5 Ekim günü, 35 ilde aynı anda patlatılan dinamitlerle tüm ülke inşaat çöplüğüne dönüştürüldü. AKP kentsel dönüşüm adıyla ranta açtığı her yerde kamu mallarını, mahalleleri, sokakları, dereleri, su havzalarını, ormanları ve kültürel dokuları yerle bir ediyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük yağması olan bu yıkım, yasa tanımazlığında önemli bir belgesi.
Meselenin kanunsuzluğunu kanıtlamak için yola çıkan hiç bir sivil toplum örgütünün, bireyin ve partinin yargıya başvurma hakları yok!
Talan edilecek kentlerin içinde, İstanbul ilk sırada.
Haydarpaşa, Galata, Taksim ve tam 40.000 konutun yerle bir edilip, 60.000 insanın sokağa atılacağı Beyoğlu- Okmeydanı mahallesi, ‘dönüşüm’ adıyla yeni sahipleri için çoktan paketlendi!
Taksim Meydanı, yalnız İstanbul’un değil ülkenin ortak belleği olsa gerek.
“Taksim yayalaştırma düzenlemesi” adıyla yapılacak yıkım için gün sayılıyor.
Koruma Kurulu yıkıma direniyor, ortada alınmış ve açıklanmış bir karar yok!
Ancak, anlaşılan birilerinin çok acelesi var.
‘Oldu-bitti’ denip, proje basına servis ediliyor.
Koruma Kurulu kararı beklenmeden iş Kalyon İnşaat’a ihale edildi bile.
Gezi Parkı’nda bulunan ağaçların bir kısmı ‘budanma’ adıyla yok edildi.
Aylardır bu ağaçlara su bile verilmiyor, çevre temizliği yapılmıyor, her gece Belediye ekiplerince yıkanıp temizliği yapılan Taksim’e aylardır el sürülmüyor.
Esnaf’ın ve çevrenin çöpleri alınmıyor.
Bugünlerde buraya yolu düşenler kentin merkezini pislik götürdüğünü görebilirler.
Anlayacağınız meydan ve çevresi, çoktan gözden çıkarılmış!
Gezi Parkındaki çay bahçeleri işletmecilerine, Talimhane tarafındaki dükkân sahiplerine hiç bir yasal karşılığı olmayan tebligatlar iletiliyor.
Tebligatlar, yıllardır burada hizmet üreten insanları ‘işgalci’ sayıyor.
15 Ekim son gün!
‘Eğer çıkmazsanız başınıza yıkarız’ anlamı taşıyan bu tebligatlara Esnaf reaksiyon gösteriyor, dinleyen yok.
Tebligatlara itiraz hakkı yok.
Esnaf çaresiz ve sahipsiz!
Olup bitenlere halk desteği hiç yok.
Susuluyor, susuluyor, susuluyor.
Yani vurgun vuranın olacak, talan ise yapanın yanına kâr kalacak.
Toplam 551 ağaç kesilecek, alanı ayakta tutacağı söylenen onlarca beton kazık üstündeki Taksim belleğini yitirip demir yığınlarına esir edilecek, insanlar ‘yayalaştırma’ adıyla dehlizlere doğru yolculuk edecek, Topçu Kışlası adıyla bir ucube alış-veriş merkezi ve ‘zarif bir cami’ kılıfıyla bir cami, meydanın orta yerine kondurulacak.
Tam 1 yıl süreyle Taksim ve çevresinde hayat duracak.
Meydan, tüm gösteri-basın açıklaması ve yürüyüşlere sonsuza kadar kapatılacak.
Tarlabaşı, Tepebaşı, Talimhane, Harbiye, Şişli, Beyoğlu, Cihangir ve Gümüşsuyu bölgelerine ulaşım, işkenceye dönecek.
Bu bölgelerde yaşayan insanlar kışın kar, yağmur, çamur ve trafik ile boğuşurken, olası bir depremde toplanma yeri olarak belirtilen Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nda şantiyenin ortasında kalakalacaklar.
Taksim’in yıkım ve talan kararı, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nden oy birliği ile çıktı.
Bunun adı, AKP ile birlikte CHP ve Büyükşehir Belediye Meclisi’nde üyesi olan tüm partilerin, İstanbul halkına kazıklı hediyesi olsa gerek!
“Bu kazıklar halkın belleğine çakılan kazıklardır” diyerek reddedenler ve “Taksim’in taksim edilmesine hayır” diyenler, 14 Ekim saat 14.00’da meydanda olacağız.
Bekleriz.
Orhan Aydın