|
|
"Asla dönek olmayacağım!" diyerek sonuna kadar komünist kaldı...Kategori: Ayorum Güncel | 1 Yorum | Yazan: Aynur Çağlı | 03 Ekim 2012 13:11:49 Dev bir tarihçi, hiç ödün vermeyen bir Markist, dünyaya malolmuş caz tutkunu bir entellektüel...1 Ekim 2012'de, 95 yaşında ölen ünlü İngiliz tarihçi Eric Hobsbawm, son nefesine kadar ideallerinden vazgeçmedi. 94 yaşındayken yayınladığı "Dünya Nasıl Değiştirilir" kitabında kömünizmin yenilgisine karşın Marksizmin hala insanlığın kurtuluşu için tek çözüm olduğunu savundu.
Eric Hobsbawm, Rusya’da komünist devrimin gerçekleştiği 1917 yılında İskenderiye’deki bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hobsbawm ailesi 1919’da Viyana’ya göç etti. Önce babasını ardından annesini kaybeden Eric, 14 yaşında öksüz kaldı. Berlin’de yaşayan amcası Sidney Hobsbawm, Eric ile kızkardeşini himayesine alarak Almanya’ya götürdü. Faşizmin tırmanışa geçtiği Berlin o günlerde kültürel ve politik açıdan çok hareketliydi. 14 yaşında ilk kez Karl Marks’ın kitabını okuyan Eric, o andan itibaren hayatının sonuna kadar kendini Komünist olarak tanımladı. Amcası 1933 yılında İngiltere’ye tayin olunca kısa bir süre sonra faşizme teslim olan Almanya’dan ayrıldılar. İngiltere’ye geldiğinde 16 yaşında, Almanca konuşan, kitap kurdu bir enternasyonalistti. Üstün ve kıvrak zekası ile kısa zamanda okulun en başarılı öğrencilerinden biri oldu. Cambridge Ünversitesi’ndeki komünist arkadaşları ondan söz ederken “ Hobsbawm’ın bilmediği hiçbir şey yok” diyorlardı. İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde gizli serviste çalışmak için başvuruda bulundu. Komünist görüşleri nedeniyle başvurusu rededildi. Bunun üzerine olası bir Alman işgaline karşı direniş hazırlığı yapan işçi sınıfı örgütlenmesine katıldı. Burada ilk kez İngiliz işçi sınıfını yakından tanıma olanağına kavuştu. Genç komünist, işçilerin çalışkanlığına, dürüstlüğüne ve özverisine hayran kaldı. Çok genç yaşta Komünist Partisi’ne üye olan Hobsbawm, kendini her zaman uluslararası komünist hareketin bir parçası olarak gördü. Partili olmasına karşın parti çizgisine bire bire sadık kalmak yerine düşüncelerini ve eleştirilerini açıkça ifade etmeyi seçti. Sovyetler 1956 yılında Macaristan’ı işgal ettiğinde birçok yoldaşı partiden istifa ederek protestolarını dile getirirken Hobsbawm, bir yandan işgali kınarken diğer yandan partinin üyesi olarak kalmayı sürdürdü. Komünist rejimlerin hatalarını, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çöküşünü kabul etmesine karşın Markist ideallerinden asla vazgeçmedi. İlk kitabını 1948’de yazan Hobsbawm, akademik kariyerinin yanısıra yazdığı 30’u aşkın kitapla tarih alanındaki tartışmasız otoritesini tüm dünyaya kabul ettirdi. 19. yüzyıl sanayi devriminden, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Avrupa'daki sosyalist rejimlerin yıkılışına varıncaya dek oldukça geniş bir yelpazeyi kapsayan birbirinden başarılı kitaplar kaleme aldı. “20. Yüzyıl Tarihi” ve “Aşırılıklar Çağı” adlı kitapları 40’dan fazla dile çevrildi. Kitaplarının önemli bir bölümü Türkçe’ye çevrilen Hobsbawm, çağdaş tarihçileri derinden etkiledi, kendine özgü yaklaşımı ile birçoklarına esin kaynağı oldu. Dışardan güdümlü olmakla suçlanan bazı komünist aydınlar “kızıl” ve “Sovyet uşağı” gibi tanımlarla dışlanırken Hobsbawm, her zaman saygı duyulan, dikkatle izlenen ve hesaba katılan bir tarihçi olmayı başardı. Bir tarih yazarı olarak bu alanda adeta çığır açan İngiliz tarihçi, azılı komünizm düşmanları tarafından bile takdir edildi. 80. ve 90. doğum yılı kutlamalarına İngiltere’nin ve dünyanın en önde gelen aydınları ile solcuları katılarak büyük tarihçiyi ayakta alkışladılar. Uzun süredir rahatsızdı, fakat üretkenliğinden hiçbir şey kaybetmedi. 25 Şubat 2011’de, İngiliz Sosyalist Tarih Kurumu’nun düzenlediği bir toplantıda son kitabı hakkında konuşan Hobsbawn, dünyanın nasıl değiştirileceğini anlatırken konuyu yine sosyalizme bağlıyordu. 2009 yılındaki bir konuşmasında ise komünizmin yenilgisini değerlendiriyordu. Yazmakla yetinmeyip hayatı boyunca toplantılara katılmayı, soruları yanıtlamayı ve şevkle tartışmayı sürdürdü. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, engin bilgisi ve entellektüel birikimiyle politik ve sosyal gelişmeleri değerlendirdi. Geride sosyalizmi alaya alan ve bir gençlik hastalığı sayan kapitalist sistemin çocuklarını düşündürmeye devam edecek değerli yapıtlar bıraktı. Ailesinin açıklamasındaki gibi, Eric Hobsbawm sadece 50 yıllık eşi Marlene, üç çocuğu, yedi torunu ve torununun torunu tarafından değil, dünya çapında binlerce okuyucu ve öğrenci tarafından da özlenecek.
YorumlarSuat Yilmaz
{ 31 Ekim 2012 10:03:56 }
Sevgili Aynur,
Diğer Sayfalar: 1. Ellerine ve yuregine saglik,herzamanki gibi boyle guzel ve ornek insanlarin yasamini arastirip,bulup okuyucuya sundugun icin. Herkesin,hepimizin,tekrar tekrar,dikkatlice okunmasi gereken onemli ve gercek bir yazi oldugunu saniyorum.Yasadigimiz dunyanin ve insanlarinin farkinda olmamiz icin,boyle guzel yazilari hep okumamiz gerektigine inaniyorum. Basarilar
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|