A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Ömür Boyu Sevgi

Kategori Kategori: Çağın Abi ile Aspor | Yorumlar 2 Yorum | Yazar Yazan: Ahmet Çağın | 07 Temmuz 2012 09:53:44

Bizim kuşak gerek bizden öncekilerden, gerekse sonrakilerden çok daha girişimci ve daha hareketliydi. Elbette bu kadar hareketli çocuklar bir araya gelip ilkokuldan liseye kadar düzenli bir futbol takımı kurup yürütünce, bizden bir kaç yaş büyük ağabeyler antrenörlüğümüze soyunmuştu. O yıllarda üç büyük teknik direktörümüz oldu. Bizden sadece bir kaç yaş büyük olan antrenörlerimizden çizgili pijamaları ile Turgut Abi...

Ankara’nın en uzak semtlerinde hatta ilçelerinde aldığı deplasmanlar ile futbol hayatımızı renklendiren Seyit Ali. Ve de bir çoğumuza ömür boyu birlikte taşıyacağımız bir sevgi aşılayan Mufit. 



Bu ağabeylerden en ilginç olanı Ese’nin amcası Turgut Abi’ydi. Antrenörlüğe soyundu demek doğru mu oldu yanlış mı bilmiyorum. Turgut Abi bazen sabahları yataktan çıktığı gibi pijamasıyla bize antrenman yaptırırdı. Seyit Ali’nin takım için bir çok şey tasarladığını hatırlıyorum ama o da çocuktu. Bizden sadece 2-3 yaş büyüktü. Böyle bir grubu idare etmekten çok keyif alıyordu. Mufit sadece maç olursa takımı seçerdi ve bazı maçlarda kendisi de oynardı. Aslında antrenörlerimiz bizimle çok fazla birlikte olamazdı çünkü çok maç yapardık. Mahalle maçları olmazsa kendi aramızda oynardık.

Babalar arasında bizimle birlikte futbol oynayan Vedat Abi dışında kimse yoktu. Doğrusunu söylemek gerekirse Vedat Abi çoğumuzdan daha iyi futbol oynardı. Çalımları gayet kıvrak, şutları sert ve pasları isabetliydi.

Yüksel’in babası Hasan Amca arada durur bizleri izlerse de kimi zaman topun bahçesine kaçmasına sinirlenir, evinin önündeki sundurmaya çıkar, öyle bir bakardı ki korkudan bahçeye girip topu alamazdık. Bir süre sonra yumuşar, bize gelin topu alın derdi ya da kızlarından Eso, Fikar ya da Maral’a topu atmalarını söylerdi, böylece yarım kalan maçımıza devam ederdik.

Diğer babaların çoğu için futbol sıradan bir oyundu.Zaten babaların kimini nerdeyse hiç görmezdik. İşten eve, evden işe... Bir kısmı Cebeci Dörtyol- Dikimevi- Bahçeli Emek hattında taksi dolmuş çalıştırırdı.Bir kısmı memur, çoğunluğu ise Almancıydı. Belçika, Hollanda ya da Danimarka’da da olsalar onlara Almancı deniyordu. Memur konumunda olan babalarımızın çoğu işçiydi aslında. Mevcut yasalara göre memur maaşları işçi ücretlerinden düşük olduğu için, yöneticiler işçileri de memur konumunda çalıştırıyorlardı.

Kırşehirli arkadaşların bir çoğunun babası Almanya’da çalışıyordu. Frankfurt çevresinde o kadar çok Kırşehirli işçi varmış ki, Almanlar Kırşehir sözcüğünün çok kullanılmasından olacak, şaşkınlık içinde Türkiye mi büyük Kırşehir mi diye sorarlarmış.

Arkadaşlarımızın bazıları okula mı geç başlamıştı, ya da iş hayatına erken atılıp,
erken mi evlendi bilmiyorum ama ilkokulu bitirdikten kısa bir süre sonra ehliyet alıp dolmuşçuluğa başlayanlar, anne baba onayıyla evlenenler yadırganmazdı. Erken yaşta iş hayatına atılan Turgut Abi ve Seyit Ali de yalnızca pazar günleri maçlarımıza gelebilirlerdi.

Bizden bir sınıf üstte olan Dede de kısa zaman içinde ehliyet alıp hayata Dörtyol-Dikimevi Emek-Bahçeli hattından dalarken, İsmail’in ağabeyi Sıddık oto tamirciliği, Tevfik ve ağabeyi Kemal terzilik ile gerçek hayata merhaba diyorlardı. Hemen her hafta sonu ve yaz tatillerinde bize katılırlardı. Özellikle gazozuna ya da kişi başı birer lira koyarak, para karşılığında oynadığımız maçlarda Sıddık nerdeyse bütün takımın parasını katar ve genellikle onun takımı kaybederdi. Çünkü oyuncu sayısını tamamlamak için orada bulunan pek fazla futbol oynamayan arkadaşların yerine para koyardı. Elbette kazanınca da koyduğu paranın iki mislini alırdı.

Yaşımı büyütüp ehliyet almadım ama henüz ilkokula giderken yaz tatilinde dayımın Sıhhiye’deki çay ocağında bir kaç hafta çalışarak iş hayatına atıldığımı söyleyebilirim. Sıhhiye Belediye Hastanesi’nin tam karşısında bulunan küçücük çay ocağının müşterileri hastane sırası bekleyen hasta ve yakınları, bölgedeki küçük iş yerleriydi. Dayım dışında sallabaş Hüseyin Abi ve dünya tatlısı Yılmaz Abi ilk iş arkadaşlarımdı. Aklımda kalan en ilginç müşterim ise o iş yerlerinin birinde bir matbaada çalışan, Türkçe konuşan bir Amerikalıydı.

İlkokulu bitirdiğimiz yılın yaz tatili yeni başlamıştı.Ticaret Odası ilkokulunun karşısında Uğur’un babası Adem Amcanın elektrikçi dükkanı vardı. Nasıl olduysa bir gün 8-10 çocuk o dükkanda toplandık. Adem Amca geldi ve o kadar çocuğu dükkanda görünce çok kızdı.  Orası bir işyeriydi üstelik çeşitli testler için kullanılan elektrik kutusu çabucak ulaşabileceğimiz kadar alçaktaydı. Belki de o kutuda bulanan sigorta girişlerine dokunarak elektriğe çarpılmamızdan korkmuştu. Hepimize kızdıktan sonra beni kenara çekip sen bu dükkana her zaman gelebilirsin, hatta Uğur’la birlikte her gün gel dedi. Bu olayla hem kısa süren elektrikçi çıraklığım hem de uzunca sürecek bir arkadaşlık başladı. Farklı okullarda, farklı şehir hatta farklı ülkelerde de olsak, yıllarca görüşmesek de hiç kopmadık. Hep dün ayrılmış gibi sıcak karşılaşıp yarın görüşecekmiş gibi ayrıldık.

Yaz tatilinde köyde yaptığım berberlik deneyimini saymazsak elektrikçilik ilk ciddi mesleğim oldu. Elektrikçilik zevkliydi ama ustalar alçının karılması,  üst katlara taşınması gibi agır işleri çocuk çıraklardan beklediğinden o zevki yaşamak zordu. O yüzden elektrikçi olmadım ama lamba, priz bağlantıları ve elektrikli eşyaların tamiri ya da hiç yapılamamak üzere bozulması konusunda hayli uzmanlaştım diyebilirim.

Adem Amca korumacı, babacan, güven veren bir insandı. Kızdı mı hiç gülmeyecek, güldün mü de o tebessüm hiç yüzünden gitmeyecekmiş gibi gelirdi insana. Öğütleriyle şakalarıyla hayatımızda önemli bir yeri vardı. Ayşe Teyze, iyi bir anne, iyi bir aşçı, olmasının yanında güler yüzlü, tatlı dilli, bir o kadar da samimi bir insandı, ona rahatça açılır, öğütlerini dinlerdik. Mahallede Ayşe Teyze ve Adem Amcayı herkes bilirdi. Televizyonu onların evinde tanımıştık.Dizileri, maçları izlemiştik. İlk telefon da onlarınkiydi. O numarayı kendi özel numaramızmış gibi her yere verir, olur olmaz zamanlarda aramalar, çağırmalar, not almalar da Ayşe Teyzelere kalırdı.

Televizyon cazip bir kutuydu ama bizim için futbol kadar asla cazip olmadı. O yıllardaki üç büyük teknik direktörümüzle hem ciddi hem de renkli futbol hayatımız oldu… Çizgili pijamaları ile Turgut Abi, deplasman maçları ile Seyit Ali ve canı istediği zaman bize katılan, çoğu zamansa saha kenarında arkadaşlarıyla şakalaşmayı, laf yarıştırmayı seven Müfit. Onları unutmak olanaksız. Üstelik Müfit bir çoğumuza ömür boyu sürecek bir sevgiyi aşıladı.

Beşiktaş sevgisi...

Not:
Anlatıda geçen kişi adları, yerel ağızda kullanıldıkları gibi yazılmıştır.
Ese: İsa
Eso:Esengül
Fikar:Gülfikar
Maral:Meral
Nuru:Nuri

 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

Ramazan YILMAZ { 06 Şubat 2016 22:07:31 }
Ahmet, eline gönlüne sağlık ne güzel anlatmışsın o günleri Uğurun dediği gibi o günleri tekrar yaşadım.
ugurkamilcelik { 25 Mayıs 2013 21:02:15 }
Ahmet hafızamı sayende tekrar kazanıyorum. bağa dalardık hatırlarmısın.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve utkulu olacaktır
YILMAZ GÜNEY’E DAİR ekitab
Dünya Sağlık Örgütü: Yeni Kovid-19 varyantı ölümleri arttırabilir.
Yazarlarımızdan Sevgili Aykut Yazgan’ı kaybettik
Yurt dışına göç eden Türk vatandaşları: 2022'de son 7 yılın rekoru kırıldı

Hollanda'da aşırı sağcı Wilders'in seçim zaferi
Avustralya ulusal dijital kimlik sistemine geçiyor
İsrail - Hamas çatışmasında savaş suçu işleniyor mu?
Türkiye’de 21 yılda 15 bini aşkın arazi, 289 bini aşkın konut ve işyeri yabancılara satıldı
FRANSA İKTİDAR CEPHESİ DERSLERİ HAL VE GİDİŞ: SIFIR

Birleşmiş Milletler’den 48 ülke için korkutan rapor
Daron Acemoğlu: Türk halkını zor günler bekliyor
Türkiye’de yıllık et tüketimi 10 kg dan az
Çin Alman otomobillerini tahtından ediyor.
Acemoğlu: 15 yıl Türkiye için fırsat penceresi bunu harcarsa sonu trajik olur

İçinden hiç tren geçmeyen Dalaman tren garı…
İngiltere'de yeni bir domuz gribi varyantının insandaki ilk vakası tespit edildi.
Gerçek insan değil ama ayda binlerce dolar kazanıyor
ANA(KADIN)LARIN SESİ
Dünya genelinde kanser vakalarında büyük artış

"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL
REMZİ RAŞA’YI ANMAK İÇİN
GREV HAKKI TARTIŞILIYOR, TANINIYOR
“İŞÇİLER SAHAYA İNMELİ”, BÜLENT ECEVİT’LE SÖYLEŞİ

Senede bir gün
SABİTESİZ GÖRECELİ OLABİLİR Mİ?
Ana gibi yar, Anadolu gibi diyar olmaz
HÜMANİZMANIN KANITLANMASI
YABANCILAŞMA

Türkiye, Avrupa’nın atık deposu mu?
Kuzey Denizi'nde sızıntı korkusu
AKBELEN ORMANI DİRENİYOR
Akbelen Ormanı'ndaki çevre direnişi
WMO aşırı sıcaklarda kalp krizi ve ölüm uyarısında bulundu

Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?
Apple'dan iPhone Uygulamalarına Dev Zam: 1 Dolarlık Uygulama 17 TL Oldu

Şempanzeler rakiplerine karşı savaş stratejileri kullanıyor.
Kazakistan'da 3.400 yıllık erken dönem Türk piramidi bulundu
Avustralya’da Dingolar “Neredeyse İnsan” statüsündeydi.
'Kayıp sekizinci kıta' Zelandiya ilk kez nasıl haritalandırıldı, sonuçları ne olabilir?
İnsanların ataları 'yeryüzünden silinme noktasına gelmiş olabilir'

Dünya cinsiyet eşitliği konusunda ne durumda?
Türkiye Avrupa’da lider, dünyada 14. Sırada
Türkiye'de su krizi araştırması yayımlandı
Suudi Arabistan yüzlerce göçmeni öldürdü
Yalan haberlere neden inanıyoruz?

ABİDİN DİNO PULU
Göbeklitepe'deki son keşifler ne anlama geliyor?
AYKUT YAZGAN’I OKUMAK
Megapik “Yeniden” adlı kitabın yazarı Dr. Meltem Hınçal ile bir söyleşi....
Mektub var, Ragip Duran’dan

HAŞHAŞİLER
Hangisi Yener
VİCDANIN VAR MI?
QUO VADİS
Irkçılığın eli barut ve benzin kokuyor, yüzü ölüm

Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış
Antik Çağlarda Kendi Memleketlerine Karşı Savaşan Paralı Askerler
Sümer Atasözleri ve Özdeyişler
Museviliği benimsemiş tek Türk devleti : Hazarlar


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git