|
|
Çocuklara hayatı zehir eden annelerKategori: Yaşam | 1 Yorum | Yazan: Aynur Çağlı | 12 Temmuz 2012 09:31:02 Bu başlık kutsal annelik kurumuna hakaret gibi gelebilir ancak çocuklarının hayatını karartan anneler de var. Sürekli bağırıp çağıran, istediği olmayınca sinir krizleri geçiren, çocuklarının hayatını kontrol eden, durmadan eleştiren, şikayet eden ve hiçbir zaman memnun olmayan anneyle büyüyenler ömür boyu sıkıntı çekiyorlar. İngiliz psikolog Dr Terri Apter, zor annelerin çocukların hayatını olumsuz etkilemesine karşın bir bakıma çabuk olgunlaştırdığını, disiplin, insan idaresi ve uzlaşma gibi yetişkinlikte işe yarayacak yetenekler kazandırdığını belirtiyor.
Görüşlerini ilk kez bir makalede dile getiren Dr Apter, itiraf dolu binlerce mektup aldı. Bunun üzerine konuyu inceleyerek “Difficult Mothers: Understanding and Overcoming Their Power” (Zor Anneler: Onları anlamak ve gücünün üstesinde gelmek) adlı bir kitap yazdı. Apter, sorunlu anne-kız ilişkisinin ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Her zaman sorgulayan, şüpheci, kusur arayan, öfke ve nefret dolu annesi yıllar önce ölmesine karşın onun varlığını hala yanıbaşında hissettiğini söyleyen Apter, bu kitapta annelerin yolaçtığı travmaların giderilmesine yardımcı olmaya çalışıyor. Apter’in yaptığı araştırmalara göre, çocukların yüzde 20’si annesiyle ilişkisinde ciddi sorunlar yaşıyor. Daha kapsamlı araştırmalarda ise, bu rakamın yüzde 30 civarında olduğu belirtiliyor. Annelik, anne sevgisi ve annelerin fedakarlığı abartılı biçimde idealize edildiğinden, birçok evlat annelerinin hayatlarını ne denli zorlaştırdığını söylemeye cesaret edemiyor. Herkes annesini övdüğünden, kötü ya da sorunlu annesi olanlar aksini iddia etmekten çekiniyor ve sessiz kalmayı yeğliyor. Zaman zaman kontrolcü, cazgır, müdaheleci ve anlayışsız olan bazı annelerin genelde sevecen, destekleyici ve koruyucu olmayı becerdikleri için çocuklarına fazla acı çektirmediğini belirten Apten, bu anneleri “yeterince iyi” anneler olarak görüyor. Zor anneleri ise başlı başına bir sorun olarak değerlendiriyor. Anneler sorun yarattığında kapıyı çekip gitmek, ilişkiyi kesmek çözüm olmuyor. Aileden kopmak uzun vadede çocuklara daha fazla acı veriyor, yanlızlığa itiyor ve kendilerini suçlamalarına yol açıyor. Ayrıca anneye tavır alan çocuklar bazen kardeşlerinin, babalarının veya akrabalarının ağır eleştirilerine hedef oluyor ve aileden dışlanıyorlar. Annelerin neden böyle davrandıklarını anlayıp, yanlış, kırıcı ve saldırgan tutumlarına son vermeleri için birtakım taktikler geliştirmek ve onlarla başetmeyi öğrenmek çok daha etkili oluyor. Bazı çocuklar ise kontrolcü, doyumsuz, talepleri bitmeyen, huysuz annelerine, “fazla hassas, biraz sinirli, bana çok düşkün, hayatını çocuklarına adadı, çocukları için saçını süpürge etti, evhamlı” gibi mazeretler yakıştırarak hoş görmeye ve olumsuz tavırlarına gerekçe göstermeye çalışıyorlar. Dr Apter, zor anneleri 5 kategoriye ayırıyor: ÖFKELİ ANNELER Öfkeli anneler evde terör estirdikleri için çocuklar her an korku içinde yaşar. Annenin ne zaman ve neden parlayacağını kestiremeyen çocuklar, tedirgin, çekingen ve korkak olurlar. Hep anneyi memnun etmeye, kızdırmamaya ve sakinleştirmeye çalışırlar. Sürekli bağıran, herşeye sinirlenen anneyle büyümek kuşkusuz çok zor. Ama bu çocuklar aynı zamanda diplomatik, ılımlı, uyumlu olmayı ve herkesi memnun etmeyi öğrenirler. Nerede olursa olsun annelerine benzeyen kişileri hemen tanır ve yatıştırırlar. Sinirli annelerin çocukları duygusal anlamda yıpranmalarına ve sıkıntı çekmelerine rağmen eğer bu travmanın üstesinden gelebilirlerse ilerde aile ve iş yaşamında daha başarılı olurlar. Aksi takdirde yetişkinliklerinde bile hep hatalı olduklarını düşünür, kendilerini suçlar ve etrafındakilere yaranmaya çalışırlar. Oysa herkesi değil hakeden kişileri memnun etmek, hakeden kişilerle dostluk kurmak gerekir. KONTROLCÜ ANNELER Bu kategorideki anneler, çocuklarına sürekli akıl verirler. Çünkü herşeyin en iyisini, en doğrusunu onlar bilir. Çocuklar her konuda annesine danışmak zorundadır, bağımsız karar veremezler, kendi görüşlerini açıkça ifade edemezler. Bütün kararları anneler verir. Çocuğun ne giyeceği, ne yiyeceği, kiminle arkadaşlık edeceği çocuğun istekleri, zevkleri hiç hesaba katılmadan anne tarafından belirlenir. Kontrolcü anneler, çocuklarına büyüyünce de rahat vermezler. Hayatlarına karışmaya, her adımlarını yakından izlemeye, denetlemeye devam ederler. Hiçbir arkadaşlarını beğenmezler, okuldan başlayarak, hobiler, meslek ve eş seçimine kadar her kararda ilk ve mutlak söz sahibi onlardır. Kontrolcü annelerin çocukları yalana başvurmak zorunda kalır. Annesinin işitmek istediği şeyleri söyler, sırf annesi mutlu olsun diye iki yüzlü davranmaya başlar. Oysa kendi kalbinin sesini dinlemek, doğru bildiğini yapmak, kendine karşı dürüst ve samimi olmak gerekir. Bu çocuklar ilerde durum değerlendirmesi yapmayı, insanların nabzına göre şerbet vermeyi iyi becerirler. Temkinli ve tedbirli olurlar. BEN MERKEZCİ ANNELER Kendinden başkasını hesaba katmayan, kendini aşırı önemseyen, sadece kendisini düşünen, dünyanın merkezi kendisiymiş gibi davranan anneler, her zaman takdir edilmeyi ve övülmeyi bekler. Ondan daha akıllı, daha güzel, daha becerikli, daha özverili kimse olamaz. Çocukları ve eşi de dahil herkesin başarısının, ilgi görmesinin kendisininkini gölgeleyeceğini düşünür. Egosu kendinden beş adım önde gider. Adeta kendi çocuklarıyla yarışır, rekabet içerisindedir. Çocuklar farkında olmadan başarılarını ve mutlululuklarını gizlerler. Kendisini herkesin üstünde gören ben merkezci anneler, rahatsızlıklarını gizleyemezler. Aşırı alıngandırlar, rutubetten nem kaparlar. Alınmasınlar, bozulmasınlar diye çocuklar ağızlarından çıkan her sözcüğe dikkat ederler. Bu çocuklar ilerde son derece diplomatik ve sabırlı olurlar. Bir olumsuz tarafı, yaptıkları işi ve başarılarını küçümserler. Kendi başarılarıyla iftihar etmeyi öğrenmeleri epey zaman alır. Bir de mazlumu oynayarak ilginin merkezi olmaya çalışan anneler vardır. Özellikle eşi ya da ailesi tarafından haksızlığa uğradığını, hiç kıymetinin bilinmediğini iddia eden bu anneler, istediklerini yaptırmak için sürekli mazlumu oynarlar. İddiadan öte gerçekten baskı gören, şiddete ve zorbalığa maruz kalan bazı anneler de bunun acısını evlatlarından çıkarırlar. KISKANÇ ANNELER Normalde anne ve babalar çocuklarını mutlu görmek isterler. Onların başarıları ile gurur duyarlar. Kıskanç anneler ise, çocuğunun mutluluğunu bile kıskanır. Oğlu ya da kızı başarılı olduğunda, sevineceği yerde suratı ekşir. Özellikle çocuklar büyüyüp başarıya ulaştıklarında, mal mülk sahibi olduklarında, gezip tozduklarında ve iyi evlilik yaptıklarında kıskançlıkları doruk noktasına ulaşır. Çocuklarının kendi sahip olamadıkları şeylere sahip olmasına katlanamazlar. Gurur duyacaklarına sanki kendi ellerinden birşey alınmış gibi rahatsız olurlar. Kaynana olan anneler, gelinin hazıra konduğunu, oğlunun parasını yediğini ve hatta kendi hakkını çaldığını düşünür. Annelerin kıskançlığı çocukların huzurunu kaçırsa da başarılı olduklarında çevrelerindeki kıskançlığı doğal karşılarlar. Annelerin mutsuzluğu ve doyumsuzluğu bu çocuklardaki başarma ve yükselme arzusunu kamçılar. Bu tür insanların hiçbir şekilde tatmin edilemeyeceğini akıldan çıkarmadan kişi için anlamı ve önemi olan başarıları hedeflemek gerekir. DUYGUSAL AÇIDAN YETERSİZ ANNELER Bazı anneler depresyon, uyuşturucu ya da alkol bağımlılığı ve ruh hastalığı nedeniyle çocuklarının duygusal gereksinimlerini karşılayamazlar. Çocukla anne adeta rol değiştirir. Anne bakıma, ilgiye, sevgiye muhtaç olunca çocuk yetişkin gibi sorumluluk üstlenir. Anneye bakar, onu korur ve kollar. Bu çocuklar büyüdüklerinde eğlenmeye, iyi vakit geçirmeye, mutluluğa ya da fazla üzülmeye hakları olmadığını düşünürler. Her zaman sorumluluk üstlenir, kendi ihtiyaçlarını hesaba katmaksızın özveride bulunurlar. Zor annelerin çocukları hayatın güçlükleri karşışında iyi ve anlayışlı anneyle büyüyenlerden daha dayanıklı ve deneyimli olsalar da çocukluklarını doyasıya yaşayamazlar. Anneleri yüzünden rahat yüzü görmeyen çocuklar, ilerde ne kadar başarılı, mutlu ve huzurlu olurlarsa olsunlar ömür boyu bu hasarın izlerini taşırlar.
YorumlarLeyla Gumus
{ 09 Ağustos 2012 07:24:23 }
Anneler hayatlarinin diger alanlarinda, yada oynadiklari diger rollerde ( anne, es, kardes, evlat, ahci, bakici, hizmetci, sosyal gorevli,uzlastirici, saglayici vs) takdir edilseler, yukleri biraz hafiflendirilse, acaba sonuclar farkli olurmu? Anneligin okulugu ve egitimi yok.
Diğer Sayfalar: 1. Butun Anneler bilincli secerek anne olmuyorlar oyle olmasi gerektigini dusundukleri icin anne oluyorlar. Kizlar dogdu gunden annelige hazirlaniyorlar. Ornegin, bebekle oynuyarak, aile fertlerine hizmette basliyarak, kendisinden kucuk kardeslerine bakarak, annesinin sorumluluklarinini ve annelik gorevini boluserek. Bazi annelerde kendi yalnizliklarini doldurmak icin, hayatlarina bir anlam katmak icin cocuk sahibi oluyorlar. Insanlar niye cocuk sahibi olmak isterler? Anne ve Baba olarak sorumlulugumuz nedir? Cunki bugunun cocuklar yarinin liderleri,doktorlari, bilim adamlari vs. Toplum olarak ortak sorumlulugumuzu uslenmemiz gerekiyor. Bunun ilk adimi egitimle basliyor. Baska bir insanin hayatina ve gelecegine sorumlu olmak ne demek sorusu okulda baslamali. Ne kadar az zarar vererek yetistirirsek gelecekteki kusaklari okadar saglikli toplum oluruz.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|