(hayvanı, doğayı sevmiyorum diyene rastladınız mı?) Dün Büyükada'ya yine yüzlerce insan akın etti. İskelede bir kadın pankartlarını gösteriyor, kalabalığa sesleniyordu "lütfen yürümeyi deneyin, atlar ölmesin! dilekleriniz tutsun!" Birkaç kişi ilgilendi, yürüyerek çıkmaya koyuldular. Kalabalığın büyük kısmı faytonlara binmek için uzun kuyruklar oluşturdular, kararlıydılar! Biran evvel tepeye ulaşmak, hayırlı bir koca, çok para, iyi kazançlı işler için dileklerini sunmak istiyorlardı.
Çıkış 80 lira, iniş 80 lira.
Faytoncular acele, fiş kesmeden topladılar paraları. Belediye ile araları iyi nasılsa iki taraf da kazanç sağlıyor.
Kalabalıktakiler aralarında paylaşarak ödediler, kucak kucağa doluştular faytonlara. Faytoncular vurdu kırbacı! Dik yokuşlara sürüldü atlar.
İndiler çıktılar.. indiler çıktılar... indiler çıktılar... kuyruklar uzayıp gidiyordu.
Atların derilerindeki yaralar tazelendi, terden gövdeleri bembeyaz tuz kesti, sakat ayaklarını hissedemez oldular. Bazıları günün sonunu getiremedi. Yığıldı, kaldı.
Faytonlardan inen kalabalık Aya Yorgi'de dileklerini sundu, dualarını etti.
Dua sonrası çevrede açmış rengarenk bahar çiçeklerini, leylakları, papatyaları, erguvanları yoldular, yoldular, çantalarına doldurdular.
Ardlarında bir dolu çöp, poşet, pet şişe, yaralı, ölü at bırakıp adadan gittiler. .
Yaralı, ölü atları bırakıp gittiler.