|
|
Bağımsız filmlerin galibi "Entelköy Efeköy'e Karşı"Kategori: Sinema | 0 Yorum | Yazan: A Yorum | 29 Mart 2012 03:04:53 Ankara'da bu kez gündem siyaset değil sinemaydı. 1988'den bu yana yapılan Ankara Film Festivali Türkiye sinemasında filmler üreten sinemacıların yetişmesinde önemli katkılar sundu. 23. kez sinemaseverleri sinema filmleriyle buluşturan festival, Ahmet Uluçay'ı Kütahya'da keşfedip buldu, Fatih Akın daha kısa filmciyken Ankara'ya gelip bu festivalle sinemanın tozunu yuttu.
Nuri Bilge Ceylan'ın 'Koza'sı ise yine Ankara Film Festivali'nin 1995'te açılış filmi oldu. 90'lı yıllarda birçok yönetmenin filmlerini görünür kılıp, habitat yaratan festival bu kez yine bir ilki gerçekleştirerek mizah filmlerine öncelik tanıdı. Üretimi unutan köylüye üretmeyi hatırlatan, sisteme karşı entelektüel ve köylüleri mücadele etmek için bir araya getiren yönetmen Yüksel Aksu’nun filmi “Entelköy Efeköy’e Karşı” festivalin ‘En İyi Film’i seçildi. Film aynı zamanda yönetmen Yüksel Aksu’ya ‘En İyi Yönetmen’ ve Onat Kutlar En İyi Senaryo Ödülü’nü getirdi. Festival jürisi aynı filmin oyuncularından Ayşe Bosse’yi ise ‘Umut Veren Yeni Kadın Oyuncu’ olarak seçti. Festivalin bir diğer ödüllü filmi ise; Karadenizli Koşman ile Diyarbakırlı Asya’nın hikâyesinden yola çıkarak bu ülkenin ortak acılarını mizahın gücüyle anlatan ‘Yangın Var’ filmi oldu. Festival, filmin oyuncularından Osman Sonant’a ‘En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü getirirken filmin bir diğer karakteri Nesrin Cavadzade’ye ise ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü getirdi. Ayrıca oyuncu Cavadzade festivalin bir diğer yarışma filmlerinden olan ‘Güzel Günler Göreceğiz’de göstermiş olduğu performansla da aynı ödüle layık görüldü. En İyi Kurgu Ödülü yine ‘Yangın Var’ ile Erkan Erdem’in oldu. SİYAD jürisi ise En İyi Film tercihini yönetmeninin ilk film olan Canavarlar Sofrası'ndan yana kullandı. Ümit Ünal'ın Nar filmi, sadece En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü’ne değer görülürken, İz ve Mar festivalden eli boş döndü. DİĞER KAZANAN İSİMLER Mahmut Tali Öngoren Özel Ödülü: Aşk ve Devrim En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Ayberk Pekcan / Aşk ve Devrim En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Gizem Erdem / Canavarlar Sofrası Umut Veren Erkek Oyuncu: Gün Koper / Aşk ve Devrim En İyi Görüntü Yönetmeni: Deniz Eyüboğlu Aydın / Canavarlar Sofrası SİYAD En İyi Film Ödülü: Canavarlar Sofrası En İyi Belgesel Film: Geçmiş Mazi Olmadı KİM NE DEDİ? “Mizah bana göre dünyanın en büyük sanatı” Yüksel Aksu: Festival filmleri eşittir drama ve trajedi denklemine öteden beri karşı duran ve bu konuda kuramsal açıdan açıklamalar yapan biriyim. Bu estetik anlayış Aristoteles’e kadar uzanan bir sınıfın, toplumun kültürüdür. Çünkü mizah Aristoteles’e göre anlamlı halkın kölelerin ve kadınların tırnak içinde bayağı insanların işidir. Tragedya ise ulvi ve kahraman insanların işidir. Bu Aristotelesçi anlayış bin yıllardır sürüyor… Mizah ile sanat arasındaki çatışık gibi görülen mesele çetrefilli bir mesele. Mizah bana göre dünyanın en büyük sanatı. Mizah çok zor, zeka, duyarlılık, birikim isteyen bir şeydir. Tabii ben iyi bir mizahçımıyım onu bilmiyorum. Festival filmleri eşittir acı ya da nihilizm ya da depresyon ya da yalnızlık gibi bir denkleme inanmıyorum. Böyle olsaydı; Life Is Beautiful’a ne diyeceğiz, Charlie Chaplin’a ne diyeceğiz. Ya da Godard'ın mizahına ne diyeceğiz. Dolayısıyla mizah ve trajik tartışmasına çok ayaküstü sohbette girmek istemem. Ama tavrım çok nettir. Mizah filmlerinin ilgi görmesi biraz jürinin kararıdır. Ama benim için Ankara Film Festivali’nin çok önemli bir tarihi var. Hem kişisel tarihimde hem sinema tarihinde. Ankara Film Festivali bulan, araştıran, tespit eden yaratıcı bir festival niteliğine sahip. Her zaman politik bir duruşu, özgün bir duruşu oldu. Ben şimdi ödül alan biri olarak çok konuşursam kibirlilik olur. O yüzden ben sadece jüri içerisinde çok önemli, zorlu 5 isim vardı ve onlara çok teşekkür ederim. Böyle bir jüriden ödül almak benim için çok keyifli, mutlu edici bir şey. Budan yine çok iyi sinemacılar çıkacağına inanıyorum o yüzden bu festivalin desteklenmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. “Bu geleneğin bir parçası olduğunu hissediyorsun” Osman Sonant: Bu ödül farklı bir geleneğin içinde ve toplumsal itici bir güçle oluşmuş festivalden geldi. Ve böyle bir ödül alınca insan o geleneğin bir parçası ve o geleneğin onurlandırdığı biri olmak durumuna geliyorsun. İşte o yüzden bu çok hoş bir duygu. Bana ödül getiren ‘Koşman’ karakteri nasıl Diyarbakır’a girip çıktıysa ben de işte o şekilde girip çıktım. O yaşanmışlığın karşılığıdır ‘Koşman’ karakteri. “‘Yangın Var’ın taşıdığı mesajın anlamsızlaşmasını istiyorum” Nesrin Cavadzade: Üç yıl önce ‘Dilber’in Sekiz Günü’ ile yine Ankara’da ödül almıştım. Bu ödülün altında iki filmin adı yazıyor. O yüzden Ankara’dan tam üç kere ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü almış oldum. Dilber, Asya ve Anna’nın hiç birinin birbiriyle alakası yok. Bağımsız sinemadaki biri için bu ödüller çok motivasyon veriyor ve bana “Nesrin devam et” dedirten tek şey. O yüzden çok önemli. Bu benim tüm yıl boyunca beklediğim tek şey. Asya çok önemli bir karakter. Bir kere öyle bir iklim yaratıldı ki gerçekten bu iki halkı birbirine kırdırabilirler. Bunu sistematik ve bilinçli bir şekilde anaakım medya ile pompalayarak çok korkunç bir noktaya getirdiler. Düşünün en son yaşananları ve mesela Newroz kutlamalarında yaşanlara bir bakın. Dokuz ay önce çok umutluyduk bunları çekerken. Çünkü birtakım kelimeler havada uçuşuyordu. Bir biçimde umutla bakıyorduk ama her şey daha kötüye gitti. Ve ben ‘Yangın Var’ın taşıdığı mesajın anlamsızlaşmasını acıkcası çok istiyorum. Türkiye’de yaşayan halkların çok acil bir biçimde barışmasını istiyorum ve bunu hayal ediyorum. Ramin Matin: “Ankara Film Festivali'nin ruhuna uygun olarak ancak böyle bir festivalde ödül alabilirdik, mutluyuz. Kaynak : birgun.net | CANAN AYDIN - ANKARA
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|