Sayın Orhan Pamuk, Bu mektup 60 ayrı dile çevrilmiş ve Nobel gibi önemli bir ödül almış, 50 yaşındaki bir yazara. Bir zamanlar tanıdığım toy, çekingen delikanlıya değil. Sanırım artık bir hukuk danışmanınız olduğu gibi bir halkla ilişkiler danışmanınız da var. Bu mektubu lütfen ona da okuyun. Beni onaylayacağına eminim.
Sayın Orhan Pamuk,
Hem Türkiye, hem dünya bakımından önemli günler yaşanıyor. Emek hakkı, yaşama hakkı, fikir, düşünme ve ifade hakkı çiğneniyor. Bu durum halkların karşı koymasıyla, kimi yerde ayaklanmasıyla karşılanıyor. Ama bu durum sizin olaylardan tecrit edilmiş dünyanıza hiç sızmıyor gibi.
Sizin fotoğrafınızı ne zaman bir gazetenin birinci sayfasında görsem, elinizde yasaklanmış bir gazeteyle Taksimden Galatasaray’a bir grup yazarla birlikte gazete satışınızı anımsıyorum. Bir “demeç, yorum” bekliyorum Ve elbette hayal kırıklığına uğruyorum. Çünkü gazetedeki haberiniz siyasal değil. Toplumsal içerikli bir haber de değil. Yalnızca magazin. Ve Nobelli bir yazar olmasanız o haberlerin yeri 1. sayfa değil, magazin eki: “Daha önce Hint asıllı yazar Kiran Desai ile birlikte olan Pamuk, sıkı sık sevgili değiştirmesi ile tanınıyor”. “Bu kez de Almanya’da ortaya çıkan eski bir sevgilisi, Orhan Pamuk’tan 5 yaşında bir oğlu olduğunu iddia ediyor”. “Daha birlikte olduklarına ilişkin haberlerin mürekkebi kurumadan, Orhan Pamuk sevgilisinden ayrıldı”.
Allah’ı var birlikte fotoğraflandığınız kadınlar hoş mahluklar. Çoğunun adını sizin yüzünüzden duyduksa da önemli değil. Özellikle son hatun, Karolin Fişekçi, sizinle ilişkisinden ve kendi ulusundan yola çıkarak politika bile yaptı. Sizin haberinizdeki fotoğrafına yorumuysa harikaydı: “Sanat performansım için Beşiktaş’taki Osmanlı topunun üzerine çıkıp oturdum. Oradaki amaç, bir savaş silahı olan topu, başka amaç için kullanmak, kadınlık içine alıp işlevsizleştirmekti. (...) Topun orada durması çok erkek egemen bir sembol ve ben de bunu iyice insanların gözüne sokmak istedim. O zaman tabii, ‘Edepsiz ve doyumsuz! Koskoca topa binmiş’ diyebiliyorlar. Önemi yok, ben de espriyle karşılık veriyorum.” Böyle bir haber o fotoğraf ve resim sanatçısı için artı puan. Ya sizin için?
Sayın Orhan Pamuk,
Yazarın insan olduğunu unutmuyorum. Tutkularından sıyrılmasını falan istediğim yok. Ancak magazin malzemesi olmakla “yaşamak” ayrı, siz de bilirsiniz. Üstelik bu serüvenleri yeni edebiyat çalışmalarınız için yaşadığınızla ilgili bir ipucu da yok elimizde. Sizden Türkiye ile ilgili bir yorum falan beklemiyorum. Van ile ilgili de, 35 kişinin öldürülmesiyle de, hapisteki gazetecilerle de, 12 Eylülün yargılanma hazırlıklarıyla da ilgili bir şey söylemediniz, söylemeyin. Ama Hürmüz Boğazı için söyleyecek sözünüz yok mu? Ya da Afrika’daki açlıkla... En genç Nobel ödülü almış yazar olarak gençlerle ilgili de konuşabilirsiniz. Artık elli yaşındasınız.
Sayın Orhan Pamuk,
Ben istesem de istemesem de adınız Türkiye ile birlikte anılacak. Bu yüzden bu ülkeye biraz ciddiyet borçlusunuz. Lütfen, genç pop yıldızlarına, dizi star adaylarına bile yakışması zor davranışlardan vazgeçin. Hiç olmazsa aldığınız ödülün ağırlığını düşünün de dünya barışı ile ilgili bir iki kelam edin. İnanın bana bunun yararı bizden çok “Nobel Ödüllü Yazar Orhan Pamuk’a” olacaktır.
Selamlarımla.
Sennur Sezer
Kaynak: OKUMA ODASI | okumaodasi@gmail.com
Nobel, Baris Odullerini alanlara geleneksel olarak yeni donem icin onerebilicekleri odule layik kisiler sorulur. Yasar Kemal Berlin'de Dunya Baris Odulunu Alman Felsefeci Gunther Grass'in elinden aldiktan sonra gelecek odul icin Orhan Pamuk'u aday gostermisti. Orhan Pamuk ise odulunu aldiginda Yasar Kemal'in adini dahi agzina almamis Fransiz yazarlari onermisti.