Düşünce en basit haliyle hafizada kuantum düzeyinde nöronların elektriksel iletişimi sırasında deneyim, bilgi ve gözlem sonrasında ortaya çıkan eylemdir. Mantıki bakımdan düşünce; bir hüküm çıkartmak amacıyla bir takım fikirleri ve deneyimleri birbirine bağlayip yeni sonuçlar çıkartmak için yapılan zihin faaliyetidir.
Bu yalın tanımın ardından düşünceyi bu kadar karmaşık ve özel yapan şey ise “düşünce eylemi” nin sınır tanımadan gerçekleşmesi ve yaşadığımız hayattaki tüm deneyimlere doğrudan etki etmesidir.
Ancak durmaksızın gerçekleştirdiğimiz düşünme eyleminde birey zaman zaman “düşünce”lerin hayatımıza doğrudan etkisini gözardı etmekte kuantum bilimcilerinin formüle ettiği biçimde düşünce+zaman=gerçeklik denklemini unutmaktadır.
Deneyimlediğimiz olaylar, öz varlık durumlarımızın, düşünce kalitemizin, elle tutulur, gözle görülür halidir. Bu sebeble olaylar ve durumlarin aynı şey olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Durumlar, insan hafizasinin sonsuz bilinmezliğinde üretilirken, olaylar da kişinin yaşamında karşısına sanki “kendi iradesinden bağımsız” olarak ortaya çıkan olgular gibi gözükmektedir ancak insanın düşüncelerinin daha önceden onaylamadığı hiçbir şey yaşamında karşısına çıkmaz. Bu ne demektir?
Farkında olarak ya da olmayarak düşünce biçimimiz ya da düşünce şeklimiz yaşayacağımız olaylarda belirleyicidir.
İster olumlu, ister olumsuz olsun insanın düşünceleri daima yaratıcıdır ve mutlaka orataya çıkacak uygun bir zaman bulur. Düşüncelerimiz, elimizle yazdığımız hatta yolladığımızı bile unuttuğumuz, davetiyeler gibi düşüncelere karşılık gelen olayları kendine çeker. Koşullar, buluşmalar, olaylar, sorunlar ve aksilikler, sürtüşmeler ve başarısızlıklar, yani üstü örtülü bir biçimde kendilerini çağırdığımız tüm istenmeyen konuklarımız, artık onları aklımıza bile getirmediğimiz bir zamanda kapımızı çalarlar. Onların beklenilmeden ve birden bire olduğunu sanmamızın aslı nedeni, bizim kendi durumlarımıza dikkat etmememizdir.
Bu son derece karmaşık psikolojik bir sürecin fazla basitleştirilmiş bir örneğidir. Ancak özünde gerçekleşen şey aynıdır. Beyindeki bir düşünce gerçek hayattaki bir dizi olayları tetikler.
Artık düşüncelerimizin fizyolojimizin tamamını, kan basıncı, stress seviyenizi, kalp atışınızı ve deneyimleyeceğiniz olayları nasıl etkileyeceğini anlıyorsunuz. Tercih ettiğiniz düşünme yolu yaşamınızı her açıdan etkiler. Düşünme şekliniz gerçekten de vücudunuzu düşüncenin akışına göre yönlendirir. Bu yüzdendir ki insan yaşamı, düşlerinin gölgesindedir...
"Sen ruh ve dusunceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiksin. Gul dusunur gulistan olursun, diken dusunur dikenlik olursun"(Rumi)