|
|
sohbet IIKategori: Yaşam | 0 Yorum | Yazan: Aykut Yazgan | 23 Kasım 2007 08:47:24 birden aklımıza takılsa da kalkıp sizin oralara gelmeye kalksak.. valla neresinden baksan buralardan orları en azından binlerce kilometre yol tutar, hem de kim bilir trenle kaç saatte gidilir. tayyareye dersen paramız mı yetişirmiş sanıyorsunuz.
haaa bir de kısa yol var tabii...hani ankara’lardan falan kazma kürek bir kazmaya başlasak ta dimdik aşağıya doğru bir kuyu açsak; bin kusur kilometre... kendini delikten aşağıya koyverdin mi....Cşıppadnak sizdeyiz. yani diyeceğim o ki doğru dürüst nizami yollarla da kestirmeden de sizlere bir hayli uzağız. ama sağolun sizler yine de internet minternet falanla uzağı yakın kılmaya doğru bir hamle yaptınız. allah razı olsun... sizler oradan bizlerden haberlerle hasret gideriyorsunuz, bizler de oralarda biryerlerde dostlarımızın olduğunu düşünerek kendimizi avutuyoruz... bakıyoruz, okuyoruz da haberler oradan buradan.. sizin memleketten.. dışarlıklardan.. ve tabii, tabiatınız icabı kan çekiyor ya, biraz da bizim buralardan.. ...diyeceğim ama haksızlık etmiş olurum. bir sürü çarpıklıklar çurpukluklar bizim burada, alışkanlık ta demiyeyim de, vakayı adiyeden olduğundan dolayı değil gözümüze batmak artıkın farkında bile olunmazken, sizler bunları sütunlarınıza taşıyarak memleketin diken üstündeki halini hülasa tasvirde bir hayli başarılı oluyorsunuz... işte mesela bir kanun maddesinin akibeti, işte mesela başbakanın halleri, işte mesela caddelerimizin fiyatı, fakir zengin farklılıklar vesaire vesaire.... tabii bunların yanında daha sırada olan kavgalar döğüşler, müstakbel (inşallah) sınır operasayonları, borç ve tesettür konuları da (ikinci inşallah..) herhalde gündeme gelecektir. bukadar hengame arasında şöyle elimi şakağıma dayayıp bir tefekkürlendiğimde, sanki atalarımızın bir kere bile olsa boş laf ettiğine inancağım neredeyse. ne demişler? davulun sesi uzaktan hoş gelir, demişler atalarımız... valla, davul bizim burada kulağımızın dibinde gümbür gümbür gümbürdedikçe kulaklarımızı sağır ediyor... da.. oralara gelinceye kadar da zahir sizlerin de kulak tozunu patlatıyor ki teee sizin oralardan bile davulun sesinde artık bir hoşluk bir letafet sezinlemek ne mümkün? bunlar bu cihete ait olan yazılarınızdan anlaşılıyor. işte burada haksızlık ediyorsunuz gibime geliyor. bakın bir haftadan beri ne atom bombası ve de ne londra konferansı... ayak topu ile hop oturup hop kalkıyoruz. ilk önce diyarı küffardaki galbiyetimiz ile hamdolsun memleketimiz evlatları bir tarih yazmakla kalmamış, bütün vatanın ağlayan anasının cümle yarasına pansuman yapmıştır. yazılan bu tarih her nekadar bizleri sevinçlere, bahtiyarlıklara garketmişse de yine de bir hafta boyunca uyukusuz geceler geçirmek zorunda kalmışız... neden? yazılması elzem olan daha büyük bir tarihin arefesinde cümle alem tedirginlik içinde, iş güç bir tarafa, el oğuşturup saç yolmuştur. endişeler, aritmetik hesaplar, boşa koymalar, doluya bakmalar... hatta memleketimizin bütün sıkıntıları ve dertleri bir tarafa yazılması mutlaka elzem olan bu tarih bazılarımızın bağırsaklarını bile bozarak alafranga aptest taşı üstlerinde sürüm sürüm süründürmüştür. fakat allah’ın inayeti ile, medyamızın israrkar dürtüklemesiyle, federasyonumuzun ortaya koyduğu dört milyon euro gibi basit bir galibiyet piriminin şevki ile ve en önemlisi yurudumun insanının artık bundan başka tutunacak dalı kalmadığından aslanlarımız bize bir galibiyet daha hediye ederek bir ikinci tarih daha yazmışlardır.. bu ne biçim zaferdir ki saçlı sakallı, kelli felli, ense kulak yerinde onca insan göz yaşlarına boğulmuşlardır.. bu ne biçim zaferdir ki yazılan tarihlerin bizleri on çanak kımız içmişiz gibi esrik etmiştir.. bu nasıl bir zaferdir ki nasıl seller gibi göz yaşları döktüğümüzü, nasıl artık bütün dert, gam, kasavet, çankaya mankaya, islama kayış endişelerinden bizleri asude etmiştir.. bu ne biçim bir zafedir ki cumalarda minberlerden ahaliye allahın lütfu olarak vaaz ettirilmişti.. bu nasıl bir zaferdir ki bütün husumetleri toprağa gömerek bizleri yeniden diriltmiş, karın gurultumuzu dahi bastırabilmiştir.. sizlerin, tabii tabiatınız icabı ve her nekadar kan çekse dahi oralarda bu sonsuz sevincimizi anlamanız ne de olsa biraz zordur.. lakin lafın dirhemini okkaya vurmamak gerekir. diyeceğim o ki oralarda bu mutlu günlerimizde yazı ve çizilerinizle bahtiyarlığımızı bir iki satırla paylaşsanız....
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|