A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Bir son öykü: Karga

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 5 Yorum | Yazar Yazan: Deniz Günal | 26 Aralık 2007 14:03:23

Ölümünden birkaç gün önce, Erhan Bener'in oğlu Yiğit Bener'e anlattığı, Yiğit Bener'in belleğinde bırakmaya kıyamadığı, kağıda döktüğü son öyküsü:

Yağmur, fırtına…. Çamurlu tepe. Tükenmiş beton yol, tutkal gibi yapışkan killi toprak. Otların üstünden gitmeye çalışıyor uğurlayanlar. Tepeye yaklaştıkça şiddetleniyor fırtına. Ova, bulundukları tepe, karşı tepeler alabildiğine mezar. Sessiz bir ölüler kenti.

Karşıyaka mezarlığı!

İki mezar açılmış yan yana. Biri yazar için. Uğurlayanların silik çizgileri dalgalanıyor hafifçe, arkalarında yağmur bulutları.

En yakınları yatağına indiriyor yazarı, son uykusunda üstünü örtüyor. En yakını, canı, oğlu beyaz bir kağıt bırakıyor mezara. Yazarın ölüm döşeğinde anlattığı, tek sayfalık öyküsünü kağıda dökmüş.

Yaşamı olduğu gibi ölümünü de kurgulayan, yaşama olduğu gibi ölüme de kafa tutan gerçek yazarın son öyküsü.


KARGA

ERHAN BENER
Bir karga tünedi hastane odamın balkonuna. Dikti gözlerini bana. Balkonun kapısı açık…

Kuzguni, parlak tüylerini düzeltiyordu, sivri, keskin gagasıyla.

Bir süre bakıştık, öylecesine, şimdiden ölümcül düşmanlar gibi. Sonra bana sırtını döndü, kocaman kanatlarını açarak havalandı, gözden kayboldu.

Yalnız kalmıştım yine hastane odamda. Ne oda ama!

Hele tam karşımda duran o suluboya tablo… Kim bilir hangi yeteneksiz çiziktirmişse. Renkleri badanayla uyumlu.

Nankörlük edecek değilim gerçi. Oda özel oda. Hastane odası ne kadar özel olursa… Paldır küldür dalıyor hemşireler gecenin bir yarısı, tam güç bela sızmışken. Ne o? Kan alacaklarmış… Oysa ne kan kaldı ne de kan alınacak damar. İşlerini yapıyorlar elbette… Ama şöyle bir deliksiz uykuyu öyle özledim ki…

Doktorlarımı seviyorum. Hele o iyimser olanı. Beni kurtarayım derken kendi gidecek heyecandan… Delifişek dostum. Oysa hastalığımdan kurtuluş yok. Biliyorum. Her şeyin farkındayım.

Az sonra, acımı dindirmek için kolumdaki seruma kattıkları ilacın etkisiyle sızıp kalıyorum.

Gözümü açtığımda odama doluşmuş doktorları görüyorum başucumda. Hoca ve peşinde asistanları, gayretli intörnler… Güzel kızlar da var aralarında. İçim açılıyor, açılabildiği kadar.

Derken, hocanın omzuna tünemiş kargayı ayrımsıyorum o kalabalığın içinde. Beyaz önlükler arasında kuzguni tüyleriyle nasıl da ayrıksı… Balkondaki karga bu, dik bakışlı olanı. Nasıl da çıkmışsa hocanın omzuna. Benden başka kimse fark etmiyor sanki onu. Ya da oralı olmuyorlar. Kanıksamışlardır ola ki.

Yine gözlerini dikmiş kötü kötü bakıyor bana. Tam o sırada, hoca cebinden stetoskobunu çıkarıp, göğsümü dinlemek için yatağa eğiliyor. Karga hâlâ omzunda. Burnumun dibine kadar sokuluyor. Gagası yanağımı sıyırınca ürperiyorum.

Uyandığımda odamda yine yalnızım. Balkonun kapısı hâlâ açık. Mevsim kış. Hava soğuk. Ama üşümüyorum.

Az sonra karga gelip tünüyor yine balkonun kenarına. Dikiyor gözlerini bana. Tehditkâr. Aklı sıra korkutacak beni, yıldırıp irademi teslim alacak, yalvartacak.

Gözlerimi kaçırmıyorum oysa. Tam aksine, meydan okurcasına ben de ona dik dik bakıyorum. Her kuşun eti yenmez. O da öğrenecek bunu.

Karga nedir ki zaten? Siyah, beyaz ve gri bir yığın, renksiz bir kuş. Ondan mı korkacağım?

Sinirleniyorum onun o kendinden emin küstahlığına. Öfkeyle çekiyorum kolumdaki, burnumdaki, boğazımdaki kabloları, hortumları, kateterleri… Fırlatıp atıyorum! Kalan gücümü toplayarak, sendeleye sendeleye de olsa balkona yanaşıyorum. Kapısı açık…

Karganın dibine kadar sokuluyor, kendimi yukarı çekip balkonun kenarına, yanına oturuyorum. Şaşırıyor. Şaşıracak elbette.

İp boynuna geçtiğinde, insan sandalyeye tekmeyi kendi atmasını bilmeli.

Hiç tereddüt etmiyorum…

Gazi Üniversitesi Hastanesi, 1352 numaralı oda.
7 Aralık 2007

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 4 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

meltem hınçal { 31 Ocak 2008 12:08:37 }
her yazar, yüreğinde en müthiş yazar zaman zaman.en son öykü en güzel öykü bazan.
önemli olan yaşanan anı yaşandığı tazelikte kağıda dökebildiğini hissedebilmek.yazarın ya da ressamın en mutlu, en tatmin anı bu hissi yakalamış olduğu an.
sevdiğimiz ve emek harcadığımız şeyler sonsuza dek bizimle olacak ve bizi mutlu ve anlamlı kılmaya devam edecek gibi hissediyorum hep.
Erhan Bener''in de mutluluğu yakaladığına ve huzur dolu yattığına inanıyorum.
nesli { 08 Ocak 2008 09:09:08 }
Ölümü öldürmek ve korkuyu korkutmak da en az sevmeyi sevmek kadar mumkun. Hatta belki de ta kendisi ... Ama son aninda degil, son anina kadar... Oyle korkusuz yasayip, oylesine sevmek ve oylesine ölümsüzlesmek...
aykutyazgan { 30 Aralık 2007 11:53:41 }
bütün ömrümce onca okuduğum yazıdan sonra beni hayrete düşüren, sevindiren, ürperten ve bütün kalbimle alkışladığım, sevdiğim, hislendiğm en güzel yazılardan biri.

bu bir başyapıt.

çünkü başka hiçbir yolculuk bukadar serinkanlı ve bukadar sıcak anlatılamaz.

yeriniz dar biliyorum, ama söylemeden geçemiyeceğim.

memleket hastahanesinde doktor faik beyin son saatlerini hatırlıyor musunuz? (memleketimden insan manzaraları)

bir de şu son bir kaç satır:

bağ ağrısı olmasa.
dünya fır dönüyor.
ama kafamın içinde, belki de dışında
iğne. amma da sivri.

damla damla serum. bunca acı suyun ne işi var kanımım içinde?
problem:bakalım perfısion iyi gelecek mi?
kaçta?
perfusion sonucu.....(okunamadı) haber verilmişti baştan.
ilaç saati!
yemek saati!

ölüm mü?
ne buluş!

6.XII.93

abidin dino
ölümünden bir gün önce
cemil eren { 27 Aralık 2007 04:50:28 }
Sevgili Erhan Bener benim en yakin dostumdu.
Yigit Bener''in yaziya doktugu bu harika oykuyu
hastanade bana da anlatmisti Erhan. sevgili nihat ziyalan''in vurguladigi gibi. tanri benerlerin sirtini sivazlamis, haydi yazin, diye. Buyuk yazar
dostum Vus''at O.Bener de olunceye degin oyku duslemis, kurgulamis ve son oykusunu tamamlamak uzere cok sevdigi yigit benere birakmisti.
Erhan''in portrelerini nasil yaptigimi baska bir yazida uzun uzun anlattim. son yapmakta oldugum portresini bir turlu bitiremiyordum; hastaneye gormeye gittikerimde yeni bir ressam oykusu yazdigini ama henuz bitirmedigini, portreyi bitirmezsem, beni o oykuyu degistirerek
beni cezalandiracagini soylerdi saka yollu; ben de sakin ha yapma bitirecegim derdim, yaptıgı sakayi ciddiye almis gibi.
insan ne denli hasta olsa da cok yakinlarinin olecegni kabullenemiyor.Portre bir turlu bitmiyordu; sanki Erhan gizil bir gucle engel oluyordu bitmesine; portre biterse yasami da bitecekmis, gibi.Calisirken zaman zaman icimden
Erhana kiziyor, birak ta sunu bitireyim, diyordum. sevgili nihat ziyalanin onerisi ile kurumamis portreleri, boyalarin birbirine bulasacagini goze alarak hastaneye goturup gosterdim, cok sevindi,iki portreyi gorunce.
Yaprak aglaya aglaya bildirdi bana babasının olumunu.
cok buyuk bir dostumu kaybetmenin acisi, simdi
evinde ve hastanede cektigim fotograflardan
desenlere ve resimlere donusuyor.
Bener ailesinde yazarlik surekli bir eylem, geriden gelenler var: ucuncu kardes Bilge, ogul
Yigit ve torun Lal.
Karga oykusunun ayorum sitesine konmasini saglayan sevgili Yigit ve sevgili Deniz''e tesekkurler.


nihat ziyalan { 26 Aralık 2007 22:08:52 }
OLUME MEYDAN OKUYAN

Bener ailesinin urettiklerine icim titreyerek yaklastim hep. bana taze heyecanlar sunacagini bildigim icin butun kapilarimi acarak okurum onlari. her zaman kazancli ciktim bundan. sagolsunlar. vus`at, erhan, yigit bener. simdilik bu kadar ama yeni bener`lerin cikacagina inaniyorum. cunku oyle bir aile. yaratici guc onlari kutsamis.

KARGA muthis bir oyku.

gercegi hayal kurarak donusturen, son dakikanin, saniyenin bile keyfini cikaran bir yazarin oykusu. Olum doseginde OLUME MEYDAN OKUYAN havasiyla okuyana guc veren bir calisma.

KARGA`nin Ayorum`da cikmasina izin veren yigit bener`e tesekkurler.

bener ailesinin ayrilmaz dostu cemil eren`in hasta yataginda cektigi fotograflardan ckardigi desen; ancak o an`i yureginde duyumsayanin kotaracagi: Olume Meydan Okuyan baska bir ciglik. KARGA`yla omuz omuza.

Deniz Gunal`in Karga`yi okuduktan sonra ayorum icin yigit bener`den izin koparmasi, cemil eren`den desenle katkida bulunmasini saglamasi kutlanacak bir caba.

ama ille de KARGA!

tek sayfalik bir oyku olduguna bakmayin. bir kitap dolusu enerjiyle yuklu bir oyku.

basimiz sagolsun derken ERHAN BENER`in yazdiklarini dusunerek biraz ferahliyorum. butun sanatcilar, yaratici yazarlar gibi ona da olum yok. yillara meydan okuyarak yasayacak.

son dakikaya kadar yaratici yazinla hayal kurup olume meydan okumak...

Isiklar icinde yat (bu soz sevgili birsen ferahli`nindir)

guzel insan,

degerli

ERHAN BENER.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git