Tıpkı tek solukta okunan bir roman gibi insanı derinden sarsan, duygu yüklü "En İyi Yabancı Film" Oscar ödülü sahibi bir İran filmi... Yönetmen: Asghar Farhadi Oyuncular: Leila Hatami, Peyman Moaadi, Shahab Hosseini, Sareh Bayat, Sarina Farhadi... Avustralya'da 1 Mart 2012'de gösterime giriyor.
16. Berlin Film Festivali’nin en büyük ödülü “Altın Ayı”nın ardından Golden Globe’da (Altın Küre) ve Oskar “En İyi Yabancı Film” ödülü sahibi olan Farsça adıyla “Nadir’in Simin’den Ayrılışı” Avustralya’daki sinemalarda gelecek hafta “A Separation” adıyla gösterime giriyor.
Film, Tahran’da her ikisi de çok iyi meslek sahibi olan orta sınıfa mensup genç bir çiftin ayrılma sürecinde başlarından geçen olayları anlatıyor.
Nadir ile Simin’in yurtdışına yerleşme planları, Nadir’in Alzhemier olan babasını bırakamadığı için fikir değiştirmesi nedeniyle bozuluyor. 11 yaşındaki kızları anne ile babası arasında bir seçim yapmak zorunda kalıyor. Nadir’in babasına bakmak için eve gelen kadın, kocası ve küçük kızı da öyküye katılınca işler biraz daha karışıyor. İşin içine yasal sistem de giriyor. Yine de filmin ana konusunu kaygıları, zaafları, korkuları, yalanları ve inançlarından ötürü yaşamı çelişkiler yumağına dönüşen “insan” oluşturuyor.
Sıradan bir ayrılık öyküsü etrafında, bazen tek bir bakış ya da bir söz ile alabildiğine derin karekterler yaratmak için çok güçlü bir sinema diline sahip olmak gerekiyor. Aynı zamanda senaryoyu da yazan Asghar Farhadi’nin seçtiği ve yönettiği oyuncu kadrosu tek kelimeyle kusursuz, sanki herkes kendisini oynuyor. Yönetmen oyuncularına çok güveniyor olmalı ki, iki saat boyunca yakın kamera çekimleriyle sürekli olarak karekterlerin ruh halini öne çıkarıyor. İran filmlerinden alışık olduğumuz yavaş tempo, yerini hızlı geçişlere ve sürükleyici bir tempoya bırakmış.
Olayların çoğu kapalı mekanlarda geçiyor. Kamera evin içinde gezinip duruyor. Dairenin buzlu camla kaplı giriş kapısı her açılıp kapandığında öykü yeni bir boyut kazanıyor. Duygusal gerilim hiç kaybolmuyor. Her defasında “Şimdi ne olacak acaba?” diye filme kaptırıyorsunuz kendinizi. Bu filmi bana öneren arkadaşım, filmin kendisini nasıl etkilediğini anlatırken, “Bütün bedenimin gerildiğini, filmin beni tümüyle etkisi altına aldığını hissettim. Sinema salonundan çıktığımda kaskatı olmuştum.” dedi.
Bu film toplumun, yasal sistemin ve insanların durumunu, sınıf çatışmalarını, kadın-erkek ilişkisindeki dinamikleri, ahlaki değerleri ve kültürel faktörleri hiç abartısız, asla slogancı ve kolaycı anlatıma kaçmadan son derece sade ve etkileyici bir dille anlatıyor. Karekterlerin derinliği ise insana ünlü roman kahramanlarını anımsatıyor.
Farhadi, Eylül 2010’da bir ödül törenindeki konuşmasında, biri sürgünde diğeri hapiste olan iki muhalif sinemacıyı desteklediği için devletin kara listesine alınıyor ve film yapması resmen yasaklanıyor. Kültür Bakanlığı’nın yasağı ancak genç yönetmen yanlış anlaşıldığını söyleyip, özür dileyince kaldırılıyor. Bu film 40 yaşındaki yönetmenin, yasak kalktıktan sonra gerçekleştirdiği ilk yapım. Uluslararası yarışmalarda bugüne kadar onlarca ödül kazanmış. Sinema eleştirmenleri, bu filme 10 üzerinden 10 veriyor. Kaçırmayın.