Doğduğumdan hesap konusunda neler yapılması gerektiğini düşünecek çağa geldiğim tarihe kadar çok zaman geçmemişti. Hesap konusunu irdelemeye başladığımda daha çocuk yaşta idim. Henüz daha İlkokula gitmeden evvel hesap yapmayı severdim. Mahallemizde benim sıkca gittiğim bir kasap ve bir de bakkal vardı. Evden beni oraya gönderdikleri zaman sevinirdim. Annem elime bir kağıt sıkıştırırdı. 'Haydi git bunu al' diye beni bakkala gönderirlerdi. Alınacakları alıp filenin içine koyarak, eve geldiğimde 'sordun mu kaç para imiş' diye dönüşte sorgulanırdım.
Tabii ki ilk gidişlerim hariç, her seferinde sorardım bakkal Mustafendi veya Hamdiağa’ya 'kaç para bunlar ' derdim. Elime hesabın yazıldığı bir kağıt parçası verirlerdi. Bunun adı hesap pusulası idi.
Eve geldiğimde ben de eve hesap verirdim. İlk okula gittiğimiz yıllarda bir hocam vardı adı Yıldız, ne kadar etkilenmiştim ki, bir tesadüf eşimin adı da Yıldız. İlkokul hocam derdi ki 'çocuklar hayatta hep hesap kitap var, bu nedenle matematiği çok iyi bilmeniz gerekir' diye bize öğütler verirdi. Bu nedenle bize aritmetik öğretir, ‘dikkat edin bu ders çok önemli bunları bilmeniz gerekir’ derdi.
Ortaokulu yatılı okuduğum Talas Amerikan Ortaokulunda aritmetik dersini Amerikalı bir öğretmen verirdi. Mathews isminde, bizlerden beş on yaş büyük bir delikanlı idi. Daha sonraları pratisyen doktor olup, Kayseri’nin kazası Talas’ta sağlık ocağında görev yaptığını gördüm. Hatta hemşire olarak tanıdığımız Hemingway isimli bayanın da bu klinikte uzun seneler görev yaptığına şahit olduk. Mathews matematik anlatır, denklemlerde hesaplamanın hep altını çizer, ‘bunlar önemli’ derdi. Lisede matematik dersine gelen öğretmenin ismini hatırlamasam da, üniversitede Biki isminde bir Amerikalı öğretmenimiz vardı. Biki’nin verdiği Matematik ve algebra derslerini çok sevdiğimden bu dersleri hiç kaçırmazdım.
Ne zaman gerekli olacağını bilmemekle birlikte, bir de differensiyal denklemler dersini Baki Bey'den almış ve çok sevmiştim. Hesap yapmak, denklem kurmak işlerini çok sevdiğimden mi neden bilmem denklemlerle başım hoştu. Üniversitede okuduğum süreç içinde aylık bütçeme katkı olsun diye, Ankara Koleji lise talebelerine matematik dersi verip harçlığımı çıkarırdım. Ne de olsa daha ilk okuldan beri matematiğin hayatta çok önemi olduğuna kendimi inandırmıştım.
Buradan ayrıca harçlık parası çıkartmasaydım ne olurdu, bu da ayrı bir hesap meselesi. Çarşıya çıkmak hesap meselesi, pazara uğramak hesap meselesi, doktora gitmek ayrı bir hesap meselesi. Biraz ayıp olacak sözüm meclisten dışarı tuvalete gitmek bile bir hesap meselesi. Kimi zaman sabahları banyodan sonra tartılıp kaç kilo olduğumu baskülde ölçüyorum. Bu hesap meselesine dikkat etmemiz gerektiğine inanırım. Kaç kalori aldım kaç kilo verdim, hesabının yapılması gerekir.
Bir spor müsabakasının hesap meselesi olduğunu kanımca söylememe gerek yoktur. Maçın skoru bile bir hesap üstüne inşaa edilmiştir. Din kitaplarında bile bir hesap vardır. Beş vakit, üç vakit gibi bir çok rakamlarla uğraşırız. Bir düşünün, inanılmaz bir matematik çarkının içinde dönmekteyiz. Bırakın bunların tamamını, Dünya, Güneş ve Ay yörüngelerinde dönmesinde bile bir hesap ve denklem bulunmakta.
Kütleler birbirlerini, kütlelerinin doğru, aradaki mesafelerinin karesi ile ters oranında çekerler. Bu da bir başka hesap meselesi.
Her konunun hesabının olduğu ve matematik dersinin ne kadar önemli olduğunu daha ilkokul çağlarımda Yıldız hocam söylemiş ve bu yaşa gelinceye kadar ne kadar doğru olduğunu anlamaktaydım.
Geçtiğimiz günlerde bir yasa, hesap üzerine çıkarıldı. Fakat gelin görün ki bu çarşıdaki hesap, evdeki ile uyuşmayınca, Bahçelievler cinayetinin hükümlüleri, dışarıda buldular kendilerini. Niye nasip kime kısmet. Bu da ayrı bir hesaplaşma.
Bu gün birileri, birilerinden hesap sormakta. Bu hesap sormanın senelerce evvel kurgulanmış bir denklem ile olduğuna inanmaktayım. Belki bir gün gelir, yine birileri çıkar ortaya, yine başka yasalar kugular, bu günlerde hesap soranlardan da hesap sorma fırsatı ele geçirirlerse hele, kanımca bu hesabı hiç tereddüt etmeden soracaklardır diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.