Son 10 yılda uygulanan ekonomik politikalar, tasarruf sahipliğinde ciddi bir yoğunlaşma yaşandığını gösterdi. Büyük serveti elinde bulunduran kesim yüzde 10'lar düzeyinden yüzde 3.4'ler düzeyine geriledi.
Türkiye'de gelir adaletsizliğinin yanı sıra servet adaletsizliği de her geçen gün derinleşiyor. Veriler, 10 yıl öncesine kadar daha geniş bir kesime yayılan servetin gittikçe daha dar bir kesimin elinde toplandığını ortaya koyuyor.
Yapılan değerlendirmeye göre Türkiye'deki servetin yüzde 90'lık bir bölümü, bankada tasarruf hesabı bulunanlardan yalnız yüzde 3.4'lük bir kesimin elinde bulunuyor.
Bankalar Birliği verileri, bankalardaki tasarruf mevduatı sahibi sayısının 2006 sonu itibarıyla 79 milyon 835 bin olduğunu gösteriyor. Bu sayı içinde yer alan yüzde 3.4'lük bir kesim, yani 2 milyon 715 bin kişi, bankalardaki toplam servetin yüzde 90'ını elinde bulunduruyor.
Çarpık gelir dağılımının Türk bankalarındaki toplam servetin dağılımına da yansıdığını gösteriyor. Türkiye Bankalar Birliği'nin yıllardır yayımladığı raporlardaki veriler, 1995-1997 yıllarında bu oranın yüzde 10'lar civarında olduğunu ortaya koyuyor.
Bir başka deyişle son 10 yılda bankalardaki mevduat sahipliği konusunda ciddi bir yoğunlaşma yaşandığı gözleniyor. Bu olgunun son 10 yılda uygulanan ekonomik politikaların doğrudan bir sonucu olduğunu dile getiriliyor.
Türkiye'nin, dünyanın 17. büyük ekonomisi, büyümenin ve zenginleşmenin nimetlerinden her kesimin yararlanabilmesi gerekli. Türkiye'nin dünyada güçlü bir devlet olmasının en önemli koşulu, zenginliklerin insanlar ve bölgeler arasında eşit ve dengeli dağılımına bağlı.