A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

MÜZE...

Kategori Kategori: Nalına Mıhına | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Metin Atamer | 24 Kasım 2012 05:27:20

Bir televizyon programında Sunay Akın konuşmasında "Bir ülkede müze yoksa o ülke yoksuldur" diye bir cümle kullandı. Düşünecek olursak, bu söz çok önemli bir gerçeği ortaya koymakta. Bir toplumun müzede sergileyeceği bir geçmişi yoksa, fakirdir. Amerika'da müzelerde segilenen bir çok eşyaların 250 yıllık mazisi bulunmakta ve Amerikalılar bununla övünmekteler. Maksadım ülkemizdeki müzelerde sergilenen eşyaların tarihini sizlere anlatmak değil. İlginç bir müzeyi tanıtmak istedim.

İstanbul’da oturup da Dr. Zeki Zeren sokağını bilmeyen olabilir düşüncesindeyim. Bu sokakta iki katlı bir bina, etrafındaki yüksek apartmanlara meydan okurcasına ayakta ve dimdik durmakta. Bu bina Sunay Akın’ın oyuncak müzesidir. Bu müzeyi bir kaç kez dolaştım.  Sunay Akın, kullandığı bu cümlede haklı olduğunu düşünmekteyim. Geçtiğimiz hafta bir iş vesilesi olarak gittiğim Sinop’ta işimin arasında kısa bir boşluk vardı ve yemek saatine rastlamaktaydı. Yemeği bir kenara bırakıp Sinop Cezaevi Müzesi’ni gezmeye gittim.

Sinop’un tarihi 4000 yıl geriye gitmekte. Söylenen odur ki, kale surları Gaskalılar tarafından yapılmış, sırasıyla Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu, ve Osmanlılara hizmet etmiştir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde 1568’de  buraya da uğramış ve ‘’Büyük korkunç bir kaledir, dev gardiyanları, 300 demir kapısı vardır ’’ diye bu kaleden bahsetmiştir.  

Kalenin resmi olarak bir hapishaneye dönüşmesi 1887 senelerine rastlar, ve çok iyi korunmuş bulunan kale içine çeşitli bölümler yapılır. Sinop’da görev yapan Mutasarrıf  Veysel Paşa hapishaneye bir de hamam ilavesi yaptırmış, fakat hamam kale surlarının hemen dışında inşa edilmiştir. Bu şehirden kaçmanın imkansız olmasından dolayı, idareciler tarafından toplumdan tecrit edilmesi  istenilen kişilerin gönderileceği tek yer olarak Sinop görünmüştür. Hatta Kırım Hanı Devlet Giray da 1713 de burada hapis yatmıştır.  

‘Bodrum ve Sinop’ Anadolunun iki ‘‘Kalebent’i’’ olarak hizmet verir. 11 Haziran 1913 yılında Mahmut Şevket Paşa’nın Beyazıtta  öldürülmesi hadisesinden sorumlu tutulan 200‘ü aşkın İttihat Terakki karşıtı muhalifi mahkum ederek,  Sinop’da ceza evine koyarlar. Aralarında kimler yok ki. Katipler, Öğretmenler, Adliye katipleri, Avukatlar, Emekli Albaylar, Hariciye Nazırlığı katipleri, Tabipler, İçişleri katipleri velhasıl toplumun her kesiminden 200 mahkum cezalarını çekmek için Sinop’a gönderilir.

Bu hapishane sadece Osmanlı dönemine hizmet eden bir Kalebent değildir. Bu korunmalı yer, Cumhuriyet döneminde de hizmet vermeye devam eder. Siyasi yasaklı bir çok yazar ve düşünürün cezalarını çekmek için gönderildikleri yer Sinop olur. Bunların içinde kimler yoktur ki: Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ruhi Su, saygı ile andığım Vatandaş Ahmet Efendi konulu pazar sohbetleri yazısı olan değerli Şeyh-ül Muharririn Burhan Felek de bu mekanda hapis yatmıştır. Hatta Nazım Hikmet Ran‘ın da bu yerde hapis yattığı rivayet olunsa da, kayıtlarda böyle bir belge olmadığı söylenmekte. Hapishaneyi en ince detayına kadar inceliyerek gezdim. Vatanına ve milletine hizmet eden onlarca insan, katillerle  beraber aynı mekanda ceza çekmiş. Bir çok kişi de, ne ile suçlandığını bilmeden buralarda ömürlerini tüketmişler. Bir çok aydın, yazar burada önemli eserlerini yazmışlar, edebiyat tarihimizde, hapishanede yazılan kitaplar içinde kilometre taşı olarak dururlar.  

Kaldıkları yerler ve bilhassa tecrit cezası odaları, pranga odası, tahmin ve tahayyül sınırlarınızın dışındadır. Şimdi ise bu mekan bir açık hava hapishane müzesi. Burada, ülkemin bir ücra köşesinde, yıllarca  insanlara çektirilen cezanın bir insanlık ayıbı olarak sergilenmekte olduğuna inanmaktayım. Bu mekanı, her gün, onlarca insan para ödeyerek gezmekte.

Buradan çıkarken insan olduğumdan utanarak, ruh ezikliği içinde müzeyi terk ettim. Aynı duygular içinde olan bir çok kişi ile kapıda karşılaşıp sohbet ettim. Dönüp cezaevinin kapısına bir daha baktım. Girişin üzerinde büyük harflerle şu cümle yazmaktaydı ‘’ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR ’’. Bir toplumun tarihinde zihinlere  yerleşen Sinop Cezaevi konusu, bu mekanda müze olarak sergilenmekte.

Dilerim bir gün gelir Silivri ve Sincan cezaevleri müze olarak dönüşüme uğrar. Bu mekanları ziyaret edenlerin de benim duyduğum utanç duygularını nasıl ifade edeceklerini merak etmekteyim diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?
Ayakkabılar yapılmaz, yetiştirilir
Yazarlarımızdan Prof. Dr. Şehmus Güzel yaşamını yitirdi.

Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

AVM’ler, Kapitalizm ve Emekçinin Kuşatılması Tüketim Toplumunun Görünmez Hapishanesi
Coğrafya Değil, Kapitalist Sömürü Kaderi Belirler
Tekno-Kapitalizmin Çöküş Aynası Tesla Neden “En Sonda”
Hanuka, Devrim ve Makabiler
Roş Aşanada Şofarın Çığlığı ve Hakikatın Sentezinde Marx ve Hegel

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git