A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

karikatür üzerine bir sohbet

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Aykut Yazgan | 25 Şubat 2012 11:03:42

amerika'daki bir öğretim üyesi olan prof. ergun akleman'ın internette kendisine ayrılan "ışın problematiğini" irdelediği sayfalarda bir de karikatür'e el atmış. karikatür hakkında bir sürü şey yazmış. aşağıda; belki de uzun sayılabilecek bir yazışmayı bulacaksınız. karikatür için "çizmeden önce yazılabilecek bir şeylerin olduğuna" inandığım için.

aykut yazgan’dan ergun akleman’a….
22 ocak 1998

cumhuriyet gazetesi bilim teknik ekinde tanıştım yazılarınızla. amatör bir bilgisayarcı olarak yazdıklarınız bana cok ilginç geldi. ilk önce ray tracing hakkında bir şeyler okuyacaktım. sonra, internet hastalığı galiba, karikatür site’ınıza kaydım.
 
ışın ve davranışları hakkında hiç uzman değilim fakat karikatür hakkında bir şeyler söyleyebilirim sanırım.
 
                “İnsanların çoğu bu yeteneğe sahip olmadığından,  çok yetenekli az sayıda  bir kaç kişinin sahip olduğu büyülü bir marifet olarak görüldü hep. (Since this ability does not exist in most people, it has always been considered some sort of magical talent of a gifted few... )”
 
diyorsunuz. ve bunu, sanırım karikatüristlerin (gerçek olanların) yapıtlarını küçümseyerek insanların zihninde onlara gerçekten özgü olan (büyüsel değil) "ilahi bir yeteneğe" gerek olmadığını..
 
“karşılıklı etkileşimli bir morfing aracı (morfing: canlandırılmış filmlerde bir imgeden diğerine sorunsuz geçmek için kullanılan bir etki) kullanırken, bir karikatüristin özel yeteneğine gerek olmadığını gördüm. (I have noticed that when using an interactive morphing tool, there is no need to have the special talent of a caricaturist...)”
 
diye devam ederek, şu anda yaşadığınız kıt’ada düz, yanlızca bir tek boyutta düşünmeye alışmış bir insan topluluğuna bu belirgin saplantılarını sanki büsbütün onaylamak ister gibi başlamışsınız yazınıza.
 
ansiklopedik anlam ve sokaktaki adamın olaya bakış açısı bakımından bunda pek te haksız sayılmazsınız. fakat karikatürün namı hesabına bu bakış açınız, mosini’nin 1640’larda ortaya koyduğu anlamdan pek fazla ileri gidememiş. yani:
 
yüzün veya bedenin (daha ilerde eşyanın) oranlarını yergi ve alay ve küçümseme amacı ile abartarak, ya da biçimini bozarak desen, resim ve benzeri yollarla gülünç ve acayip bir biçimde betimlemek (ans. bilgi) tanımına size sadece ve sadece asrımızın harikasi (!..) bir bilgisayar tekniğinin olanaklarından faydanalanarak:
 
“profesyonel karikatür deneyimime dayanarak, fotoğrafdan karikatür yapma aracı geliştirdim. (Based on my experience as a professional caricaturist,  I have developed a procedure to make caricatures from photographs by using morphing tools...)”
 
kısmını ilave edebilmişsiniz.
 
sanırım karikatür için bu yeterli değil. geçerli de değil.
 
karikatür iptidada yukarda tarif edilen tarihsel bir süreç içersinde başlayıp ve yine yukarda tarif edilen amaçlar doğrultusunda işlevini sürdürdü...
 
insan egosunun kaçınılmaz ruhsal tepkileri olarak tezahür eden, alay etme, küçük düşürme, iğneleme gibi basitliklerden hareket ederek bir süre bu anlamda bütün dünyaya yayıldı..ancak insanların yüz ve beden orantılarından veya oransızlıklarından yola çıkarak onlarla alay etmek, onları herkesin önünde gülünç duruma düşürmek insani erdemlerden sayılmayacak kadar basittir bence.
 
onun için:
 
bu basitliğin arkasındaki neden, karikatürün gerekli bir kuralından gelir. bozma, abart! (The reason behind this simplicity comes from the essential rule of caricature; don't distort, exaggerate! (Lenn Redman,How To Draw Caricatures))...
 
açıklamanızı bu anlamda algılıyorum.
 
fakat kısa bir süre sonra "caricare", her sanat dalında oldugu gibi bu basitliklerden arınarak işlevsel ve hakettiği sanatsal düzeye ulaşmıştır.
 
flaubert ve hugo‘nun cilter dolusu yazılarında tasvir etmeye çalıştıkları zamanlarının ve mekanlarının insan manzaralarını, bosc,  dubois, chaval ve daha niceleri iki çizgi ile karikatür sanatına katmışlardır.
 
steinbeck’in salinas’ını, poe’nun garabetlerini ve jack london`un üç kalem pirzolasını, alay etmeden ve hafife almadan hiç kimse soul steinberg kadar şu anda yaşadığınız kıt’ada çizgilere döküp inanılmaz bir basitlikle anlatamamıştır.
 
türkiye’dekilerini saymaya gerek yok. çünkü onlar dünyaca ünlü.
 
karikatür katiyen deforme etmek değildir. hele hele egzajere etmek te değil, ve fransızların "situation comique"lerindeki insan zaaflarının büsbütün altını çizerek insanı küçültmek hiç değildir.
 
karikatür grafik bir sanattır. çizgilerin sadeliği, yalınlığı ve her türlü komplikasyondan giderek arınıp çarpıcılığa varan bir sadeliktir..
 
karikatür bir anlatım, iletişim aracıdır. insanlara sayfalar dolusu mesajları, imgeleri, olayları, düşünce ve duyguları bir tek çizgi ile anlatır.
 
çoğu zamanda altına ve üstüne bir tek kelime bile yazmadan...
 
karikatür özdür ve basittir.
 
karikatür bir sanattır.
 
ve onu yapanlar için:
 
“İnsanların çoğu bu yeteneğe sahip olmadığından,  çok yetenekli az sayıda  bir kaç kişinin sahip olduğu büyülü bir marifet olarak görüldü hep.(it has always been considered some sort  of magical talent of a gifted few... since this ability does only exist in some people.)
 
demek daha doğru olur sanırım.
 
sevgilerimle
aykut yazgan
 
 
 
 
ergun akleman’dan aykut yazgan’a yanıt
 
                                        22 ocak 1998
 
 
Selam Yankı Yazgan'ın akrabası mısın?
 
Benim filozofik bir şeyler söyleme amacım yok. Elimden geldiğince de düz düşünmeye çalışıyorum. Amacım bu tür şeyleri öğretilir hale getirmek.
 
Tabii ki yetenek önemli. Ama yetenek sadece karikatürde değil matematik, fizik gibi alanlarda da önemli. Yine de fiziği matematiği öğretiyoruz. Fizik bölümlerini bitiren her insan Feyman olmuyor diye fizik yeteneği sadece bir kaç kişide vardır demiyoruz. Kurallar bulup o kuralları daha çok insana öğretmeye çalışıyoruz. Niye? Çünkü sadece geldiği için onda da aynen fizikçilerde olduğu gibi değişik yeteneklerdeki insanlara Feyman'a Einstein'a değil, her bilgi ve yetenek düzeyindeki fizikçiye toplumların ihtiyaci var.
 
Bugün sanatda yavaş yavaş bir endüstri haline ihtiyaç var. Kuralların bulunması ve bu kuralların öğretilmesi gerekiyor. Ne kadar kural bulunursa o kadar iyi. Benim o yazıda yazdığım bir kural seti. Başka bir kural setleri de bulunabilir. 
 
Her kural seti başka bir tür karikatur yapmayı sağlar.
 
Ben Cumhuriyet Bilim ve Teknik'e bu konuyu yazayım. Hadi görüşmek üzere.
 
Ergun
 
 
aykut yazgan’ın eergun akleman’a yanıtı…
 
                                                23 ocak 1998
 
 
selam
 
bu kadar çabuk yanıt alacağımı hiç beklemedim doğrusu. teşekkürler.
 
yankı ile hiç bir akrabalığım yok. fakat bir zamanlar (cumhuriyet`te yazarken) büyük bir zevkle okuyordum.
 
yazının birinci ve ikinci paragraflarına bütün kalbimle katılıyorum. bu arada filozofik yazıp yazmama gibi benim de bir iddiam yok. bilimin her gün yeniden keşfedilip yeniden revizyonlara tabi tutularak yeniden gözden geçirilmesi ve yeniden öğrenilmesi ve dediğin gibi öğretilmesi çok gerekli. bilimi öğrenmek ve öğretmek için öne sürebileceğin bütün kuralları ve metodolojiyi de  peşinen kabul ediyorum.
 
burada anlaşamadığımız konu yazının son paragrafında san’at hakkında yaptığın açıklama. eğer san’atı bir endüstri gibi veya yavaş yavaş bir endüstrinin bir kolu olma gibi bir tezi savunuyorsan o zaman benim söyliyebileceğim hiç bir şey kalmıyor.
 
bu durumda insanları ve nesneleri daha metodlu çizme, ve metodlar için, senin deyiminle,  yeni kural setleri hazırlamakta yerden göğe kadar haklısın.
 
ama sanırım büyük suyun bu tarafında uzun süredir kalmış olan bizler analitik ve daha çokta pragmatik ve ütilitarist aklın ve mantığın duygularımıza ve sezgilerimize dizgin vurmasına tahammül edemiyoruz. ve ayrıca izin de vermiyoruz. hele hele söz konusu san’at olursa. aslına bakarsan yeni dünya ile eski dünya arasında bu konuda pek bir fark ta kalmadı. ben yine de nereden geldiği belli olmayan bir ıhlamur kokusunu, mavinin üzerinde biriken bir zümrüt yeşilini ve bir nihavent makamını halen bir metodolojiye uydurmaya kıyamayan fosiller namına, daha çokta kendi hesabıma konuşuyorum. akdenizlilik ve şarklılık. ne yaparsın...  
 
düşün.
 
van gogh, vermeer veya rubens veya brueggel 1998 senesinde yaşamış olsalardı onlara boyalarını karıştırmada, gölge ve ışık prensiplerinde, bin yıldır var olan altın oran konusunda veya resimle ilgili herhangi başka bir alanda kural setleri bulup, bunları onlara önerebilecek miydin ? önerdin diyelim. korkunç bir akarsu gibi bu dahilerin, mantık ve uslarından değil ruhlarından tuallere fışkıran renk ve armonilere senin bilimsel kural setlerin ne kadar etkili olabilirdi ve en önemlisi onlar bu setleri ne kadar kabul ederlerdi ?
 
bence ayni sey müzik  ve heykel içinde geçerli.
 
lütfen yaşadığın yerde çok kolay bulunabilecek ‘soul steinberg’ isimli bir karikatüristin herhangi bir albümünü al. önyargısız ve tarafsız olarak bir süre bak karikatürlere. bakalım bu ustaya, onun faydalanabileceğini sandığın hangi kuralları önerebileceksin.
 
tesadüfen bir web sayfasında tanıştık.
 
bilim adamlığına, bilgine, düşücelerine ve onları savunmaktaki özgürlüğüne sonsuz saygı duyuyorum. ama ne olur san’atı mekanikleştirip bir metodun cenderesine sokmaya çalışma.
 
hele hele onu bir meta yapıp insanlara satmayı....
 
sevgiler
aykut


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Yazarlarımızdan Prof. Dr. Şehmus Güzel yaşamını yitirdi.
Türkiye Yüzyılı Mesleki ve Teknik Eğitim Zirvesi’nde yükselen o çığlık
Türkiye’de Engelli İşçiler ve Sınıf Mücadelesi: 3 Aralık’ta Görünmez Kılınan Emek Gerçeğine Devrimci Bir Bakış
MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi
Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…

Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?

ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git