|
|
Terörü kaldırınca altından can fışkırıyor.Kategori: Ayorum Güncel | 1 Yorum | 02 Ocak 2013 20:44:43 24 yaşındaki Bedia öğretmenin bu çağrısı tüm ülkeye: "Akıl ile gönül birleşirse altından can fışkıran terör örtüsü kalkacak..." Çocuk Gelişimi konusunda eğitimini tamamlayan 24 yaşındaki Bedia Tülüer, aldığı eğitimle doğa tutkusunu birleştirerek çocuklar için ahşap oyuncaklar tasarlayıp üretmeye başladı.
Antalya'da geliştirdikleri 'Oyuncak Mu' projesiyle ülkenin her yerinden sipariş almaya ve bu konuda dersler vermeye başlayan Tülüer, bir yandan da öğretmen olarak atanacağı günü bekliyordu. Nihayet beklediği gün geldi ve üç ay önce Diyarbakır'ın Çüngüş ilçesine bağlı Aydınlı köyünde anasınıfı öğretmeni olarak atamasının yapıldığını öğrendinde çoktan 'Bedia öğretmen' olmuştu. Bedia öğretmen önce Aydınlı köyünde kerpiç bir eve yerleşti. Kendi deyimiyle 'gönlü gani' insanlarla tanışıp halleşmeye; doğa'dan ziraate, tüketimden üretime, dertten eğlenceye yeni geldiği köylülerle yaşamı paylaşmaya başladığını anlatıyor: "Paylaştıkça dönüşüyor, anlıyoruz. Çoğu akşam pişirdiğim yemeği tadamadan köy kadınları tarafından doyuruluyor, ekmeğimi yoğurmadan sıcak ekmeklerle karşılanıyorum. Aralarındaki imeceye, diğerini kendini sarar gibi sarmalayıp önemsemelerine şahit oluyorum. Çocukların, gençlerin, zekalarına ve yaşamsal deneyimlerine rağmen, eğitim süreçlerindeki eksiklikleri gözlemliyorum. Gayretlerini kısıtlayan imkanlarını." 'TERÖRÜ KALDIRINCA ALTINDAN CAN FIŞKIRIYOR' Kısa sürede kaynaştığı yöre insanlarının, çocukların, doğanın ve medeniyetin üzerine örtülen 'terör' kelimesinin kaldırıldığında altından can fışkırdığını ifade eden Tülüer, yaşama karşı sorumluluk duyan genç bir öğretmen olarak kolları sıvayıp Aydınlı köyünün aydınlık yüzlü çocuklarına dört elle sarılmış. Şimdi o ellerin çoğalması ve tasarladığı oyuncaklarla küçük yürekleri birer masal kahramanına dönüştürebilmeyi hedefliyor. 'DOĞU'DA BAŞKA ŞEYLER OLUYOR' Bedia öğretmen, "Doğu'da başka şeyler oluyor. Çok şeyler oluyor. Uzaktan duyulası, yorumlanası değil, yaşanası, tadılası, koklanası, dokunulası şeyler. Ben birini anlatacağım size" sözleriyle paylaşıyor heyecanını. Ve ardından başlıyor anlatmaya: "Diyabakır'ın Kuzey Batısında bir dağ köyü Aydınlı. Halkın tamamı çiftçilikle ve hayvancılıkla uğraşıyor. Babalar dönemlik olarak İstanbul, Adana ve Antalya'daki inşaatlarda çalışıyor. Şu büyük 'tower'larda. Alışveriş merkezinden oyun parkına, mistik alanlarından, cafelerine sokağa bile çıkmadan ulaşılan 'yaşam merkezleri' nin yapımında. Bu nedenle İstanbul'da gördüğüm inşaatlar bana buradaki köylü kadınlarının hasretliğini hatırlatıyor. Çocuk ve genç nüfus dolu dolu . Her hanede 4-9 çocuk bulunuyor. Tek oyuncağı taş, toprak, sopa olmuş çocuklar. Anne ve babaların geçim uğraşından çocuklarına oyuncak yapacak bir vakti olmamış. Onlara da yapan olmamış keza. Bu nedenle faaliyet, resim, oyuncak çocukların içinde kendini kaybedip bulduğu yepyeni süreçler. 27 ÇOCUĞA ÜÇ OYUNCAK Bu bölge Anadolu'nun üzüm, fıstık, susam, sarımsak, buğday, ceviz ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyor. Köy halkı Zaza, büyükler Türkçe ve Zazaca'yı birlikte konuşuyor. Çocuklar yalnızca Zazaca biliyor. Okul iki dili bir arada konuşmaya başladıkları ilk mekan. 30-35 yıllık bir okul var; içinde iki sınıf bulunuyor, bir de depo. Depo anasınıfı olarak kullanılıyor. Şu an küçük ek bir bina yapım aşamasında. Bitince anasınıfındaki 27, 28 çocuğun rahatça oynayıp, birşeyler deneyimleyebileceği bir mekan olacak. Ancak bu mekanın içerisine koyabileceğimiz 3-4 tane oyuncağımız dışında bir şeyimiz bulunmuyor. Bu çocuklarla doya doya oynamak, bir şeyler üretmek, deneyimlemek için bir çok materyale ihtiyacımız var. KENDİNİ VE EVRENİ TANIMA AŞKI İÇİN Çocuklar, okuyup yaşamı daha iyi anlamaktan bahsediyorlar. Merak ettiklerinden bahsediyorlar. Araştırıp deneyimlemeye ihtiyaçları var. Burada çalıştığım süreçte alternatif eğitim materyalleri üreterek, üzerine çalıştığım çeşitli eğitim görüşlerini çocuklarla aramızdaki sürece yansıtma isteğindeyim. Özgürce düşünebilen, seçebilen bireyler olmak, ellerindekilerin kıymetini bilerek ve anlayarak yaşamak en olağan hakları. Kendini, dünyayı ve evreni tanıma aşkında olan 'birey'ler olmak. Bu benim de öğrenme ve deneyim sürecim. AKIL İLE GÖNÜL BİRLEŞİRSE O ÖRTÜ KALKACAK Toplumsal ve kişisel olarak yaşamda olagelmekte olan saçmalıkları hergün eleştiriyoruz, Çözümleri derinlemesine konuşuyoruz, Şimdi burada bir örnek var. Niceleri gibi. Birileri birşeyleri (eşyayı, bilgiyi, nefesi bile) kendisi için bir fazla ayırdığında, başkalarının kesesinde aynı oranda azalıyor. Bundan kaynaklanan dengesizlik de huzur bozan başka bir etken olarak vuku buluyor. Bu yazıyı okuyanlar gerçekten ihtiyacı olanla olmayana bakıp bu köydeki çocuklar ve gençler için birşeyleri salıverirse bilgi ile iş, akıl ile gönül, şarkla, garb, uzak ile yakın bu örnek üzerinde birleşecek bir manada. Kim bilir böyle böyle, altından can fışkıran o örtü de kalkacak böylece, Anadolu'nun Şark'ından." KUKLADAN DÜRBÜNE, TOPAÇTAN KİTABA HER ŞEY İHTİYAÇ Bedia öğretmen'in Aydınlı köyünden aktardıkları böyle. Bir de neye ihtiyaçları olduğu konusunda fikir vermesi için bir kaç öneride bulunuyor: "Kuklalar, okul öncesi resimli hikaye kitapları ve dergiler, eğitici cd ve çizgi filmler, kostümler, ritim aletleri, ziller, dış ve iç mekan boyaları, halılar, küçük masalar-sandalyeler, yazıcı ve kartuş, panolar, bahçe malzemeleri, küçük dürbünler, büyüteçler, cetveller, ağırlık ölçerler, dereceler, dünya maketi, fen-doğa-matematik ve meslek materyalleri maketleri, hayvanlar, sistemler, yapbozlar, dominolar, tangramlar, topaçlar, bebekler, hayvan figürleri, evcilik malzemeleri, sanranç ve eğitici oyuncaklar." Bedia öğretmenin bu çağrısına karşılık vermek isterseniz: Bedia Tülüler, Çüngüş / Diyarbakır adresine gönderi yapabilirsiniz. Daha geniş bilgi almak ve "ben daha fazla ne yapabilirim" diye sormak isterseniz de (bediatululer@gmail.com) adresine e- posta gönderebilir, ya da (http://www.facebook.com/groups/265860153536168/ ) adresini ziyaret edebilirsiniz. Yusuf Yavuz
Yorumlaredip ceyhan
{ 02 Ocak 2013 21:05:50 }
Bu hikaye o kadar tanıdık o kadar tanıdık ki ! Ben nasıl dururum şimdi öğretmenim. Bildiğim tanıdığım her yere haber salarım belki bir boya kalemi fazla ulaşır diye.Sen umudunu yitirme yeter ki .
Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|