Çok az insanın yaşamından geriye çağlar boyunca kuşakları doğrudan etkileyen, ya da esinleyebilen izler kalmıştır. Cengiz Han'ın, Julyus Sezar'ın insanlık tarihini değiştirdiğini ama artık adlarının, yaptıklarının yalnızca birer esin olarak sürdüğünü düşünebiliriz. Aynı şekilde, Eflatun'un, Sokrates'in Karl Marx'ın ya da bilgelerin de varlıklarından geriye esin pınarlarının kaldığını söyleyebiliriz. İnsanlık varoldukça akacak esin pınarları...
Mustafa Kemal Atatürk... Dahi bir komutan, bağımsızlığa, ulusal egemenliğe gönül vermiş bir devlet adamı, kadın erkek eşitliğine, aklın, bilimin, özgür düşüncenin önemine yaşamını adamış bir devrimci...
Bir ulusun Ata’sı... Onu ne denli yıkmaya çalışsalar, karalamaya, yok etmeye, unutturmaya çalışsalar o denli güçleniyor ışığı, yüreklerdeki aydınlığı o denli büyüyor...
Başka hangi ulusun, insana ait üst nitelikleri kişiliğindeki tutarlılık, yaşamının utku ile bütünleştirebilmiş bir önderi olmuştur. Elbette, her ulusun çeşit çeşit kahramanları var. Büyük devlet adamları, asileri, bilgeleri, bilim sanat insanları... Yetenekleri, azimleri ile değil yalnızca, iradeleri, yaptıkları işe inanmaları, insanlıkları ile halklarına yol açmış, yol göstermişlerdir. Bizim ise tüm insanlığa bir armağan olarak içimizden çıkan, bize insanlık değerlerine sahip olma bilincini armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’ümüz var.
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kuşakların bugününde de yarınlarında da o bir esin pınarı olacak. Özgüvenimizi, insana olan sevgimizi, akla, bilime, insanın özgür iradesine verdiğimiz değeri, düşüncelerinin, insanlığının gürül gürül suları ile besleyecek.
Keşke, her ulusun ya da her coğrafyanın, hiç değilse her çağın bir Mustafa Kemal’i olsa. Yurtta barış dünyada barış ülküsü ile hakça bir gönence kavuşma şansı olsa tüm insanlığın.
Yaşamım onun varlığı ile doğrudan etkilendi. Varlığım onun varlığının yarattığı aydınlıkta filizlendi. Yaşamımın her noktasında yapıtları, düşünceleri ile esin pınarım olan Mustafa Kemal Atatürk’e, aşkla, minnetle, özlemle...
***