|
|
Hayır, her zaman farklı düşünme hakkına sahip değilsin!Kategori: Makale | 0 Yorum | 31 Ekim 2012 06:41:26 Her yıl öğrencilerimle en az bir kere olmak üzere iki şey yapmaya çalışırım. İlki, onlara, biraz zorlamalı da olsa aktif öğrenmeye özendirir umuduyla, "iddialı filozoflar" diye hitap etmeyi ihmal etmem.
Diğeri de şuna benzer bir şeyler söylemem: ‘Herkes farklı düşünme hakkına sahiptir söylemini duyduğunuzdan eminim.’ Belki bunu bir tartışmanın daha fazla uzamasını önlemek ya da birini susturmak için kendinize bile söylemişsinizdir. Tamam, ama bu odaya ayak basar basmaz bu söylem artık geçerli değildir. Farklı olana değil, sadece savunabileceğiniz düşüncelere sahip olma hakkınız vardır. Biraz acımasızlık mı? Belki, ama felsefe öğretmenleri öğrencilerine bir fikri nasıl oluşturacakları, savunacakları ve bir inanç / düşünce savunulamaz hale geldiğinde nasıl kabulleneceklerini öğretmekle yükümlüdür. “Farklı düşünme hakkım var” söylemine ilişkin sorun, çok sık olarak zaten terkedilmiş olması gereken inanç / düşünceleri saklamak için kullanılıyor olmasıdır. Bu artık “İstediğimi söyler, istediğimi düşünürüm” anlayışının özet söylemidir – bundan öteye tartışmayı sürdürme bir türlü yersiz çabadır. Ve bu davranış, bana göre, giderek genel konuşmaların zararlı ve tehlikeli özelliği haline gelen yetkin ve yetkin olmayan arasındaki haksız eşitliği beslemektedir. Herşeyden önce bir düşünce ne demektir? Plato bugün halen geçerli olan düşünce ya da genel inanç ve kesin bilgi arasındaki ayrımı koyar: Bir düşünce / inanç “1+1=2 ya da dik açısı olan bir daire yoktur” gibi kesin değildir ve belirsizlik taşır. Düşünce, öngörü veya politika gibi çoğu insanı ilgilendiren sorulara ilişkin görüşlerlerle beğeni ya da tercihlerden, yasal ve bilimsel fikirler gibi teknik uzmanlığa dayalı görüşlere kadar çeşitlilik gösterir. Birinci tür görüşleri gerçekten tartışamazsınız. Çilekli dondurmanın çikolatalı olanından daha güzel olduğu konusunda yanıldığınızı ısrar etmem ne denli aptallık olur. Mery Dorey, adına ters olarak ateşli bir aşılama karşıtı olan Avustralya Aşılama Programı Ağı’nın lideridir. Ms Dorey’in sağlık alanında bir diploması yoktur, ancak eski yeşillerin lideri Bob Brown bir bilim adamı olmadığı halde nükleer santrallere ilişkin yorum yapabiliyorsa, benim de aşılama programları konusunda görüş bildirmeme izin verilmelidir diyor. Ancak Mr Brown’nın nükleer fiziği konusunda bir uzman olduğunu kimse sanmamaktadır; onun görevi bilimin kendisine değil, bilimin uygulama politikaları üzerinde görüş bildirmektir. Bu durumda farklı bir düşünceye sahip olmak ne anlama gelir? “ Herkesin farklı düşünme hakkı vardır” söylemi, eğer hiç kimsenin diğerlerinin istediğini düşünme ve dile getirmesini engelleme hakkı yoktur anlamına geliyorsa, doğru olabilir ancak hiç bir değeri yoktur. Aşılar otizme neden olur demenizi, aksi çok kere kanıtlanmış olsa da, kimse önleyemez. Ama hakkınız olan farklı düşünceniz gerçeğin karşısında ciddi bir sav olarak kabul edildiğinde, işte o zaman o görüşünüz gerçekten yanlış ve yanıltıcı olur. Ve giderek gerçekleri bulandıran bir özellik kazanır. Geçtiğimiz günlerde ABC’nin ‘Mediawatch’ programında WIN-TV Wollongong’un kızamık salgınına ilişkin haber programı ele alındı. Salgına ilişkin çeşitli kişiler çeşitli görüşler getirdiler. Bunlardan biri de tahmin edebileceğiniz gibi, aşılama karşıtı Meryl Dorey idi. Bu duruma karşı çıkan bir izleyiciye, söz konusu haber programının doğru, adil ve dengeli olduğu ve sağlık uzmanları yanında belirlenmiş kişilerin yorumlarına da yer verildiği ifade edilmiştir. Gazeteciliğin bu temel ilkesi bir bilimsel olgunun uygulanma politikaları sözkonusu olduğunda geçerlidir. Ancak bilimin kendisi tartışma konusu edildiğinde, uzman ve bilim adamı dışındaki seçilmiş grupların da görüşünün alındığını söylemek abestir. Mediawatch’ın yapımcısı Jonathan Holmes sözünü hiç sakınmadan: “bir tarafta gerçekler, diğer tarafta lafebeliği var” dedi. Gerçekten bir yapımcı bir yayında yetkin uzman görüşü ile safsatalara eşit zaman veremez. Ms Dorey bekleneceği gibi gecikmeden Mediawatch’ın sitesinde yanıtını verdi. ABC’ye, “bir bilimsel tartışmaya açıkça sansür uygulama çağrısında bulunduğu” suçlamasını yöneltti.” Ms Dorey’in bu yanıtı, görüşünüzün ciddiye alınarak yayımlanması ile bu görüşlerin dile getirilmesine hiç bir şekilde izin vermeme konusunu karıştırmaktadır – ya da Andrew Brown’dan alıntılarsam, bu yanıt “bir tartışmayı kaybetmekle tartışma hakkını kaybetmeyi karıştırmaktadır.” Bir daha birileri farklı düşünme haklarından söz ederse, neden öyle düşündüklerini sorun onlara. Sonunda daha eğlenceli bir sohbet şansını yakalayacaksınız. Patrick Stokes Çev: Ahmet Güvenç
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|