Karacoğlan'dan Aşık Veysel'e Anadolu türkülerinin esin kaynağı turnalar için tehlike çanları çalıyor. 20 çiftten az sayıda olduğu tespit edilen Anadolu Dağ turnası için proje geliştirilirken, telli turnaların Türkiye'de üreyen son 11 bireyi Muş'un Bulanık Ovası'nda yaşam mücadelesi veriyor. Dr. Solmaz Selçuk ise turnaların Türk kültürü için önemini anlatmak için çalışmalar yürütüyor.
Dünyanın en nadir türlerinden biri olarak kabul edilen Anadolu Dağ Turnası’nın yalnızca 20 çiftten az sayıda kaldığının ortaya çıkmasıyla gündeme gelen turnalar, Türk kültürü ve inancı için oldukça önemli bir simge. Ancak sulak alanların giderek yok edilmesiyle birlikte yaşam alanları daralan turnalar için tehlike çanları çalıyor. Geçmişte Doğu Anadolu’daki çok sayıda sulak alanda üreyen ancak günümüzde yalnızca Muş, Van, Erzurum, Kars, Sivas, Ardahan ve Erzincan civarında bulunan sulak alanlarda yaşamını sürdüren Anadolu Dağ Turnası için Doğa Derneği ile Dünya Turna Vakfı tarafından 9 ili kapsayan koruma projesi başlatılırken, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Solmaz Selçuk da yıllardır turnaların yok olmaması için mücadele veriyor. Bu amaçla çok sayıda konferans veren Selçuk, birçok türküye konu olan telli turnaların iki yıldır artık görülmediğini söylüyor.
TURNA TÜRKLER İÇİN KUTSAL BİR KUŞ
Turnanın tarih boyunca Türklerin çok sevdiği ve kutsal olarak kabul ettiği bir kuş türü olduğunu belirten Şelçuk, Orta Asya’dan bu yana Türk kültürüyle özdeşleşen eşsiz güzellikte bu kuş türünün türküler ve halkoyunlarına da esin kaynağı olduğunu söylüyor.
ÂŞIK VEYSEL SAZINI TURNAYA BENZETTİ
Turnaların Anadolu kültüründe uzun ömür, şans, bereket ve güzelliğin simgesi olduğunu kaydeden Selçuk, geçmişte uğur getirmesi için gelinlerin başına turna tüyü takıldığını belirterek, “türkülerimizin çoğunda turnalar, bazen sevgiliye selam götüren bir dost, bazen de genç kızlarımızın güzelliklerini anlatmak için benzetilen bir modeldir. Bu konuda ilk akla gelen örneklerden birisi Allı Turnam adlı Keskin türküsüdür. Karacoğlan, Ercişli Emrah turnalarla söyleşirken Âşık Veysel sazının sesini turnaya benzetmiştir. Kuşlar âleminin en etkileyici görsel şovlarından olan turna dansı, zeybek oyunlarımızın figürlerinin oluşumunda önemli bir etkiye sahiptir. Benzer şekilde Erzurum Turna Barı, Alevi kültüründe bir ibadet şekli olan semahlar, turnaların dans figürlerini taklit ederek oluşmuşlardır. Turnaların, bir halk oyununa esin kaynağı olmalarının sebepleri araştırıldığında, kökeninin totemizme dayandığı görülür” bilgisini verdi.
DERVİŞLER KUŞLARI TAKLİT ETTİ
Çatalhöyük’te kanat kısımlarına delikler açılmış 8 bin yıllık turna kanatları bulunduğunu söyleyen Şelçuk, “O çağlarda, kişilerin bu kanatları kuşanarak, bazı ayinler yaptıkları düşünülmektedir. Eski Türk dervişlerinin de zaman zaman kuşların taklit edilmesiyle yapılan elbiseler giydikleri belirtilmektedir. Bu konuda, Ahmet Yesevi'nin turna, Hacı Bektaş Veli'nin ise güvercin kılığına girdiği rivayet olunur” dedi.
TELLİ TURNALAR İKİ YILDIR GÖRÜLMÜYOR
Turnaların yeryüzünde çok geniş bir alanda yaşadıklarını kaydeden Selçuk, aslında kuzeyli bir kuş türü olan turnanın Norveç’ten Sibirya’nın doğusuna kadar uzanan geniş bir kuşakta ürediğini belirterek Türkiye’nin turnaların üreme alanları dağılımında oldukça güneyde ve ana bölgeden kopuk bir bölgede yer aldığını söyledi. Türkiye’nin Telli Turna (Grus grus) ve Allı Turna (Anthropoides virgo) olmak üzere iki turna kuşuna ev sahipliği yaptığını belirten Selçuk, yerli bir tür olan ve göç etmeyen Allı Turna’nın, Van Gölü çevresi, Kızılırmak Deltası ve Sultan Sazlığı’nın yanı sıra Sivas Tödürge Gölü, Muş Bulanık Ovası ve Doğu Beyazıt Sazlığı gibi bölgelerde yaşadığını ifade ederken, Telli Turna’nın tek yumurtlama alanının ise Bulanık Ovası olduğunu dile getirdi. Telli turnaların Murat nehri çevresindeki sulak ve çayırlık alanlara yuva yaptığını söyleyen Selçuk, kış mevsimini ise Himalayaları aşarak Hindistan’da geçirdiğini ifade etti.
Yusuf Yavuz