Ne zaman bir konu zora girse, ne zaman toplumda eğitimsizlikten ötürü bir eksiklik olsa, hemen atılır "Bizim adam olmamız için bir fırın ekmek yememiz gerekir" diye bir tabir kullanırız. Aslında bir gazetecinin sloganı olan "ne zaman adam oluruz" cümlesi ile tam örtüşmese de birbirini tamamlayan bir tabir olmaktadır. Gerçekte bir fırın ekmek yense ne olur veya bir fırın ekmek yenir mi? Bir fırın ekmek anlamında sadece bir günde fırında üretilen ekmek mi konu olan, yoksa bir fırında senelerce üretilen ekmeklerin tamamı olarak mı hesaplanmaktadır?
Ne taraftan bakarsanız bakın bir fırın ekmeği yemek bir ömür olsa gerek. Bir ömür içinde adam olmamız mümkün değilse, yaşanmış ömür heba olmuştur diye düşünmekteyim. Ne yana baksam bir yanlışlık, hangi olayı izlesem bir eksiklik görmekteyim. Kendime, ayrıca bu konularda daha esnek olmam gerektiğini söylemekteyimç Fakat şeytan hiç de öyle davranmamakta, “sen görmezsen, kim görüp yazacak’’ demekte.
Hangi yöne baksam bir eksiklik, hangi yönden seyretsem bir çarpık olay karşıma çıkmakta.
Gelin herhangi bir şehirde değil, Batı’ya açılan bir kaç bin senelik şehir olan İstanbul’da bir günümüzü beraber geçirelim. Şairin dediği gibi ‘’uzaklarda çook uzaklarda Sucuların hiç durmayan çıngırakları, İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı’’ mısralarında anladığımız İstanbul’u ben aramaktayım. Çok uzaklardan sucuların seslerini dinlemeyi bırakalım, yan yana bir dostunuzla yürürken söylediklerini anlamanız mümkün olmamakta.
Bu şehirde oluşan gürültünün dünyanın sayılı gürültülü şehirlerin içinde ön sırayı alacağını tahmin etmekteyim. Bir tek korna sesinin duyulmadığı şehirlerde yaşamayı ne kadar özlemekteyim bilemezsiniz. İstanbul‘un böyle bir şehir olma hayali ne zaman gerçekleşir diye bir soru sorsam ‘’O güne ulaşmamız için bir fırın ekmek yememiz gerekir’’ diyebiliriz.
Toplu taşıma araçlarından faydalanmak için bir tren istasyonuna gidelim. Trenin geliş saatini beklerken etrafa bir göz atmamız gerekir. ‘’İnanılmaz pis bir milletiz ‘’ diye içinizden geçirebilirsiniz. Etrafta boş sigara paketleri, boş içecek kutuları, yarısı içilmiş ve bir kenara atılmış pet şişeleri, çöp yerine yere atılmış kağıt mendiller ve istemediğiniz kadar çöp yerlerde, fakat çöp için kenarlara konulan çöp kutuları ise boş olarak durmaktadır. Ne zaman çöplerimizi çöp kutularına atmayı öğreniriz diye sorarsanız işte bunu öğrenmemiz için bir fırın ekmek yememiz gerekir diyebiliriz.
Trenden sonra bir vapur ile boğazı geçmek istesek, vapura binerken vapur daha iskeleye bağlanmadan insanlarımızın atlamasına müdahale etmeye çalışan çımacıya, ters sözler söyleriz. ‘’Sen kendi işine bak’’ diye halatlarla ilgilenmesini isteriz. Halbuki adamın işi yalnız halat bağlamak değil, gemi tam bağlanmadan kimsenin tehlikeli bir şekilde vapurdan iskeleye atlamamasını sağlamaktır. Hatta bir tarihte bir kadın bu atlama sırasında ayağı kaymış, vapurla iskele arasında kalarak hayatını kaybetmişti. Bir vapura iskeleye bağlanmadan atlamamayı öğrenmemiz için bir fırın ekmek yememiz gerekir.
Vapurdan sonra bir RTE marka tramvaya binelim. İstasyonda yerlerin ne kadar pis olduğunu söylememe gerek yok. Tramvay bir durakta durduğunda önce yolcuların vagondan inmesini beklemek, daha sonra RTE marka Tramvaya binmek isteyenlerin vagona girmesini sağlamak nasıl öğretilir bilemiyorum. Bir tarihte Singapur’a gitmiştim. Şehirde dolaşırken bir kaç konu dikkatimi çekmişti. Kimse yolda sigara içmemekteydi. Yerlerde hiç sigara izmariti bulunmamaktaydı. Hatta yolda yürüyen insanların hiç birinin ciklet çiğnememesine hayret etmiştim. Bu şehirde her yer tertemiz, hani derler ya pırıl pırıl, işte öyle bir temizlik. Bizim gözümüz canımız İstanbul şehrinin böyle bir şehir görünümüne ulaşması için, bu şehirde yaşayanların bir fırın ekmek yemesi gerekir.
Hele yolda yürürken insanların, havanın kirliliğinden olsa gerek, öksürerek yerlere ettiklerine, sokak köpeklerinin yolların üstlerine bıraktıkları pisliklerini de eklersek, hayvanlarla insanların aynı şehirde sorunsuz yaşamalarının kaidelerini koymak için yine bir fırın ekmek yememiz gerekir.
Yasama erkini kullanan Meclis’in çıkardığı kanunları yürütme organı, yasayı uygulama konusunda ciddiyetten uzak olursa, bir de denetim mekanizması iyi çalışmazsa, ülkemde yaşam sıkıntılı olmaya devam eder. Bu sıkıntıdan çıkmak için bizim bir fırın ekmek yememiz gerekir diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına .