlar daha seviyeli insanlardan teşkil eder diye bir sözüm geldi söyledim.