A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Yeni bir dizi izlemeye başladım. Karadayı....

Kategori Kategori: Yaşam | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Deniz Günal | 24 Kasım 2012 05:12:15

70 yıllarda geçiyor. İstanbul'un eski bir mahallesinde, Trabzon'dan göç etmiş, namusuyla çalışıp yaşayan bir aile... Kara ailesi. Geleneksel bir aile fakat ilişkiler baskıdan çok sevgi, dürüstlük, saygı üzerine kurulmuş. Baba Nazif bir kunduracı, saygı duyulan bir büyüğü mahallenin. Bir kabadayı hem de...Ama dürüstlük, onur, hakkaniyete herşeyden çok önem veren, çalışkanlığı, dürüstlüğü, onurlu duruşu, onurlu durabilecek kadar güçlü oluşu ile herkesin sevgisini, saygısını kazanmış.

Özverili anne, evinde, mahallede geçiyor ailesine adanmış yaşamı. Kocasından, çocuklarından büyük saygı görüyor. Büyük oğlu Mahir’i de kendileri gibi yetiştirmişler. Babası gibi kabadayı, kunduracı, özverili, çalışkan, anne gibi sevgi dolu, üstüne bir de heybetli, yakışıklı. Karadayı.

Fakat, işler bir gün fena halde ters dönüyor. Nazif Bey,  hiç biri ile bir ilişkisi olmamasına karşın, savcı, polis, mafya ilişkilerinin ortasında tuzağa düşürülüyor, bir Cumhuriyet Başsavcısını öldürmek suçundan idamla yargılanmak üzere tutuklanıyor. Ailesi, onu yakından tanıyan dostları inanmıyor ama önemli olan yargının kararı. Oğul Mahir yemin ediyor babasını kurtarmaya. Onun ya masumluğunu kanıtlayacak ya da kaçıracak. Öncelikle suçsuzluğunu kanıtlayabilmek için canını dişine takıyor....  Adliye’ye giriyor, yargıcı tanımak istiyor öncelikle. Bundan sonrasını söylemeyeceğim.

Sıkılmadan izleyebildiğiniz uzun bir dizi. Adliye, hapishane, mahalle, mekan İstanbul, 70ler... İzlemek çin daha ne ister insan! Ana konu Nazif Bey’in nasıl kurtulacağı. Biz izleyenler biliyoruz, cumhuriyet başsavcısını kim öldürdü, niye öldürdü, ne pislikler dönüyor. Ne Nazif Bey, ne Mahir, ne yargıç ne de aileden herhangi biri biliyor.

Kendi halinde bir aile Kara ailesi. Yaşadıkları mahalle, yaşam biçimleri ile zararsız, üstelik  iddiasız, umutları bile alçak gönüllü insanlar. Birbirlerine bağlı, çalışkan, sevgi dolular.... Böyle insanların, mutlu, sağlıklı, beladan uzak yaşaması gerekir  değil mi? Nazif Beyin başına gelenler, ailenin darmadağın olması insanın içini kanatıyor.

Devletin içinde güçlerini, görevlerini kötüye kullanan savcı, polis, bakan olması, onlarla işbirliği yapan mafyanın, medyanın varlığı hep bildiğimiz, iyice kanıksadığımız durumlar. Bu filmi izlerken niye içim böyle çok yanıyor diye düşünüyorum.

Elbette, Kara ailesi yalnızca düş gücünün bir ürünü değil. Öyle olsaydı, güle oynaya izleyebilirdim. Böyle pislikler yaşanmıyor nasıl olsa diye...

Yüzyıllar boyunca, her kültürde, nice aile kimsenin ruhu duymadan dağıldı kimbilir. Bazıları romanlara, öykülere konu oldu. Oldu da bitti diyebilsem, yine rahat rahat izleyebilirdim.

Yaşanan tüm pisliklerden insanlık ders çıkardı, önlemini aldı. Bizim ülkemizde de artık bunlar yaşanmıyor, yaşanamaz diyebilseydim. Güe oynaya izleyebilirdim.

Ama oluyor, oluyor, oluyor.... Bitmiyor.

Bir türlü bitmiyor.

Karadayı filminin geçtiği dönemde, güvenilebilecek bir adalet sistemi var yine de. Çoğunluk görevini düzgün yapmaya çalışan, arada yanlışları olsa da kötülükden uzak durmayı seçen, seçecek olan insanlardan oluşuyor. Kötüler bile hala onurlu, dürüst davranış perdesi ardında gizleniyor. Yalnızca açığa çıkarılmaları gerekiyor onlardan kurtulmak için.

Ya şu anda, 2012’de Türkiye’de?  

Tüm suçları görevlerini yapmak olan, ya da siyasi duruşları, iktidar oyunu oynayan güçlere karşı duruşları yüzünden içeri atılmış ne kadar çok insan var değil mi? Doktorlar, gazeteciler, öğretim görevlileri, subaylar, memurlar... Bu insanların önemli bir kısmı, alanlarında başarılı, topluma hizmetleri olmuş insanlar. Üstelik tamamen uydurma delillerle içerde tutuluyorlar.

Delillerin uydurmalığı tarafsız kuruluşlarca  kanıtlanmış da olsa, mahkum edildiler. Güzel türkçemizde dediğimiz gibi. Minareyi çalan kılıfı uydurdu, kılıf uymadı aslında minare sap gibi duruyor. Ama hırsızlar, yağmacılar uysa da .....  uymasa da ...... dediler, mahkumiyetleri kesinleştirdiler.

İçerdeki o insanların hiç bir şansları yok artık.Bizim şansımız var mı? Biz dışardakilerin?

Yarın, sonraki gün, hangi çıkar ilişkilerine kurban gideceğimizi biliyor muyuz? Ömrümüzün sonuna dek,  alnımızın akıyla yaşayabilme umudumuz var mı? Çalışkan, dürüst, onurlu birer insan olarak geçimimizi sağlayabilecek miyiz? Kazandıklarımız bizi rahat ettirebilecek mi? Sevdiklerimizle, gönül ferahlığı, neşe ile paylaşabileceğimiz  birer yaşamımız olabilir mi?

Ya çocuklarımızın nasıl bir geleceği olacak? Onlara, dürüst, güvenilir, çalışkan birer insan olurlarsa, emek verirlerse, değer üretirlerse bu hayatta toplum içinde bir yere gelebileceklerini söyleyebilir miyiz? Çocuklarınıza ne öğütlüyorsunuz?

Karadayı, geçmiş dünyanın karanlık, acı gerçeklerinden yola çıkmış bir kurgu. İçinde umut var. Can yaksa da yolun sonunda bir ışık görünüyor.

Ya, Ergenekon, Balyoz, Odatv davasından içerde tutulan insanlar, onların aileleri için... Çocukları için? Biliyor musunuz, içerde tutuklu iki subayın delikanlı yaşta oğulları arka arkaya trafik kazasında hayatlarını yitirdi. Trafik kazası!  Öyle mi?

İşte bu çağın gerçekleri! İçinde hiç umut yok.  Bir gün, filmi çevrilebilirse, hiç kimse izleyemeyecek. Ya inandırıcı bulmayacaklar ya da yürekleri öyle kanatacak ki, kimse  hiç kimse izleyemeyecek.

Canımız niye yanmıyor?

Biliyorum, insanoğlu hem vicdanı olan hem de vicdanını her koşulda rahatlatabilen tek yaratık.

Biliyorum, iyice dibe batsın ki çıkma umudu olsun bu toplumun diyenler var. Ülke, taşıdığı pisliklerle hesaplaşıyor diyenler, hep böyleydi diyenler...

Bir toplumun dibe batarak aydınlığa çıkabileceğini sananlar, ya da bunu ilahi düzenin işleyişi olarak görenler... Yalnızca kendilerini kurtarabileceklerini, ellerini, yüreklerini temiz tutabileceklerini düşününenler...

Bir toplum batarken ne çok masum insanın, kaç kuşağın canı yanıyor, aileler nasıl parçalanıyor, çocuklar nasıl savruluyor, onun bunun elinde yem oluyor biliyor musunuz? Ateş düştüğü yeri yakıyor yakıyor...

Yaşamınızın herhangi bir anında, zalimle, yalancıyla, namussuzla işbirliği içine girdiyseniz,

ya da onlara iyi niyetle bile olsa yol açtıysanız,

ve hatta boyun eğmeniz gerektiyse bile...

Vicdanınızı aklayabilir misiniz?

 
 
***
 
 
Deniz Günal'ın feysbuk sayfası için: www.facebook.com/DenizdenDeryaya

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 4 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi’nde yükselen o çığlık
Türkiye’de Engelli İşçiler ve Sınıf Mücadelesi: 3 Aralık’ta Görünmez Kılınan Emek Gerçeğine Devrimci Bir Bakış
MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi
Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…
İngiltere’den Türkiye’ye £35 Milyonluk Ray Sözleşmesi: Fırsat mı, Çıkmaz mı?

Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?

ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git