İlkeli davranışlara ömrümce saygı duymuşumdur. Yalnız insanoğlunun ilkeli davranışından söz edilmemesi gerekir. Hayvanların da bazı davranışlarına saygı gösteririm. Mesela bir arslan sürüsüne yeni giren dişi arslanın varsa yavrularının erkek arslan tarafından öldürülmesi ve buna dişi arslanın itiraz etmemesi bir bakıma ilkeli bir davranış olsa gerek.
Bilindiği gibi arslanlar bir gurup olarak yaşar, erkek arslanın mevcut haremine girmek isteyen dişinin, diğer dişi arslanlar tarafından kabul edilmesi gerekir.
Aksi halde bu harem yeni gelen dişi arslanı mutlaka dışlar. Kanımca hepimiz dişi arslanların sürüdeki görevleri içinde en önemlisinin av yakalamak olduğunu ve bunun için ekip halinde hareket ettiklerini bilmekteyiz. Aralarında konuşmasalar da kimin avı kovalayıp, pusu kuran diğer gurubun üzerine yönlendireceği, tamamiyle o gurubun ilkeli görev paylaşması ile mümkün olmaktadır.
Av yakalanınca bütün sürü avın üzerine çullanır ve bir parça ya koparır ya da koparamadan erkek arslan gelir ve avın üzerine çöreklenir. Dişiler kenara çekilir ve erkek arslan doyunca diğer dişiler haklarını alırlar. Burada doğa kanunu hüküm sürer. Erkek egemen bir dünyada yaşadığımızı buradan anlayabiliyoruz. Bu da bir başka ilkeli davranış. Dişi arslanlar yavrularının avdan pay almalarına göz yumar fakat ilk önce kendi açlığını giderir.
Bu arslanlar kalabalık bir gurup ise, genelde her arslana yetecek irilikte ve hareket kabiliyeti az olan bir av seçmeye gayret ederler. Bunların hepsi de bir ilke gereği yapılmaktadır. Karnı tok olan arslan, insan gibi zevk için av yapıp hayvan öldürmez.
Bir de antilopların ilkeli davranışlarını izlemekteyiz. Sürü halinde Serengeti çölünü katederken, timsahlarla dolu bir ırmaktan geçmelerini ilkeli bir davranış olarak düşünmekteyim. Hayvan timsahları görmekte, fakat sürüyü yürüten öndeki antilop nehire atladıktan sonra, bütün sürü bu timsahların tehlikesine rağmen suya atlarlar. Bu geçişte antilop sürüsü çok telafat verir amma geçişin mutlaka yapılması gerekir.
Bu da, bu hayvanların senede iki kez yaptıkları yolculuğun bedeli olsa gerek. Tabiidir ki doğanın bir dengesi vardır ve bu dengede timsahların da nasibini, bu geçişlerden aldıklarına inanmaktayım. Antiloplar yılda iki defa yavrular ve sürüler halinde hareket eden bu hayvanlar binlerle ifade edilmektedir. Bir dişi antilop yavru dünyaya getirdiğinde, yavru kısa bir süre içinde ayakta durabilecek bir yapıyı sergiliyemezse, annenin yavruyu terk etmekte tereddüt etmediğini görmekteyiz. Bu da bir başka ilkeli davranış tipi olsa gerek.
İnsanlarda ilkeli davranış sergilemek, her insana nasip olmayabilir. İlkeli davranışlardan örnekler vermek isterim. Selçuklu döneminde orduların Anadolu’ya yönelip Bizans orduları ile karşılaştığı 1071 senesinde Malazgirt’te, Sultan Alparslan’ın ordularını zekice yönlendirip, Bizansın elindeki bazı toplama birlikleri satın alınca ilkeli bir savaşın kısa bir sürede sona ermesi mukadder hale gelir. Diyojen’in elindeki Ermeni birliklerini para ile satın alan Alpaslan’ın, neticeye kısa bir zamanda uluşmış olduğunu öğreniyoruz. Esir düşen bir İmparator‘u ona yakışan bir şekilde kendi otağında müsafir eden Alparslan’ın davranışının da ilkeli bir davranış olduğuna inanmaktayım.
Günümüzde oldukça hırpalanan kuvvetli silahlarımızı temsil edenlerin, bir kaçı haricinde, sergiledikleri davranışların ilkeli olduğunu iddia edebilmek çok isterdim. Bir kaç gün evvel çok saygı duyduğum bir asker olan Balanlı’nın, verdiği ifadede yıpratılan askerden, burada Nakşibendi tarikatını kast ederek, birilerinin öc aldığını ifade etmekten çekinmemesinin bir başka ilkeli davranış olduğunu düşünmekteyim.
Geçtiğimiz bir kaç ay evvel özel bir Üniversitede önemli bir açık oturum yapılır. Türkiye Cumhuriyet’ini kuran değerli önder Mustafa Kemal, onun ilke ve inkilapları üzerine düzenlenen bu toplantıya katılım çok yüksektir. İstanbul dan bir çok güçlü konuşmacılar bu toplantıya davet edilir. Toplantı sonucunda katılımcılar, dinleyenler tarafından ayakta dakikalarca alkışlanır. Üniversitedeki bu organizasyonda emeği geçenler mutlu bir günün yorgunluğunda yapılan bu toplantının ilkeli bir davranış olduğunu düşünürler.
Bir gün sonra Yüksek Öğrenim Kurumundan bir telefon Üniversite yetkilisine gelir. Teşekkür telefonu olduğunu düşünürler. YÖK den geldiği için çok önemli olduğuna inanan Üniversite yetkilisi mutlu bir şekilde taltif beklerken telefonun öteki ucundaki YÖK yetkilisi "
Böyle Toplantılar Düzenliyerek Bizleri Üzmeyin, Yoksa Biz de Sizi Üzeriz"der. Bu da bir başka ilkeli davranış amma hangi İLKE diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.