A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

18 Kasım - Dünya Felsefe Günü!

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: A Yorum | 17 Kasım 2011 10:45:07

Felsefe günümüz kutlu olsun! 'Düşünce'yi ve 'düşünme'yi insan hayatına sokmak için UNESCO girişimi ile 2005'den beri kutlanıyor. Peki, bir kendimize soralım bugün hiç düşünme işlevinde bulunduk mu? Belki bulunduk belki de bulunmadık. Yanıtınız ne olursa olsun bu yazıyı okuyun çünkü 'Felsefe Üzerine' sıkıcı olmadığı gibi çok da keyifli bir kitaptan.

 
 

MEKANLAR
 
Düşünmek için mekanın mutlaka bir önemi olduğunu iddia etmek olası. Her yerde düşünülebilir mi? Trende, otobüste,  otomobilde. Güneşte yürürken. Ormanda. Çölde. Dağda. Sessiz, ıssız bir noktada düşünceye yatmak olası mı? Kentte sessiz bir odada, bütün konforu içinde bir büroda. Okulda. Sınıfta. Fakültede. Anfide. Kütüphanede. Bilinçli düşünce. Bilinçsiz düşünce. Düşünmeden düşünmek. Her yerde düşünülebilinir mi? Düşünmek için ideal mekân neresidir ? Parkta, ağaçlık bir yerde dolaşırken olası mı düşünmek? Sinema da film seyrederken? Televizyon izlerken. Dağda, tepelere, zirvelere tırmanırken?
 
Düşünmek için yalnız olmak mı gerekir?  Tek başına kalmak anlamında değil. Çok yememek, ama hesaplı ve arada bir iyi içmek iyi düşünmek için zorunlu mudur ?
 
Düşünmeyi bilmek: Felsefi bazı sorular sormak değil miydi? Bitmez toprak. Ey  Toprak-Ana. Doğa-Ana ey ! Aşınmaz kayaların sözleri. Anlattıkları.
 
Amsterdam kenti neden sanki felsefi uğraş için biçilmiş kaftan gibi duruyor: En azından benim için? Bana öyle geliyor? Neden her seferinde, Amsterdam'a gittiğim her seferde, Spinoza aklıma takılıyor? Baruch d'Espinoza yani. Yani Benedictus de Spinoza. 24 Kasım 1632'de Amsterdam'da doğdu. Portekizli Yahudi bir ailede. 2I şubat I677'de La Haye'de "ayrıldı". Amsterdam, rıhtımı, akıl almaz büyüklükteki kilisesi, kilisesini çevreleyen küçücük sokakları ve sokaklarındaki vitrinlerde kendi kendilerini sergileyen  fahişeleriyle hala DÜŞÜNMELERE gebe. Spinoza'nın dini sorgulaması için bundan daha iyi mekan olabilir miydi ? İşte tam da burada din felsefeye hesap vermek zorunda kalıyordu böylece.
 
Prag, Viyana, Kafka, Kundera, Bolzano, Brentano, Husserl, Popper ve bütün geri kalanları: Viyana "okulu"mu demeli? Avusturya ve Çek felsefe-si(leri)mi?
 
ANADOLU : Mekânlar. Efes. Milet. Bodrum. Ve bugünkü mekânları.
 
AKDENİZ: Yeryüzünün "ortası" Bitmez tükenmez bir git-gelin beşiği.
 
Sartre denince akla Fransız usulü bir cafeden başkası niye gelmez hani mekân deyince? Ya da Henri IV Lisesi. Veya son aşamada bir  akşam  üstü, Simone’dan haberli, bir randevunun son saniyelerinde,   "sevgilileri" ile "fikir teatisi yaptığı" odalardan birinde veya ikisinde: Simone günlük programını öylesine saniyesi saniyesine iyi ayarlıyordu ki filozofun çalışması aksamıyordu bir anlık olsa bile. Simone'u en çok korkutanın, « Elimden giderse filozofum » deme bunalımlarına girmesine neden olanının, Dalores Vanetti ismini taşıdığını da artık yazabiliriz. Les Temps Modernes'in çalışma bürosu. "Blanc Manteaax" (Beyaz Mantolar) sokağı. Gazete dağıttığı mekânlar. Vietnamlıları desteklemek için yürüyüş kolları. Filozof, « Ben Vietnamlılardan yanayım,  diyordu. Ama Amerikalılara (amerika halkı anlamında) karşı değilim. Fakat Amerikalılar Vietnam'ı terketmeliler." Russel Mahkemesi: Sartre’ın Mehmet Ali Aybar ile yan yana oldukları mekân... Zamanı "genişletmek", kendisine ayrılan zaman cetvelini uzatabilmek için aldığı coridrane ile kendi kendini dopinklediği mekân(lar) mutlaka Sartre’ın düşünce üretim mekanlarıydı/merkezleriydi/fabrikalarıydı (o kadar çok o kadar çok yazdı ki çünkü)  hiç kuşku yok ...
 
Her filozofun felsefe mekanı farklı.  Mutlaka.
 
Marks denince neden akla Londra'nın upuzun parkları gelir ? İşçi Enternasyonali’nin toplantıları. Kavgaları. Kendisi önde, eşi ve çocukları arkada, uzun yürüyüş kolları, geniş düşünce mekanları...     
 
Mao ise dağ başında, ıpıssız bir noktadadır. "Uzun Yürüyüş" sonrasında.
 
Heideger ve Marcuse'ü üniversite çalışma bürolarında ve anfilerinde düşünüyorum. Fakülte koridorlarında. Uzun ve sık yolculuklarında.
 
Lenin mutlaka bir kurultay çalışmasında ve iki seans arasında bir basamakta oturmuştur : Ve elindeki küçük defterine yazıyordur. Mutlaka.
 
Troçki bir tren yolculuğundadır. Gözlükleri yerliyerinde ve elinde mutlaka bir kitap. Meksika’daki « kalesinde »dir. Ama belki Büyükada’dadır. Çocuk (hani daha « dinozor » sıfatını kendisine takmasından çookkkk önce) Mina Urgan yüzerek geçerken Troçki ve yoldaşları balık avındadır. Madem ki «Türkiye Cumhuriyeti’nin davetlisi » olarak ülkemizdeydi o yıllarda. Bu kesin. Ey Troçki şunu da iyi bilmelisin : Marmara Denizi ile maçımız en iyi ihtimalle berabere bitebilir. Denizi yenmek nâ–mümkün. Bu da bir düşünce kırıntısıdır. Sandalla geçiveren. Hareketsiz bir yolculukta.  Gelecegiz diyorum mutlaka. Gelecegiz. 
 
Foucault, Paris'te ya Milli Kütüphane'dedir. Bibliotheque Nationale nam mekanda yani (kısaca BN). Ya da evindedir: Dalga geçmektedir. Foucault kimdir ? Bilgi bilimci. Düşünür. Filozof. (Kitapta yeri ve sırası gelince yanıtlamaya çalışıyorum.) Cinselliğin Tarihi'nde insanların iktidarlarca baskı altında tutuldukları zaman cinselliklerinin de baskı altına alındığını anlatması başlı başına bir ihtilaldir kısaca. Baskı mekanizmalarını ortaya çıkarmak. İstek ve aşkın, sevgi ve arzunun baskı altında tutulmasının olağandışılığını gözler önüne sermek.  Felsefe budur aynı zamanda.
 
Fransa'da felsefe varsa, Fransa'da filozof varsa eğer, Gilles Deleuze elbette en başta gelenlerdendir. 0nun felsefesi bir tür gerilla değilse nedir? Deleuze'ün mekân(lar)ı fakülte(leri)dir. Paris-VIII. Üniversitesi’nin değişik derslikleri ve anfileridir. Paris sokakları ve cafeleridir. Onun açısından felsefe ne seyirdir. Ne düşünme eylemidir. Ne de iletişim. Onun için felsefe, concepts (konseptler, yani kavramlar) yaratan bir eylemdir. Felsefe bize, kavramın yaratıcı niteliğini söylemelidir. Kavramın yaratıcı niteliğinin ne olduğunu ancak felsefe söyleyebilir. Felsefe bilimler arası bir şey değildir. Bizzat kendisi bir bilimdir: Bilim ve sanatla titreşmeye ve yankılanmaya giren: Bir fonksiyonun kavramını bulmak.
 
Jacques Derrida, construire (inşa) yerine dé-construire'i (yapı-bozmayı) getirendir. Mekanları ENS (Öğretmen yüksek Okulu)  ve CİP (Felsefe Uluslararası Koleji) derslikleri ve geniş salonlarıdır. Onun için görmek, ölçmek, yapmak kadar yapı-bozmak, tartışmak, tartışmamak da önemlidir. "Yemek" yemek değildir. Özne nesneye, görüntü gerçekliğe, konuşma yazmaya, akıl doğaya eğemen olmaya başlamıştır. Batı felsefesinde. Nesne, gerçeklik, yazma ve doğa aşağı çekilmektedir. Bu tehlikeye en erken dikkatimizi çeken Derida’dır.
 
Derrida, Fransa'da felsefenin liselerden kaldırılması için yapılan girişimleri zamanında önleyerek felsefenin kalıcı kılınmasında belirleyici oldu: Okullarda. Ama felsefe elbette sadece okullarda "yapılmıyor" Paris'te. Felsefe mekânları, felsefe "coğrafyası", 5. Arrondissement'da (ilçede) Sainte-Genevieve Meydanı, Tepesi ve çevresidir: Pantheon'un yanı başında. (RAHMİ’CİĞİM Fransa’nın « En Büyük Adamları »nın anıt mezarının bulunduğu mekan. 29 Ekim 2011’de fotoğraflarını çektiğimiz. )
 
İşte o ortamda gel de Atina'yı, eski dönem Atina’sını düşünme şimdi. Sorbonne hemen orada. Kütüphaneler de. Üç mü dört mü? Burası fakülteler mahallesidir. Biraz aşağıda Collège de France : I. François Üniversite'ye meydan okumak için yaptırmış. Zamanında. Biraz ötede Hukuk Fakültesi. Okullar Sokağı’ndayız (rue des écoles) (Burada safari çeketini aldık, hesabı ödedik, détaxé işlemini yaptık aynı gün.) daha sonra. Bittiği noktada Jussieu : Paris VI. ve VII. üniversiteleri binaları toplamı buradadır işte. Bütün okulları sayamam. Saymıyorum. Ama Henri IV Lisesi unutulamaz: Sartre, çünkü bu lisede öğretmenlik yapmıştır yıllarca ve hiç belli olmaz aniden bir köşeden pat diye  çıkabilir. Filozoflar ölmezler çünkü. Louis Le Grand Lisesi'ni de ihmal etmemeli. Biraz ileride Censier sokağında Paris III. üniversitesi ve diğerlerini de unutmayalım. Ulm sokağında ENS: Foucault'ların ve diğerlerinin okulu. Hani bin bir sınavla, binbir zorlukla girilebilen. Ki Foucault ilk sınavda kazanamayınca, kendini Paris'te bir çatı-katı odasına "hapsedip », « kapayıp" ikincisini kazanmak için gece-gündüz çalışmak zorunluluğunu duyumsamıştır.  Olsun. Ve kazanmıştır ikincisinde.
 
CİP aynı mahallededir: Araştırma Bakanlığı eski binalarının resmedilmesinden sonra taşınılan mekânda: Bu mekânın orta avlusu vurucudur: Ağaçların ululuğu Beyazıt Meydanı çınarlarını anımsatır. Sessizlik de düşünmelere dalmaları. Burada düşünmeye « yatılabilir ».
 
Sorbonne'da, Jussieu'de, CİP'de ders dinlemeler ve ders vermeler. İşte Paris nam kentte felsefe yapılan mekânlar. Felsefe cografyasının « güneyi » burasıdır.
 
« Kuzeyi » ise Paris VIII. Üniversitesi'ndedir. Paris'in kuzey, hüzünlü, öksüz ve kaderine terkedilmiş banliyösüne doğru metro veya otobüsle gitmek gerekir. Yol uzundur ve düşünmeye de elverişlidir hani.
 
5. Arrondissement, ünlü öğrenci mahallesi Quartier Latin'e (Latin Mahallesi) tekabül ediyor: Biz oraya dönelim yeniden ve oradan çıkmayalım: Okullar yanında kitaplıklarını, kütüphanelerini saymak gerekir. Sadece onları da değil: Müzelerini de. Enstitülerini de. Ve "Bahçeleri"ni de: « Jardin des Plantes" (Botanik Bahçesi diye çevrilebilir). "Jardin du Luxembourg" gibi... Sinemaları ve tiyatroları da unutulmamalı. Konser salonları. Üniversite lokantaları. Bütün bunlar, mekânın birer parçasıdırlar. Ayrılmaz parçaları. Sokakları ki, binbir yürüyüş, tartışma ve tantanaya tanık olmuşlardır. Onlar da bütünün parçalarıdır: Olmazsa olmazları anlamında. Kiliseleri unutmayalım lütfen:
 
Kiliseleri unutmayalım lütfen: Tekrar da yarar var.
 
Her türlüsü bulunur:
Katoliklerinki.
Ortodokslarınki.
Maronitlerinki.
Protestanlarınki.
Suriyelilerinki.
Rumenlerinki.
 
Ve aynı mahallede Paris'in en büyük, en ünlü camisi de kendini ele verir: Hamamı, çayhanesi ve lokantası ile.
 
Sinagog da pek uzakta değil.
 
Ve aklınıza gelebilecek diğer tapınaklar da...
 
İşte böyle bir mahallede, böyle bir mekânda felsefe konuşulması kaçınılmazlaşır. Felsefe ve örneğin felsefenin din(ler)le hesaplaşması. Dine allahaISMARLADIK çekerken felsefeye hoş geldin diyen mekân burasıdır işte.
 
Bir dakika bir mola vermenin de zamanı geldi!
 
M.Şehmus Güzel
Kardelen Yayınları, İstanbul,
2011, s. 24-29’dan,
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git