Isparta'nın Barla kasabasında Said-i Nursi'nin sürgün olarak yaşadığı dönemde kullandığı ev, devlet eliyle kültür evine dönüştürülüyor. Isparta Valisi Memduh Oğuz'un girişimiyle başlatılan projeyle İl Özel İdaresi'ne devredilen evin, 'nur turizmi'ne kazandırılması hedeflenirken, bir süredir Isparta'nın kutsallığına yönelik açıklamalarıyla gündeme gelen Vali Oğuz'un beklentisi ise yılda 5 milyon turistin geleceği yönünde.
SAİD-İ NURSİ’NİN YAŞADIĞI EV İL ÖZEL İDARESİNE DEVREDİLDİ
Eğirdir ilçesine bağlı Barla kasabasında Camikebir Mahallesi’nde bulunan ve Said-i Nursi’nin 1953-1960 yılları arasında bir süre yaşadığı 3 katlı ev, hissedarları tarafından Isparta İl Özel İdaresi’ne devredildi. Hissedarlar Şerafettin Öztürk, Zeliha Günay Örücü ve Haluk Örücü’nün yanı sıra Eğirdir Kaymakamı Yalçın Yılmaz, Eğirdir Belediye Başkanı Osman Nuri Özmeral, İl Özel İdaresi Hukuk Müşaviri Abdullah Çelik, Barla Belediye Başkanı Mehmet Sert ve İl Genel Meclis Üyesi Kamil Göncü ile birlikte Kültür Evi yapılması amacıyla restore edilecek evde incelemelerde bulunan Vali Oğuz, Isparta turizmine önemli katkı sağlayacak olan gizli bir hazinenin ortaya çıkarıldığını söyledi.
VALİ OĞUZ: ‘SAİD-İ NURSİ HAZRETLERİNİN EVİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR’
İnceleme gezisi sırasında basına açıklama yapan Vali Oğuz, Barla’nın ve Said-i Nursi’nin ikamet ettiği evin kültür hayatı açısından büyük önem taşıdığını söyledi. İnceleme sırasında orada bulunanların ileride önemli bir olayın tanıkları olarak hatırlanacaklarını dile getiren Vali Oğuz, “bu kasaba Said-i Nursi Hazretleri’nin mecburi ikamet yerlerinden biri olarak belirleniyor ve burada eserlerini telif ediyor. Vefa insanı olduğu için de daha sonra bu coğrafyaya, bu bölgeye, bu vilayete, bu kasabaya çok önem veriyor” diye konuştu.
‘BURADA YAZILANLAR ISPARTA’NIN İLİMLE NURLANACAĞINA İŞARET’
Isparta’nın Türkiye’deki ilk resmi tescilli ilim şehri olacağını öne süren Vali Oğuz, kentin tarihi, kültürü ve coğrafi bakımdan ilim şehri olmaya layık olduğunu belirterek, “inşallah bunun alt yapısı, mevzuatı gerçekleşir ve Türkiye’deki ilk tescilli ilim şehri Isparta olur. İşte bu evler Isparta’nın ilim şehri olduğuna dair birer işarettir. Birer tarihi delildir. Burada telif edilmiş eserler Isparta’da ilmin yaygın olacağına, gelecekte Isparta’nın ilimle aydınlanacağına, ilimle nurlanacağına birer işarettir. İslam’ın hedefi de cehaleti ortadan kaldırmaktır. Cehalet ortadan kalkarsa İslam da hedefine ulaşmış olur. Isparta’nın ilim sürecinde, ilim yolunda giderken bu ev önemli bir durak noktasıdır. İnşallah burası tarafımızdan restore edilerek, ziyarete açık hale getirilecek” dedi.
KÜLTÜR EVİ TEKLİFİ VALİ OĞUZ’DAN GELDİ
200 yıllık geçmişi olduğu belirtilen evin Şerafettin Öztürk ve akrabalarının mülkiyetinde olduğunu söyleyen Vali Oğuz, “bendeniz kendilerine bu evi o misyona uygun şekilde kültür evi olarak değerlendirelim teklifinde bulundum. Çok yüksek bir gönüllülükle, çok büyük bir arzuyla hay hay öyle yapalım dediler ve bugün İstanbul’dan gelerek evin tapusunu özel idareye karşılıksız olarak devrettiler. Öztürk ailesine bu güzel davranışlarından dolayı çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
ISPARTA VALİSİNİN NUR TURİZMİ SEVDASI
Körfez depremi sırasında Kocaeli Valisi iken merkeze alınan Vali Oğuz, uzun süredir bu görevinde emekli olmayı beklerken iki yıl önce atandığı Isparta Valiliği süresince adı hep tartışmaların odağında oldu. Kocaeli Valiliği sırasında adı ‘irticacı’ olarak anılan Oğuz, o dönem katıldığı ADD toplantısında “irticacı olduğum ispatlansın Atatürk heykeli önünde intihar ederim” açıklamasıyla dikkat çekmişti. Isparta’nın İslam açısından Mekke, Medine ve Küdüs’ten sonra dördüncü kutsal kent olduğunu iddia eden Vali Oğuz, Said-i Nursi’nin 1925 yılında yaşanan Şeyh Sait ayaklanmasına karıştığı iddiasıyla 1926 yılından itibaren sürgün olarak zorunlu ikamette bulunduğu Barla ve kent merkezindeki evler ile mezarının bulunduğu iddia edilen Sav kasabasının nur turizmine açılmasına yönelik çıkışlarıyla biliniyor. Vali Oğuz, daha önce yaptığı açıklamada Said-i Nursi’den dolayı Isparta’da yılda 10 milyon turist potansiyeli bulunduğunu öne sürmüştü.
Yusuf Yavuz