Amerika'da bir radyo. Y94. Sabah yayını yapılırken bir dinleyici arıyor, canlı yayına bağlanıyor. Konuşma aşağı yukarı şöyle, dinleyici kadın başlıyor: "Sizden önce kaç gazeteyi, kaç radyoyu hatta kaç televizyonu aradım ama kimse bir şey yapmadı. Son çare sizi arıyorum."
Sunucu cevaplıyor: “Tamam çok güzel, nasıl yardımcı olabiliriz, durum nedir?”
Kadın: "Ben son birkaç ayda 3 tane geyiğe çarptım arabamla..Genelde de interstate (eyaletler arası yol ama tam olarak otoban değil- mesela Şişli yolu gibi diyelim)… Kazaların üçünde de geyik tabelası vardı kenarda. Neden bu geyiklere bu yollardan geçme izni veriyoruz..Neden onları bu anayollara değil de daha sakin, trafiğin işlek olmadığı yollara yönlendirmiyoruz.?"
Sunucu: (Gülmemek için kendini zor tutarak) "Yani siz şimdi diyorsunuz ki, bu işaretleri başka yerlere alalım, geyikler oralardan geçsinler?"
Kadın: "Evet"
Sunucu : "Şöyle bir yanlış anlaşılma durumu olabilir mi acaba, bu işaretler belki de geyikler için konulmamıştır? Belki geyiklerin güvenliği için, yani bizim dikkat etmemiz için konulmuştur?"
Kadın : "Hayır hayır, geyikleri başka yollara yönlendirelim, oralardan geçsinler, kazalar olmasın."
Spikerler bir iki kez durumu izah etmeye çalıştılarsa da kadıncağız anlayacak gibi olmadığı için konuyu tatlıya bağlayıp telefonu kapatıyorlar.
Merak edenler için Youtube linki şu:
http://www.youtube.com/watch?v=RFCrJleggrIBazı yorumlar, kadının radyoyu arayarak şaka yaptığını söylüyor. Bazı yorumlarda da kadının zeka düzeyiyle ilgili analizler var. Kadın hakikaten de spikerlerle dalga geçmiş olabilir.
Umarım öyledir…
Ya dalga geçmediyse?
Yeşilist e mail atmış: Uyan İstanbul, kabusun gerçek oluyor! diye. Maslak 1453 projesinin, İstanbul’un dokusunu tamamen zedelediğine dair e mail, daha önceden haber yapılmıştı. İmza toplamak için yazdıkları mektupta, inşaat nedeniyle Fatih Ormanı’nın 320 bin metrekarelik alanına beton döküldüğü yazıyor.
TIKLAYINIZAncak Orman ve Su İşleri Bakanlığı, yayımladığı açıklama ile, Maslak 1453’ün arazi sınırları içinde Fatih Ormanı’nın olmadığını ifade etti. Üstelik Ağaoğlu’nun, Fatih Ormanı’nda at koşturduğu reklamını da “Halkı yanlış yönlendiren bir reklam” olarak nitelendirerek, bakanlıktan alınmış herhangi bir izin olmadığını belirtti.
Ağaoğlu, bunu üzerine bir açıklama yayımlayarak, “Zaten bizim arsa Fatih Ormanı’nda değil ki. Onun hemen yanında, zamanında TSK’nın atış poligonu olan yer” dedi. İnşaat için tek bir ağaç kesilmediğini de sözlerine ekledi.
Milletçe Fatih Ormanı’nın hemen yanında Kalahari Çölü olduğunu öğrenmiş olduk. Tek bir ağaç yokmuş. Ha, bunun yanı sıra, aslında grubun Orman Bakanlığı’na hafiften içerlediğini de anlıyoruz, zira Orman ve Su İşleri Bakanlığı “Fatih Ormanı’nda herhangi bir tahsis söz konusu değildir” diye açıklama yapar yapmaz Ağaoğlu grubu “Eee, Parkorman ne oluyor o zaman?” diye cevabını yapıştırıveriyor.
Bu arada Yurt Gazetesi’nden iki muhabir, Maslak 1453’ün inşaat alanlarına girerek, TSK’ya ait arazilerde ağaçların bir bir söküldüğünü görüntülemiş.
Şu hale bakar mısınız? Doğanın kendi elleriyle ektiği o güzelim ağaçlar, o ağaçların dallarında yuva yapıp da yumurtlayan kuşlar, düşen meyvelerle beslenen karıncalar ve bin türlü hayvanatın kaderi, pinpon topu gibi bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyor.
Kadının biri Amerika’da radyoya canlı bağlanıp “Şu geyiklere çarpıp duruyorum, sayın yetkililer, lütfen şu tabelaların yerini değiştirin de geyikler buradan geçmesin, yazık onlara!” diyor.
Bizim evin otoparkından sansarlar, kirpiler geçiyor. Onlara kodlanmış yol bu, ne yapsınlar, onların geçiş yolu burası. Nereden bilecekler ormanın otopark olduğunu?
Ben de bizim kapıcıya haber verdim, sansarlar için bir yaya yolu yaptıralım, ışıklar koyalım, sonra onlara şu şarkıyı ezberletelim: “Kırmızı yanınca dur, sarı yanınca bekle, yeşil yanınca geç, ey sansar teyze!” Kapıcı, yönetimi bilgilendireceğini söyledi.
Bizim bir şeyleri anlamamız gerçekten zorlaşmış, belki onlar trafik lambalarını anlar.
Sinem Baş