|
34 NKS 36Kategori: Nalına Mıhına | 0 Yorum | Yazan: Metin Atamer | 24 Kasım 2011 05:02:10 Çanakkale tarihte bir çok olaylara şahit olmuş, şirin bir boğaz şehridir. Bu şehir hem Osmanlı döneminde, hem de Yeni Türkiye Cumhuriyeti döneminde önemi daha çok artmış bir sahil kentidir. 1915 senesinde Çanakkale savaşlarının seyri içinde, tarihe damga vuran bir kaç olayı mutlaka hatırlamamız gerekir. Bu savaşın kazanılmasında önemli unsurların başında, Osmanlı Devletinin parlayan yıldızı Mustafa Kemal Paşa'nın bu savaştaki askeri dehasını öncelikle kabul etmek gerekir.
Bir başka unsur da Gelibolu yarımadası müdafaası sırasında, kahramanca ülkesini savunan 57 ci Alay’dır. Bu Alay’ın her bir askerinin manevi huzurunda saygı ile eğilmemiz lazım. Bir başka önemli unsur ise, önce Osmanlı Donanmasına hizmet etmiş, daha sonra Türk Deniz Kuvvetleri adına hizmete devam eden, mucizeler yaratan NUSRET mayın dökücü gemi. Son kez bu gemiyi Tarsus’ta ziyaret ettiğimde inanılmaz duygulanmış, hatta göz yaşı dökmüştüm. 1913 yılında Almanya’nın Kiel kasabasından gelerek Osmanlı Donanmasına katılmıştı. Esas kayıtlı ismi NUSRAT olan bu mayın gemisinin, 8 Mart gecesi Erenköy koyuna döşediği 26 adet mayın, düşman gemileri için bir kabusa dönüşmüştü. Düşman gemilerinin boğaz boyunca ilerleyip Erenköy koyu cıvarından geri dönebileceği düşünülüp yaptığı manevrada, bu koya bırakılan 26 mayına çarpan zırhlı düşman gemilerinin sulara gömülmesine neden olmuş, savaşın kaderini değiştirmişti. Bu gemi tersanelerde sökülmeyi beklerken, Tarsus Belediyesi’nin bu tarihi gemiye sahip çıkarak, restore ettirip, gereken değeri vermesini gönülden kutlamaktayım. Gemiyi gezerken mayınların döşendiği geceyi hissedebiliyorsunuz. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında NUSRAT Gemisi ne kadar önemli ise, bir başka gemi olan Bandırma isimli gemi de Türkiye Cumhuriyetinin temelindeki ana harçlardan biridir. 1878 yılında İskoçya’nın Glasgow kentinde inşaa edilen Torocaderto adlı gemi 12 Aralık 1891 senesinde kaza sonucunda batmış, daha sonra yüzdürülmüş, İdare-i Mahsusa tarafından satın alınıp Panderma adı ile İstanbul’da çalıştırılmıştır. Bu vapurun ismi değişerek Bandırma adını almış, yük ve posta taşımakta kullanılmıştır. Tarihi vapurun Samsun’da birebir kopyası yapılarak sergilenmektedir. Geminin tek kamaralı yerinde sergilenen mumdan yapılmış altı kişiden biri Mustafa Kemal Paşadır. Milli mücadelenin ilk adımlarının atıldığı 1919 senesinde bu küçücük gemi, tarihe bile sığmayacak bir karakteri İstanbul’dan Samsuna taşığı puslu Karadeniz baharında, 620 senelik bir saltanatta, 36 Padişah’ın varlığına son noktayı koymak için sefere çıktığının farkında bile değildi. Bazı belgelerde okuduğumuz, fakat elde kanıt olmadığından kabulde tereddüt yaşadığımız bir konu, aydınlanmamış konular içinde ehemmiyetini muhafaza etmektedir. Kimileri Sultan Mehmet Vahdettin’in, Mustafa Kemal Paşa ya 40 bin altın verdiğini söylemektedir. Bandırma vapurunun tek kamarasında altı kişi zaten zor oturmakta, 40 bin altını nereye koyduklarını düşünmekteyim. Hadi diyelim 40 bin altını geminin yük anbarına koydular, Samsun’da o tarihte liman olmadığından açıkta demirleyen gemiden 40 bin altın kıyıya nasıl getirilmiştir. Bu konulardaki gerçek, tarihin tozlu sayfalarında kalacaktır. Bu büyük ve zorlu bağımsızlık savaşında kendi hayatını ortaya koyan Mustafa Kemal Paşayı ve bu vatan için verdiğimiz binlerce şehitlerimizi şanlı tarihimizin sayfalarında anmadan geçemiyeceğim. İller içinde milli mücadeleye asker gönderen şehirler ve nisbeten daha az gönderen iller arasında bir ayırım yapmak istememekle birlikte Kurtuluş Savaşımızda 34,880 şehidimizin içinde 665 şehidimiz Güneydoğu illerimizden, 1609 şehidimizin ise doğu illerimizden olduğu bir gerçektir. Bu oranın Çanakkale savaşlarında da aynı seviyede seyretmiş olduğu bir hakikattir. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk için 10 Kasımda Büyük Millet Meclisimizde yapılacak anma törenine, Meclis tarafından bastırılan davetiyenin bir sayfa fotokopi kağıdı ile yapıldığının altını çizerek hatırlatmak isterim. Osmanlı Devletinde II. Mahmud’un annesi Fransız asıllı RIVERY Hatundur, diğer adı ile Nakş-i Dil Haseki Valide Sultan. II Mahmud’un Rus Asıllı Yahudi SUZİ hanımdan olma Abdulmecid’in annesinin adı, daha sonra değişerek Bezm-i Alem Valide Sultan olarak kayıtlardadır. Osmanlı Devleti Abdulmecid zamanında bir çok yenilikleri ülkeye getirmek mecburiyetinde kalmıştır. Tanzimat Fermanı bunların arasında en önemlisidir. İmparatorluk döneminde, Yavuz Sultan Selim’le başlayan ve Şam’dan Tophane’ye taşıdığı tarikat, tekke ve zaviyeler, Osmanlı Devletinde söz sahibi olmuştur. Padişahlar bu dergahlardan icazet almadan Saltanata oturamadıkları ve hatta Vezirlerin bile bu dergahlardan emir aldıkları unutulmamalıdır. Meclis tarafından Sultan Abdülmecid’i anma adına süslü davetiyelerin basıldığı toplantıya gelen son halifenin torunlarını taşıyan araç, son model bir Amerikan arabasıdır. Önünde Osmanlı Tuğrası olan arabanın plakası 34 NKŞ 36 dır . Kanımca bu toplantıyı düzenleyen ve icazet veren kurumun kendi adını ve 36 Padişahın Istanbul’a damgasını bu aracın plakası ile vurduğu muhakkak diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına .
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|