Hiçbir kimse, zümre ya da güruhun bir toplumun bütünü adına bir beyanda bulunarak eşkiyaya ''Turkiye Seninle Gurur Duyuyor'' diye, kongre yapılan bir mekanda, bağırması doğru değildir. Buna tepki gostermeyen toplum tanımıyorum. Bu tepkimi benimle beraber aynı görüşü paylaşan insanlarla birlikte dile getirmek istemem son derecede doğal bir davranıştır.
Bir insan bu kadar mı ileriyi görebilir diye düşünürüm. Hiç bir zaman bu cümleleri aklımdan çıkarmamaktayım. Geçenlerde bir konferansta konu içinde tartıştık. Türkiye’nin bir çok değerleri yabancıların elinde oyuncak gibi oynanmakta. İletişim ağı yabancıların elinde, doğal gaz ve eneji yatırımlarında ana girdi kaynağı yabancıların ellerinde, bankalar ve kapital yabancıların ellerinde, ülkemizde bilhassa sahillerimizde bulunan gayrimenkullerin mülkiyeti yabancıların ellerinde.
Bu örnekler ‘’bilfiil işgal’’ in bir göstergesi olduğunun kanıtı değil de nedir? İktidar sahiplerinin kendi düşünceleri doğrultusunda ülkeyi har vurup harman savurmasının, tarafsız basın marifetiyle tartışılması gerek.
Ben şu kadar oy aldım, istersem memleketi satarım demek, tutarlı bir davranış olamaz. Toplumun cesurca bu konuları tartışması, fikirlerini beyan etmesi en doğru olanıdır. Bir parti genel kuruluna bazı gazeteleri davet edip, eleştiren bazı gazeteleri davet etmemek bile bilinç altında hangi hesaplaşmanın yattığını gösterir.
Geçtiğimiz dönem Büyük Millet Meclisinde bir komisyon marifeti ile yeni bir anayasa yapmak için maddeler ve konular belirlenmeye başlandı. Bütün partilerin bu yapılacak yeni ana yasada hem fikir olması gerekir. Bir anayasanın bütün toplumu eşit kucaklaması istenilendir. Mutlaka bir ortak payda da buluşabileceklerini ümit etmekteyim. Mevcut anayasamızın iktidara getirdiği ve hatta parti başkanlarının belirlediği seçilmiş milletvekilleri, bu hazırlanacak anayasaya evet yahut hayır diyecekler. Nereden bakarsanız bakın, mecliste oy verecek vekiller, her ne kadar parti başkanlarının belirlediği vekiller olsa da, bu oylamada söz sahibi olacaklar. Halk oylamasının ise formaliteden ileri gitmesi kanımca beklenmemelidir.
Yeni bir yasama yılı başlaması arifesinde, yeni bir ders yılının son derecede sıkıntılı başladığını gözlemekteyim. Yeni ders yılında yeni başlayan talebelere seçmeli ders olarak sundukları ve bilhassa yeteneği ortaya çıkaracak konularda öğretmen bulunamazken, peygamberin hayatını anlatacak seçmeli dersler için imam hatip mezunu öğretmenlerin bolca hazır olmasının, bu konuda cemaatin organize çalışmış olmasından kaynaklandığı varsayımında bulunsam hatalı olur mu diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.