Günlük hayatımızda bazı konularla karşılaşırız, kimi zaman içimizden kimi zaman sesli olarak 'Darısı Başımıza' diye bir sözcük kullanmaktayız. Neyin darısı kimin başına diye hep düşünürüm. Adam piyango biletlerini iade etme sürecinde, iade biletleri derleyip, bir liste yaparak, her birinin numaralarını döker, liste tamam.
Toplanan para ile listedeki numaraların ederlerini toplayarak bakar olmuyor, tutmuyor, bir tane eksik. Fakat biletleri iade edilmesi gerektiği süre içinde fazla beklemeden Milli Piyango idaresine teslime götürür. O gece yılbaşı ikramiyeleri çekilir ve en büyük ikramiye bir milyon lira, bir tam bilete isabet eder. Çekilişte kazanan numaralar listesi ertesi günü yayınlanır. Ankara Ulus’taki bir Milli Piyango bayinde iade sayımında bulunamadığından dolayı bayide unutulan piyango biletine 1 milyon lira isabet eder. Ertesi günü adam ikramiyeyi alarak dükkanı kapatır. Ne diyeyim ‘’Darısı başımıza.’’
Habibe Kadın ihtiyar ve şeker hastasıdır. Pamukkale’deki tarlasında ortakcı çalışmaktadır. Parmaksızlardan Ortakcı İbrahim dayı pamuk hasatını kaldırır. Toplanan pamuk balyalarının satışından aldığı paranın, Habibe Kadına ait olan kısmını bankaya yatırır. O ay Bankanın villa çekilişi vardır. Villa, Çamlıcanın tepesinde Istanbul’un Anadolu yakasına hakim bir mevkidedir. Çekiliş neticesi gazetelerde yayınlanır. İkramiye Habibe Kadına çıkar. Ne derler ‘’Darısı başımıza.‘’
Okuldaki başarısından dolayı iş hayatında yeni ufukları arar Celal . Çok önemli bir firmanın sahibi Celal ‘e iş teklifinde bulunur. Bir çok konuyu iyi bildiğinden bu teklif genç adam için bulunması güç bir fırsattır. Hemen kabul eder. Firma sahibi şirketlerinin geleceği konusunda Celal’in okuldaki başarısını şirketine yansıtacağını ümit ederek işe alır. Osmanlı geleneğinde Vezir-i azamı Padişahın kızlarından biriyle evlendirip, vezirin saraya sadakatini sağlamlaştırmaları, bir anane haline almıştı. İşte buna benzer şekilde şirketin sahibi bir de kızını Celal le evlendirir. Ne derler ‘’Darısı Başımıza’’.
Adamın bir arsası vardır, dere yatağında ve kayaların arasında, atsan atamassın, satsan satılmaz, ne para veren çıkar ne de değer veren. Adamın tek değerli olan fakat değersiz bir kenarda duran arsasına ‘’ Burada bir fabrika kuracağım, su var, arkası kayalık buraya ne istersin ‘’ diyen bir yatırımcı çıkar ortaya. Adama sanki piyango çıkmışcasına sevinir. Para etmeyen arsası değerlenir ve adam ‘’ yürü yağ kulum’’ olur. Burada söylenecek tek söz ‘’Darısı Başımıza ‘’.
Ülkenin üretimi yok, fabrika desen ham maddesi yok. Çok eskilerden gelen taşımacılık sektörüne ek olarak turizm patlaması ile yaptıkları hamle ile Avrupa Birliğine, bir başka anlatımla Hristiyan kulübüne üyelik için müracaat eder. Bu müracaat tam bir piyango gibi kabul görür ve üyeliği gerçekleşir. Buna da ‘’Darısı Başımıza‘’ denebilir amma bu iki kelime biraz erkendir. Gün olur harman olur, birlikten aldığı borç paraların geri ödemesi geldiğinde, kasalar tam takır kuru bakır. Kasada para olmayınca müflis olan ülkeyi kurtarmak için, bizim paradan sıfırları atmamıza benzer bir durum gibi, Birlik bu ülkenin borçlarının yarısını siler. Bakın buna ‘’Darısı Başımıza’’ derim çünki ülkemin boç tutarını buraya yazmak bile istemiyorum.
Bu gelişmeleri izlerken doğu illerimizi vuran bir kaç depremle karşılaşan yönetimin, yaptıkları hatalarla toplumla barışık olmadıklarını ortaya koymasını izlemek hepimizi üzmekte. Suriye ile allı ve güllü bahar gezintisi sürerken, gözünün üzerinde kaşı olduğunu yeni fark edenlerin tavır değiştirip İran’la bağlantılı olaylara karışmayı göze almakta olduklarını izlemek bile, bizleri tedirgin etmeye yetmektedir.
Ülkenin Muhaliflerini yönetmeye kadar varan tedbirsiz yaklaşımı korkarak izlerken, bir başka ülkede kıyamet kopmakta. Mali sıkıntıyla karşılaşan Avrupa Birliği üyesi bir başka ülke olan çizmedeki yönetim zor durumda kalır. Yarımada Avrupa para biriminden bile çıkmayı telaffuz ederken, ülkenin başbakanı kabinesini toplar. Ülkenin basın ve medya gücüne sahip en güçlü adamı, 1994 den beri Başbakanlık yapan Silvio, ‘’kirve’’, ülkesinin düşmüş olduğu bu durumdan çok endişe duyduğu muhakkak. Karşılaşılan bu zor durumda Berlusconi görevini sessizce sona erdirerek istifa eder. Ne dersinizi ‘’Darısı Başımıza’’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.