A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Mahallede futboldan...

Kategori Kategori: Çağın Abi ile Aspor | Yorumlar 5 Yorum | Yazar Yazan: Ahmet Çağın | 20 Kasım 2011 12:00:52

Sıcak bir bahar günü, 8-10 yaşlarında bir gurup çocuk kırmızı boya karıştırılarak kaynatılan gaz tenekesinin içine beyaz atletlerini atarak beklemeye koyuluyor. Bir heyecan bir koşturmaca, sıcak boyalı sudan çıkarılmış atletlerin kuruması ile mahalle takımı ilk formasına kavuşuyor. Mahalle takmının Cumartesi okul sonrası diğer mahallelerle yapacağı mahalle maçlarında artık rastgele kazak, gömlek yok ne de olsa kırmızıya boyanmış atletler, pardon formalar var.

O yıllarda  hemen hemen çoğu kenar mahallerde oturan çocukların forma yapmak için başvurdugu en kısa en ucuz yol buydu. Ve ilk formalara hep bu şekilde sahip olunurdu.

Mahalle aralarında boş kalan arsalar, yollar, boyutları ne olursa olsun hemen sahaya çevrilir. Hafta sonları ve tatil günlerinde sabahtan akşama kadar içice geçirilmiş naylon top ya da plastik toplarla maçlar yapılırdı.

Formalara, toplara, sahaların nizami olmayışına aldanmayın, çok idialı maçlardı. Çikletlerden çıkan futbolcu, artist resimleri kazanmak için yapılırdı bu maçlar. Üstelik bu maçlarda Cemil gibi çalım atmak, Gökmen gibi kafa vurmak, Yılmaz gibi kafa tutmak, Sabri gibi Yasin gibi uçmak ve Zekerya gibi efendi olmak, kısaca o günün futbol yıldızlarını taklit etmek kaçınılmazdı.

Elbette, bu kendi aramızda ‘alış’arak yaptıgımız idialı maçların sonunda  tartışmalar, yorumlar hava kararıncaya kadar devam ederdi. Samimiyetle söylüyorum ki o çocukça yapılan tartışmlar, münakaşalar şimdiki spor programlarının bir çoğundan daha nitelikliydi. Ya da şimdikler o kadar niteliksiz ki çocuk yorumlarını özletir oldular.

‘Alış’mak terimi bir çoğumuza yabancı gelebilir. Takımları seçmek için iki kişi 10-15 metre birbirinden uzaklaşır. Sonra aynı doğrultu üzerinde karşılıklı sırayla ayak atarak birbirine yaklaşırlar. Son ayağı diğerinin ayağı üzerinde bitiren ilk oyuncuyu alır. İşte ‘alış’ma bu şekilde başlardı.

TRT nin o unutulmaz anonsu Burası Anakara, İstanbul,Erzurum,Çukurova, ..... Radyosu ile başlayan Maçların yayınlarını ne yapar eder dinler, derbi maçlarını ise Garson Recep Abinin izin verdigi ölçüde Mahalle Kahvehanesinin televizyonundan izlemeye çalışırdık. Bir elimizi selam verir gibi alnımıza  koyup cama yaslanarak kahvehanenin en uzak köşesindeki televizyondan bir gün  yerlerine geçmeyi hayal ettiğimiz yıldızları izlerdik.

Garson Recep Abi arada bir gelip cam önünden bizleri kovalar, bir süre sonra o servise başlayınca biz tekrar camlara yaslanır maç izlemeye koyulurduk. Hatta bazen Recep abi müşterilere ve maça dalınca kahvehaneden içeri dalıp boş bir sandelyeye otursak da bu uzun sürmezdi. Elbette Recep abinin tepkisi hiç belli olmazdı bazen azarlar, bazen sesizce yaklayıp kulağımızdan tutup dışarı atar, bazen de alaylı bir biçimde cebimizde 5 kuruş olmadığını bile bile abi ne içersiniz? derdi.
Aslında bu sorunun anlamı dışarı çıkın demekti. Galiba Recep Abi kızıyormuş gibi yapsa da bu kovalamacadan o da keyif alırdı.

Buna ne kadar maç izlemek denir bilmiyorum ama 90 dakika böyle geçerdi. Siyah beyazdı ama şimdikinden daha renkli çok daha keyifli geçerdi. Çünkü türbünlerde her iki takımın taraftarı da yer alırdı. Şimdiki gibi rakip takım seyircisini dışarıda bırakma Mafyavari uygulamaları henüz keşfedilmemişti.

İşte bu televiyonu siyah beyaz ama kendi renkli yılların ardından büyüdük.  Salı pazarından aldığımız Beşiktaş formamız, Tuzlıçayır kırtasiyesinden aldığımız Galatasaray renklerini taşıyan topumuz, daha iyi sahamız oldu. Maçlar mahalle kahvesinden evimize, odamıza geldi. Aramızdan futbolcular, antrenörler, hakemler çıktı. Ben de amatörce, kendi çapında bir futbolcu, antrenör, yazar, idareci, hakem olarak hep  sporla yaşadım ama yıllar geçtikçe özelikle futbolu ayrı bir yere koydum.

‘Ayrı’ sözcügünü özel anlamında kullanmıyorum. Çünkü profesyonel futbol benim için önemini yıllar önce kaybetti. Büyük kulüplerin bir çoğu siyah elbiseli BEY-EFENDİ lerin eline geçti. Futbol, futboldan anlayanlardan çok geveze laf ebelerinin elinde magazin dünyasının içine hapsoldu.

İşte ileride okuyacağınız yazılarım da bu konuların üzerine kurulu olacak. Kimi zaman bir mahalle maçından, kimi zaman bir lig maçından, kimi zaman uluslararası bir turnuvadan aklımda kalanları , düşündürdüklerini paylaşacağız. Kimi zaman başarıyı sorgulayacak, transfer hayallerine dalıp, kimi de soyunma odalarına göz atacağız. Elbette unutulmayan türbün gösterilerini de anımsayacağız.

Yani bu köşede maç sonuçları, sonuçlarla ilgili yorumlar, spor magazini değil, gerçek yaşamın içindeki futbol ile futbolun içindeki gerçek yaşam olacak. Hatta, umutların nasıl söndüğü, nasıl sömürüldüğü, yıldız olmayı düşlerken sıradan bir insan olarak kalmanın düş kırıklığını yaşayanlar da gelecek köşemize o düş kırıklıklarına yol açanlardan alacağımız  dersler  de.

Yeni bir yazıda buluşmak üzere...


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 9.1 / 10 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

A Cagin { 28 Kasım 2015 09:34:39 }
Kaptanlik onemliydi evet. Inanilmaz entriklar yasanirdi. Bende kaptanlik yuzunden komsu mahallenin takimina transfer olmus sonra katan olarak geri donmustum.
Rasim okursoy { 08 Kasım 2015 17:38:58 }
bizim de takımımız vardı. bir kaptanlık meselesi yüzünden takım ikiye bölünüvermişti. Bir grup çelikspor oldu. bizde atletten forma yaptık adını da fırtına spor (FS) koymuştuk. çelik spordan bir çocuk kalemle atletin göğsüne yazdığımız FS yi folluk spor diye dalga geçince takım hemen dağılmıştı.
Ayfer Lacin { 05 Aralık 2011 11:38:50 }
Aziz Nesin tadinda cok guzel anlatilmis. Okurken kahkahalar attim. Korunmasi ve gelecek nesilleri anlatilasi guzel anilar.
Meriç Yoldaş Hiçyılmaz { 26 Kasım 2011 10:44:18 }
Sevgili arkadaşım evet çok haklısınız dünyada her olgunun yozlaştığı gibi sporda yozlaştı maalesef. Ayaklar baş oldu bizim memleketimizde. Para gücü olanlar (o da kara para ile oluyor ) iş başında, yolda doğru dürüst yürümesini bilmeyenler mersedez ve audi kullanırsa işte günümüzün manzaraları çıkar ortaya. Kaleminiz daim olsun sevgi ve ışıkla kalın.
aykut yazgan { 20 Kasım 2011 12:16:00 }
yaşa be ahmet bey....
akdın götürdeün bizleri, altmış yetmiş olanları bir başka ülkeye..
şimdiki çoluk çocuğun duymadığı görmediği bilmediği;
"altı'da haftayım. oniki'de biter.. üç korner bi penaltı.." diyarına..
sanırım bizim giderken dağarcığımızda götüreceğemiz bunlarınkinden çok daha güzel..
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İşçiyi Bırak Kutlasın
Erişim engeli sonrası X'te Ekrem İmamoğlu akımı
Papa Françesko yaşamını yitirdi.
Yunanistan Türk yatırımcıların adalara ilgisinden endişeli
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'den Avrupa'ya İmamoğlu ile dayanışma çağrısı

Hint - Pasifik'teki Güç Oyunları: Dörtlü İttifak ve Deniz Hakimiyeti İçin Mücadele
Suriye, Irak ve İran'daki PKK uzantıları ne olacak?
Hindistan-Pakistan Savaşı Senaryosu
Hindistan - Yeni Zelanda: Sessiz ama Kritik Bir Ortaklık
Gazze'de gıda stokları tükendi: Açlık krizi derinleşiyor

Trump: Çin'den ithal edilen mallara uygulanan gümrük vergisi oranı % 125'e çıkarılacak
Trump yeni gümrük vergisi tarifelerini açıkladı.
Avrupa’nın en az et yiyen ülkesi Türkiye: Fiyatlar 5 yılda % 1230 arttı!
Türkiye'de ekonomi bir kez daha belirsizlik döneminde
ABD-Çin hattında ticaret savaşı: “Soğuk Savaş’tan beri görülmemiş bir rekabet”

Avrupa gözünü ABD'li akademisyenlere dikti.
Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü

Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
KOLLEKTİF OYNAMALI KAZANMAK İÇİN

Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham

Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.

Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
Çin'in 10 yıllık yüksek teknoloji planı nasıl işledi?
Devrimsel Bir Teknoloji: Kaykay Şasi

NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.

UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez
Af Örgütü: Türkiye'de yargıya müdahale derinleşti
"Türkiye'de gazeteciler baskı ve yıldırma ile karşı karşıya"
Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından 2024 yılı yolsuzluk algı endeksi açıklandı!

İKİ DİRENİŞ
Bu sistemdeki bir kusur değil, sistemin kendisi
Post-truth dünyada adalet nedir?
1919-1922'de Bir Mayıs’lar, Gösteriler, Yürüyüşler
Türkiye halkı otokrasiye direniyor. Sessizlikten daha fazlasını hak ediyorlar.

ŞEHR-İ İSTANBUL
MECLİS PAKETİ
Bir Fırtına Tuttu Beni
MAGNA CARTA
KURBANIM BUGÜN

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git